sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

HÜRRİYET İLKESİ

13.02.2019
748
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hikmetlerinin emsalsizliği akılları mağlup eden , delillerinin inceliği düşünceleri yenen , sanatındaki dehşet ve harikası inkarcılara mazeret bırakmayan ve delillerinin dilleri kainatın kulaklarına ‘’ Allahtan başka hiç bir ilah yoktur’’ diye haykıran Allah’a hamdolsun . Salat ve selam da Efendimiz , Önderimiz ve Rehberimiz olan Hz.Muhammed(sav) ‘e , a’line , ashabına ve onun izinden giden ümmetine olsun .

 O Allah ki onun kendisine denk olabilecek ne bir dengi ne kendisine benzeyecek bir benzeri ne de yardımcı olacak bir ortağı vardır . O , kahredici gücü karşısında zorbaların boyun eğdiği bir Cebbardır . O , izzet ve şerefi karşısında haşmetli Kralların zelil düştüğü , heybeti karşısında bütün heybet sahiplerinin korkup boyun eğdiği ve yarattıklarının hepsinin , ister istemez kendisine itaatta teslim olduğu bir Aziz’dir .  İste Aziz ve Celil olan Allah , bu hususta şöyle buyurmuştur : ‘’Göklerde ve yerde olanlar , ister istemez Allah’a boyun eğerler . Gölgeleri de sabah akşam Allah’a boyun eğerler. [ Rad S. – 15 ] .Allah öyle bir Allahtır ki , her varlık onun birliğine davet eder . Her hisseden şey  , onun varlığını gösterir . Çünkü o , mevcudata ve hissedilen şeylere sanatının damgasını vurmuştur .

Bugün , dininizi kemale erdirip üzerinizdeki nimetimi tamamladım . Din olarak da size İslam’ı seçtim . Maide 3

Hürriyet İlkesi

İslam’ın getirdiği temel ilkelerden biri de hürriyet fikridir . İslam dini , hürriyeti en geniş bir biçimde açıklayıp   1) düşünce, 2) İnanç ve 3 ) söz hürriyetini kabul etmiştir . Şimdi bu hürriyet çeşitlerine sırasıyla bakacağız  .

A – Düşünce Hürriyeti

İslam dini , aklın kabul etmediği her şeyi terke çağrıda bulunmuştur . Evham , hurafeler , yanlış gelenek ve göreneklerden aklı kurtarıp düşünce hürriyetini ilan eylemiştir . İslam , her şeyde yerli yerince düşünüp , aklı kullanmaya , onun kabul ettiğine inanmaya , kabul etmediğini de redde teşvikte bulunmaktadır . Bir şeyin düşünülmeden , akılla ölçülüp biçilmeden hemence inanılmasına , söylediği ve yaptığının akılla düşünülüp karar verilmeden bir şeyin söylenilip yapılmasına İslam , müsaade etmemiştir .  

   İslam dininin daveti akla dayanmaktadır . Kur’an-ı Kerim , Allah’a , Elçisine ve Kitabına inanmaya , insanları ikna ve teşvikte aklı kullanmaya , harekete geçirmeyi temel olarak almıştır . Allah’ın varlığını ve birliğini ispatta çeşitli vesilelerle , göklerin ve yerin , insanlar ve diğer varlıkların yaratılmaları hususunda akli düşünmeye davet etmiştir . Böylece İslam , gözlerin görüp kulakların işittiği her şeyden insanı düşünmeye yöneltmekte ve yaratanı tanıyarak hak ve batıl arasında ayırım yapabilmelerini temine çalışmaktadır  .

      Aklı hür bir şekilde kullanmaya ve tefekküre teşvikte bulunan pek çok ayetler vardır .

De ki ; göklerde ve yerde neler var bakın . ( Yunus S. 101 )

Onlar hala ibretle bakmazlar mı o deveye , nasıl yaratılmıştır o  ?  ( Ğaşiye S 17 )

Şüphesiz ki , bunda aklı olan , yahut kendisi huzuru kalp içinde olarak kulak veren kimseler için elbette bir öğüt ve hatıra vardır . ( Kaf 37 )

Kur’an , insanların , akıllarını kullanmamalarını , düşünme gücünü çalıştırmamalarını , işletmemelerini , başkalarını taklidi , hurafe ve vehimlere inanmayı eskilerden kalmış her şeye , düşünmeden körü körüne bağlanmayı ayıplamıştır . Böylelerinin hayvan , hatta hayvanlardan daha sapık olarak nitelemiştir. Çünkü öyleleri , işittikleri , söyledikleri ve yaptıklarında akıllarıyla karar vermemişlerdir . Halbuki akıl , Allah’ın insanı diğer yaratılmışlardan ayırdığı yegane hususiyet ve nimettir . İnsan aklını kullanmaz , düşünme gücünü çalıştırmazsa , hayvanlarla bir ve hatta onlardan daha sapık olur.

         Bu ilkeleri tespitte Kur’an-ın tespitleri açıktır . Örneğin ;

Onlara , müşriklere Allah’ın indirdiğine uyun denildiğinde onlar , hayır biz , atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız , derler . Ya ataları bir şey anlayamamış , doğru yolu bulamamış idiyseler ? O küfredenlerin hali bağırış çağırıştan başka bir şey duymayan , anlamayan hayvanlara , durmayıp haykıran bir çobanın haline ne kadar da benziyor . Onlar bir sürü sağırlar , dilsizler ve körlerdir , onun için düşünmezler . ( Bakara 170 – 171 )

     İnsan her hususta istediği gibi düşünebilir . İslam’ın yasakladığı bir kısım şeylerin yapılması aklen düşünülse bile , bu düşünceden dolayı ceza görmez . Sebebiyse , İslam hukuku kişiyi , eyleme geçirmediği düşüncesinden dolayı sorumlu tutmaz . Yasaklanan husus , sözler ve fiilerdir. Bu yasak söz ve fiillerden dolayı insan sorumludur . Nitekim Hz.Muhammed (S.a.v.) ; ‘’ Yapıp veya konuşmadığı taktirde , milletimin içinden düşünüp vesveseye kapılmalarını Allah bağışlamıştır ‘’ ( Buhari ) demiştir  .

B-) İnanç Hürriyeti

    İslam dini , inanç hürriyetini serbest bırakmış , bunu son haddine kadar korumuş ilk din ve hukuk sistemidir . Bu prensibe göre , herkes istediği inanca sahip olabilir . Hiç kimse başkasını , inancını bırakmaya yahut başka inancı benimsemeye veya inancını açıklamaya zorlayamaz .

    İslam , inanç hürriyetini tanırken fiili bir durumla karşı karşıya idi . İnanç hürriyetine tahammülü olmayan bir toplumda bu hürriyeti , ilan etmekle yetinmemiş , onun korunması için iki usul uygulamıştır :

I ) İstediğine inanmakta , terk etmekte , inancına göre hareket etmekte serbest bırakmıştır.. Buna göre , hiç kimsenin bir başkasını , belli bir inanca benimsemeye veya bıraktırmaya zorlama hakkı yoktur . Hatalı bir inanç üzere olduğu bilinen bir kişi iyi bir şekilde , iyilikle ikna edilmeli , inancındaki hatalı önü kendisine açıklanmalıdır . Eğer böylece inancını değiştirirse mesele yoktur. Fakat inancını değiştirmeyi kabul etmediğinde , değiştirmesi için zorlanmaz , baskı altında tutulamaz . Kendiliğinden , inancını değiştirmeye razı olmadan onu tesir altında tutmak doğru değildir . İnanç sahibi kişinin , onun itikadındaki hatayı açıklayıp , Hakka irşadla , hasmını doğru yola davette kusur etmemesi kâfidir .  ‘’ Eğer Rabbin dileseydi yeryüzündeki kimselerin hepsi , topyekün elbette iman ederlerdi . Böyleyken sen , hepsi mü’min olsun diye onları zorlayıp duracak mısın ? ( Yunus 99 )

    II ) İnanç sahibinin , inancını koruma mecburiyeti . İnanç sahibi olumsuz bir tutum içinde bulunmayacaktır . Kendisini koruyamaz hale gelirse , inancını yaşayamadığı o memleketten , inancını açıklayabileceği, inancını yaşayabildiği memlekete göç edecektir . Göçe muktedir olduğu halde , göç etmediyse , başkasının kendisine zulmünden , haksız davranışından önce , o kendi kendisine zulmetmiş olur .

Yazımızın devamı İnşAllah bir sonraki bölümde devam edecektir .

Yazdıklarımızın doğrusu İslam’ın hatası ise bizimdir . Allah(c.c.) Hakkı hak bilip hakka sarılan , Batılı batıl bilip batıldan uzaklaşanlardan eylesin . Amin .

KÛLÛ LA İLAHE İLLALLAH , TUFLİHÛ ! (La ilahe illallah deyiniz , kurtulunuz ! )

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.