sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

İMANDAN YOKSUN KALAN İNSAN

27.02.2019
675
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

İMANDAN YOKSUN KALAN İNSAN

Kâinatın mutlak hâkimi olan yüce Allah’a hamd, bütün insanlara hitaben cihan şümul bir şeriat ile gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v)’e âline ashabına ve İslam nizamına hayata getirip hâkim kılmak için mücahede ve mücadele eden tüm Müslümanlara Salat ve selam olsun.

Kâinattaki insanı tanıyabilmek, insandaki kâinatı tanımakla mümkündür. Evren ile insan arasında oldukça garip kozmik ilişkiler vardır. Bu ilişkilerin Sırrı eşyanın hakikatin de yatmakta. “Ya Rabbi bana eşyanın hakikatini öğret niyazında bulunan Nebi Aleyhisselam İşte bu kozmik ilişkiyi yakalamanın peşindeydi.

Bu ilişkiyi yakalayınca ne mi olacaktı insan mahlûkat içindeki mevkiini daha iyi kavrayacak kendini tanıyacak haddini, Rabbini bilecekti. Bu kavrayış, tanıyış ve biliş sayesinde Evren’le aykırı konuma (bağy, fahşa) düşmeyecek ilahi senaryoda kendisi için istenilen en uygun rolü seçip (irade) işittik ve itaat ettik diyen Evren’le uyum içinde olmaya gayret edecektir.

Allah (c.c) şu kâinattaki her şeyi insan için, insanı da kendisine kulluk etmesi için yaratmıştır.

“Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat Suresi 56. Ayet)

İşte böyle bir kâinatta, ben kimim, niçin varım, Nereden gelip, nereye gidiyorum? Gibi temel sorular tek başına aklın çözebileceği sorular değildir. Çünkü bu soruların cevapları mahlûkat âleminin dışında kalmaktadır. Bu gibi varlık sorunlarını bir tek şey çözer o da “vahiydir”. Cahiliye devrinde olduğu gibi şu zamanda da çok önemli vahim meseleler vardır.

Mesela: çevre kirliliğinden daha önemli vahim olan duygu ve düşünce kirliliği, ardı arkası gelmeyen yürek işgalleri, Sevgi katliamı, organlar arasında süren iç savaş. Bireysel düzenler, buzhaneye dönen kalpler, bakar kör gözler, uyuyan şuurlar, salınan duygular ve imandan yoksun kalan insanlar.

Asıl vahim olan ise imandan yoksun kalan, mahrum bir şekilde yaşayan insanlık âlemidir.

Böyle olunca da insanın aradığı İslam, İslam’ın aradığı ise insandır. İnsan İsterse kendini İslam’da bulacak ve âlemlerin Rabbine teslim olacaktır.

Bakın Hz. Ömer (r.a) kendisini nerede bulmuş nerede ilk vahiy kalbine inmiş.

Hz Ömer anlatıyor:

“Ben Müslüman olmadan önce Rasulullah Aleyhisselam’a sataşmak için evden çıkıp kendisini buldum; O Mescidi Harem’e erişmekte beni geçmişti. Bende vardım arkasında ayakta durdum.

Rasulullah (s.a.v) o zaman “El Hakka” suresini okumaya başladı.

Hz Ömer diyor ki: Dinlediğim kelamın belağatına, düzgünlüğü, derli topluluğuna hayran oldum.

Kendi Kendime: Bu Vallahi kureyşlilerin dediği gibi bir şair galiba dedim. O sırada Rasulullah surenin şu ayetlerini okudu:

Andolsun gördüklerinize ve görmediklerinize. Kuşkusuz ki bu Kur’an şerefli bir Peygamber’in Allah’tan getirdiği sözdür. O bir şair sözü değildir. Siz ne az inanıyorsunuz!”

Ben yine kendi kendime: Galiba bu adam bir kâhindir.

Baksana İçimden geçenleri anladı! Dedim.

Bunun üzerine Rasulullah sureyi okumaya şöyle devam etti.

“O bir kâhin sözü değildir. Ne de kıt düşünüyorsunuz. Kur’an rabbil âlemin tarafından indirilmiştir! O, bize istinaden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı. Elbette biz onu Bundan dolayı kuvvetle yakalardık. Şah damarını keser atardık. O vakit sizden hiçbiriniz ona siperde olamazdınız. O kuşkusuz takva sahipleri için unutulmayacak bir öğüttür. Bununla beraber biz biliriz ki sizden inanmayanlar var. Kuşkusuz ki bu Kur’an kâfirler için pişmanlık vesilesidir. Gerçekten o şüphe götürmez bir  bilgidir. O halde haydi tesbih et Rabbini, Rabb’inin Yüce ismiyle!”

Rasulullah (s.a.v) sureyi okuyup bitirince her yerde kemiklerime vurana kadar İslam meyli düştü, İslam hâkim oldu!”

Bizler Ömer’in dinlediği o hayran kaldığı o Kur’an’ı kaç seneden beri okuyoruz, ezberliyoruz. Peki ya kalbimize kemiklerimize varana kadar vahiy indimi? hissettik mi bunu? İşledi mi içimize?

Ayette geçtiği gibi

“Ne de kıt düşünüyorsunuz”

Allah Resulü: Ashabına ilk olarak imanı öğretmişti.

Soruyorum şu düşünebilme kabiliyetiyle yaratılan insanlık âlemine: ilim amel olmadan, amelde iman olmadan, imanda samimiyet teslimiyet olmadan, olur mu?

Ayette ne diyordu: “Siz ne az inanıyorsunuz?

“Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, rabbinize inanın! Diye imana çağıran bir davetçiyi (Peygamberi Kur’an-ı) işittik hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz.” (Ali İmran Suresi 193. Ayet)

Onlar duyup hemen iman etmişler biz ise senelerdir bu davetçiyi işitiyoruz ama icabet edemiyoruz.

“Ancak Allah’a kalbi Selim (temiz bir kalp) ile gelenler o gün de fayda bulur.”  (Şuara Suresi 89. Ayet)

İnsanlar çevre kirliliğini düşünmekten kalplerini temizlemeye fırsat bulamadığı için imana hayatlarında koyacak olan o temiz yeri de bulamamıştır.

Enes (r.a)’den rivayetle:

Rasulullah buyurdu ki:

“İman ne temenni ve ne de süsleme ile elde edilebilir. Çünkü iman kalpte yerleşip amelle doğrulanan bir hakikattir.”

Evet, düşünceleriniz, hayatlarımız, beyinlerimiz, tamamen felç geçirmiş bir durumda kimsenin ne imanı ne de cenneti ve cehennemi düşünecek vakti ve hali yoktur. Kimsenin işkence gören Müslümanlara acıyacak vicdanı da kalmamıştır.

“Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan habersiz (gafil) değildir.” (Bakara Suresi 74. Ayet)

“(Alayla) Gülüyorsunuz ve ağlamıyorsunuz. Ve şuursuzca başkaldırıyorsunuz.” (Necm Suresi 60-61. Ayet)


Kur’an soruyor bizlere sahi nasıl beceriyorsunuz bunu? İmanınızın, Kur’an’ınızın, coğrafyanızın, esir edildiği insanınızın, manevi bir soykırıma uğradığı, tüm değerlerimizin yağmalandığı, sayısız  insanın yüreğinden vurulduğu bir ortamda hala nasıl gülebiliyorsunuz?

Unutmayalım ki kalpler ve hayatlar bütün pisliklerden Kur’an ve Sünnet ile temizlenmediği sürece ne dünyada nede ahirette gülmek, mutlu olmak asla mümkün olmayacaktır.

Biz de deriz ki bizi bu dünyada kendi ulvi davasının bir parçası olarak kabul eden ve buna layık gören her daim de bizi görünmeyen orduları ile destekten Allah’a hamdolsun. (Âmin)

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.