sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

İSLAM’DA AİLENİN ÖNEMİ

A+
A-

Hamd, sena ve övgülerin en güzeli, ezelde ve ebedde var olan, lutfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah (cc.)’a mahsustur.

Salat ve selam da, alemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp, idrak edebilme nisbetînce sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa(sav)ya, a’line, ashabına ve O’nun yolunu izlemeye çalışan ümmetinin üzerine olsun.

Aile, İslam toplumunun çekirdeğini oluşturmaktadır. İslam toplumunun bozulması aileden başlar. Müslüman toplumu ayakta tutan ana sütun ailedir. İslâm bu ana sütuna, son derece büyük bir önem vermiş, onun korunması ve cahiliye kültürünün anarşisinden arındırılması için büyük çaba harcamıştır. Yalnız hayata İslam hükmetmeyince ve insanlarda İslam’dan uzaklaştıkça fıtratları bozulmuş, İslam toplumunun çekirdeği olan aile (ler)de zamanla bunun etkisinde kalarak olumlu etkisini kaybetmiştir.

 

Ailenin ve fıtratın bozulması: Bugün ailelerin ve fıtratların her geçen gün bozulmaya devam etmesinin sebebini şu hadisi şerif bizlere göstermektedir.

Kutubi Sitte(4786)- Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (bir gün):

“Gençlerinizin fıska düştüğü, kadınlarınızın azdığı zaman haliniz ne olur?” diye sormuştu. (Yanındakiler hayretle):

“Ey Allah’ın Resulü, yani böyle bir hal mi gelecek?” dediler. “Evet, hatta daha beteri!” buyurdu ve devam etti:

“Emr-i bi’lma’rufta bulunmadığınız, nehy-i ani’l münker  yapmadığınız vakit haliniz ne olur?” diye sordu. (Yanındakiler hayretle):

“Yani bu olacak mı?” dediler. “Evet, hatta daha beteri!” buyurdular ve sormaya devam ettiler:

“Münkeri emredip, ma’rufu yasakladığınız zaman haliniz  ne olur?” (Yanında bulunanlar iyice hayrete düşerek):

“Ey Allah’ın Resulü! Bu mutlaka olacak mı?” dediler. “Evet, hatta daha beteri!” buyurdular ve devam ettiler:

“Ma’rufu münker, münkeri de ma’ruf addettiğiniz zaman haliniz ne olur?” (Yanındaki Ashab): “Ey Allah’ın Resûlü! Bu mutlaka olacak mı?” diye sordular.

“Evet, olacak!” buyurdular.” [Rezin tahric etmiştir. Bu rivayet daha muhtasar olarak Ebu Ya’lâ’nın Müsned’inde ve Taberanî’nin el-Mucemu’l-Evsat’ında tahric edilmişir. Heysemî, Mecmau’z-Zevaid’de kaydetmiştir (7, 281).]

 

AÇIKLAMA: İslam’ın en şa’şaalı şekilde yaşandığı bir anda, zamanımızdaki içtimâî (toplumsal) bozukluğu olduğu gibi görüp tasvir etmek, gerçekten lisan-ı nübüvvete has bir hadisedir, tam bir mucizedir. Resulullah tedricen (derece derece) şu hallerin vukua geleceğini haber vermektedir:

1) Gençlerin taşkınlığı, kadınların azması.

2) Emr-i bi’lma’ruf ve nehy-i ani’lmünkerin terki.

3) Münkerin emredilmesi, ma’rufun yasaklanması.

4) Ma’rufun münker münkerin ma’ruf addedilmesi.

Hadisin siyakından şu husus anlaşılmaktadır: Bu içtimâî ve dinî bozuklukların ilk halkasını, gençlerin ve kadınların ihmal edilerek İslamî terbiye ile yeterince terbiye edilmemesi teşkil etmektedir.

Bu hal zamanla emr-i bi’l ma’rufun terkine müncer (sürüklenmektedir) olmaktadır.

Emr-i bi’l-ma’rufun terki, zamanla münkerin emrine, ma’rufun nehyine sebep olmaktadır.

Bozulmanın son halkasını ma’rufun münker bilinmesi, münkerin de ma’ruf sayılması teşkil etmektedir.

Bu hal, değerler sisteminin alt-üst olması, tersine dönmesidir. Günümüzde ilericilik, çağdaşlık, laiklik yaftası altında ta’mime çalışılan beşerî değerler sistemi, dinî açıdan ma’rufun münker addedilmesinden başka bir şey değildir. Keza çağdışılık, gericilik, yobazlık, anti laisizm şeklinde ifade edilen hususlar da ma’rufun münker addedilmesinden başka bir mâna taşımaz.

Resulullah’ın gerçek bir mucizesi olarak değerlendirdiğimiz bu hadisinin bir başka dikkat çeken yönü, bu hallere düşecek kimselerin ümmet mefhumuna dahil olmasıdır. Yani İslam’ın dışında, gayr-ı müslimlerin kafalarında gelişip, hayatlarında yaşanacak bozukluklar olmayıp, bizzat Müslümanlara intikal edeceğinin, bu hallerin Müslümanlarca benimseneceğinin  ifade  edilmiş olmasıdır.

Dediğimiz gibi, en azından memleketimizde bu halleri son zamanlarda iyice müşahede eder hale geldik. (Kutub-i Sitte, Akçağ Yayınları: 13/432-433.)

 

Müslümanlar hem kendilerini, hem aile efradını, hem de imkanları nisbetinde insan toplumlarını, batıl ideolojilerin zararlı eğitim ve öğretimlerine karşı muhafaza etmekle görevlidirler. Bu görevleri ifa etmek, Allahü Teala (c.c)’ya verilen ahdin gereğidir.

 

Gerek ailelerin gerekse de fıtratların yaratılış gayesine uygun hale gelebilmesi vahiyle beslenmekle mümkündür.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.