sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

İMAN ÇEŞİTLERİ

A+
A-

Hamd, sena ve övgülerin en güzeli, ezelde ve ebedde var olan, lutfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah (cc.)’a mahsustur.

Salat ve selam da, alemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp, idrak edebilme nisbetînce sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa(sav)ya, a’line, ashabına ve onun yolunu izlemeye çalışan ümmetin üzerine olsun.

Gerek Kur’an-ı Kerim’de gerekse hadisi şerifler de iman ile ilgili birçok nas ile karşılaşmaktayız. Bizlerin hangi imana, ne kadar sahip olduğumuzu tekrar gözden geçirmek ve bunun neticesinde sağlam imana sahip olanların imanlarını daha da güçlendirmesi, yanlış veya eksik inançta olanların da hallerini düzeltmesi adına imanın çeşitlerini izah etmeye çalışalım.

1) İman-ı Mahfuzi Mahfuz iman; meleklerin imanıdır. Meleklerin imanı Allah (c.c)’ın kendilerine bildirdiğiyle yetinip olduğu gibi iman edip imanlarının gereğini yerine getirirler. İmanlarıda mahfuzudir. Meleklerin imanlarını kaybetmesi diye bir şey olamaz.

2) İman-ı Mahsumi Masum iman peygamberlerin imanıdır. Bu iman, iman kısımlarının en faziletlisi ve en üstünüdür. Peygamberlerin imanında en ufak bir noksanlık, gevşeklik olmaz. Nasıl ki peygamberler mahsun ise, imanlarıda mahsundur.

3) İman-ı Makbuli Mü’minlerin imanıdır. Yukarıda da tarif edildiği üzere iman esaslarına kalben tasdik, dil ile ikrar etmek suretiyle şüphesiz ve teredüdsüz inanmaktır. Mü’minlerin iman dereceleri bakımından zayıfı da kuvvetlisi de makbuldur. Çünkü zayıf imana bile zerre kadar şirk karışmamış demektir. Şirkin karıştığı iman makbul iman olmaktan çıkar, zaten iman denmez. İmanın makbul olabilmesi için iman esaslarına tereddütsüz inanıp şirkin her çeşidinden sakınmak şarttır.

 

4) İman-ı Mahbusi Bidatçıların imanıdır. Bidat; itikadi konularda imanına bidat karıştırmak suretiyle meydana gelir. İtikadi bidatlar affedilmez. Bidatçıların birçoğu küfre girerler. İtikadi bidat ile ameli bidat farklıdır. Ameli bidat işleyen kafir olmaz. Ancak itikadi bidati işleyenler imanı muhafaza edemezler. Mesala Hz. Ali’yi Nubüvvet ile isnat etmek gibi iddialar küfürdür.

Allah’ın hükümlerine muadil hüküm koymak veya böyle hükümlerin doğruluğunu kabul etmek, Allah(c.c)’ın haram ve helal hududlarını değiştirmek, Allah’ın ulühiyet ve rububiyet yetkilerini başkalarını ortak koşmak bununla beraber ben müslümanım demek makbul değildir. Böyle bir iman bidatçının imanıdır. Allahu Teala şirki affetmez. Şirkin dışında diğer günahları dilerse affeder.

Bidatler hususunda rivayet edilen birçok hadisler vardır. Bunlardan bir tanesini okuyalım.              İbn Abbas (r.a.)’den rivayete göre, Rasülullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İnsanlar kıyamet günü mahşer yerine ilk yaratıldıkları gibi yalınayak, çırılçıplak ve sünnetsiz olarak toplanacaklardır” dedi ve Enbiya suresi 104. ayeti ” … Tüm kainatı ilk kez nasıl yarattıysak, o gökyüzünü de yeniden yine öyle tekrar yaratacağız. Gerçekleştirilmesini kendi üzerimize aldığımız bir sözdür bu. Şüphesiz biz herşeyi yapabilecek güçteyiz.” ayetini okudu ve şöyle devam etti: yaratıklar içerisinde ilk giydirilecek olan İbrahim (a.s.) dır. Ashabımdan kimileri bana yaklaştırılmamak için sağa sola itilecekler de ben de: Ya Rabbi! Onlar benim ashabımdır diyeceğim ve bana şöyle denilecek: Senden sonra onların ne bidatlar ortaya çıkardık­larını sen bilmezsin sen onların arasından ayrıldıktan sonra onlar dinlerinden çıkıp eski şirklerine dönmüşlerdir. Bunun üzerine ben de Salih kul İsa’nın söylediği şu sözü söyleyeceğim:

“Şayet onları azaba çarptırırsan, şüphesiz onlar senin kulla­rındır. Ve eğer onları bağışlarsan, doğrusu sen çok güçlü ve üs­tün olansın. Yaptığın her şeyi yerli yerince yapansın.” (Maide suresi: 118) (Buhart, Rıkak: 44; Müslim, Cennet: 19) Tirmizi: Bu hadis hasen sahihtir.

Günümüzde en tehlikeli konu İslam’da uydurulan bidatlerdir. İtikade dair, siyasete dair yani sistemlere dair, istikamet ve metoda dair birçok bidatler meydana getirilmektedir ki, meydana getirilen bidatlere rağmen Müslümanlık iddiasında bulunmak suretiyle kitleler halinde İslam ümmeti ifsad edilmektedir. Bu mefseded sahipleri de mü’min olduklarını iddia ediyorlar ancak bunların imanları imanı mahbusidir. Böyle iman sahipleri çoğu kez kafirlerden daha tehlikeli olurlar. Sadece amele taalluk eden bidatçılar tekfir edilmez.

 

5) İman-ı Merdudi Merdud iman indallahta kabul edilmeyen, red edilen imandır. Bu iman iki kısımdır.

 

a)Munafıkların imanı Dilde iman etik dedikleri halde kalpte tastik etmeyerek Allah katında kafir olanların imanıdır.

b)Mürtedin İmanı Önceden iman etmiş olduğu halde sonradan tekrar küfre giren mürtedlerin imanıdır.

Mürtedler önceden İslam’la şereflendiği halde daha sonra o şereften sıyrılarak tekrar cahiliyeye dönen bedbahtların kendileridir ki onların dünyada ve ahretteki rüsvaylığını, feci akıbetini ve diğer kafirlere nisbetle daha kötü durumda olduklarını bariz bir manzara ile Kuran-ı Kerim’in şu ayeti kerimeleri beyanla tasvir etmektedir.

Zalimlerden her biri (pişmanlığından) iki elini ısırdığı o günde, şöyle diyecektir: ” – Ne olurdu, ben, O Peygamberle beraber bir kurtuluş yolu edineydim! Yazıklar olsun bana! Keşke (beni sapıtan) falanı dost edinmeyeydim. Vallahi, o sapıttı beni zikirden, (Allah’ı anmaktan ve Kur’an ahkamına bağlanmaktan), bana Kur’an gelmişken … Şeytan, insanı helake düşürendir.” Furkan Suresi: 27-29

Ayet-i kerimeden sebebi nuzul olarak rivayet edilen müşriklerden Ukbe bin Ebu Muayt hakkındadır. Ukbe bir gün Allah Rasulü’nü (s.a.v) yemeğe davet eder. Allah’ın Rasulü’de ona “sen Müslüman olmazsan senin yemeğini yemem” diye buyurunca O da kabul eder. Fakat Ümeyye bin Halef’in yakın dostu idi. Ümeyye bin Halef ile karşılaşınca Ümeyye kendisine laf vurup azarladıktan sonra O’da tekrar Ümeyye’nin gönlünü almak için gelip peygamberimize (haşa) hakaret ederek İslam’dan vazgeçtiğini söyler ve irtidat eder. Bunun üzerine tükrükleri kendisinin yüzüne çevrilerek yüzünde feci yaralar çıkar kısa süre sonrada bağıra bağıra acılar içerisinde kıvranarak mürted Ukbe bin Ebu Muayt gebererek can verir. Sebebi söz konusu O melun kişide olsa ayetlerin hükmü umumidir.

İmanı merdudinin sahipleri insanların ve mahlukatın en alçağı ve en zararlı olanlarındandır.

 

6) İman-ı Me’yusi Me’yus iman Azrail’in pençesine girmiş öleceğine kesin inanmış ve dünyadan ümidini kesmiş olan kimsenin çaresizlikle ve ahiret azabının, Allah’ın gazabının korkusuyla iman eden kimsenin imanıdır. Firavun gibi …

Allah( c.c) adil-i mutlaktır. Dünya hayatını küfür uğrunda geçiripte son tek sözüyle iman ettim diyerek ebediyen cennete girmesi liyakat bulmaz.

Yeis halinde imanın kabule şayan olmadığı hususunda İslam uleması müttefiktirler.

Firavunun yeis halindeki imanını ve O imanın ondan kabul edilmediğini mazarasını bir sahne olarak gözler önüne seren aşağıdaki ayeti kerimeleri hep beraber okuyalım.

Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun): “İsrailoğullarının kendisine inandığı (ilahtan) başka ilah olmadığına inandım ve ben de müslümanlardanım” dedi. Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın. Bugün ise, senden sonrakilere bir ayet (tarihi bir belge, ibret) olman için seni yalnızca bedeninle kurtaracağız (herkese cesedini göstereceğiz). Gerçekten insanlardan çoğu, bizim ayetlerimizden habersizdirler. Yunus Suresi: 90-92

Birinci ve ikinci iman çeşitleri meleklere ve peygamberlere aittir. Üçüncü iman çeşidi Allah katında imanı kabul olunan müminlere aittir. Son üç iman çeşidi ise kendini mümin sananlara aittir. Rabbim bizleri son üç vasfa düşmekten muhafaza buyursun. (AMİN)

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.