BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Alemlerin Rabbi Rahman ve Rahim, Din gününün sahibi bizlere Kur’an ve Sünnet vasıtası ile doğru yolu gösteren Allah azze ve celleye mahsustur.
Salat ve Selam önderimiz ve liderimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’e onun aline ve ashabına olsun İnşallah…
‘’Ey insanlar Allah’ı çokça zikredin ve o’nu sabah akşam tesbih edin.’’ (Ahzab Suresi 41,42)
Allah (c.c) gayemizdir. O, yaratanımız, yaşatanımız, rızıklandıranımızdır. Öyle İse O’nun zikrinden nasıl gafil olabiliriz?
Gerek bedeni, gerek ruhi hastalıkların sebebi O’nu zikretmeyişimizdendir. Kendisini anmakta huzura kavuştuğumuz, O’ndan üstün bir zat varmıdır? Allah’ı anmakla gerçekelen mutluluktan daha uku bir mutluluk ve huzur yoktur. Allah’ın zikri; O’na yakınlık duymak, O’nunla unsiyet bulmak, mutmain olmak, O’nun nuruyka gönül huzuruna kavuşmak, güven ve selamet bulmak, işleri O’na havale etmek ve O’na tevekkül etmektir. Böylece kişi ne korku ne tasa, ne şaşkınlık ne bedbahtlık nede sıkıntı hisseder.
‘’Bunlar İman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükünete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.’’ ( Rad Suresi 28. Ayet)
Allah’ı andıkça hiç kimseye ihtiyacı olmayan, güçlü Kahhar, Rahman ve Rahim olan her türlü yetkiye sahip olan her şeye gücü yeten Allah (c.c.)’la beraber olduğunu hissedersin. Böylece o’da seninle beraber olur. Artık hiçbir şeye ihtiyaç duymazsın. Gerçekten Allah(c.c)’ı bulan hiç bir şey kaybetmiş olmaz. Allah (c.c)’ı kaybeden de hiç bir şey bulamaz. Allah (c.c.)’ı isimlerinden veya sıfatlarından birisiyle andıkça, bu senin nefsinde özel bir iz bırakır. Ruhuna da sahibini yücelten bir azık sağlar. Allah’ı anman artıkça ruhun daha da yücelir.
Allah’ın zikrin’den gafil olan kişi ise şeytanın vesvesesine maruz kalır. Şeytan da kendisine günahları şehvetleri, çirkinlik ve kötü işleri hatırlatır. Böylece Allah(c.c) katındaki değeri düşer, bu düşüş aşağıların aşağısına yuvarlanıncaya kadar devam eder.
Allah (c.c) bu kişiler hakkında ne güzel buyurmuştur: ‘’Andolsun biz cinlerden ve insanlardan bir çoğunu Cehennem için yaratmışızdır. Onların kapleri vardır, onunla kavramazlar; gözleri vardır, onunla göremezler; kulakları vardır, onunla işitemezler. İşte onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır. (Araf Suresi 179)
Diğer bir ayette ise şöyle buyurmaktadırlar; ‘’Öyle ise siz beni (ibadetle) anınki bende sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin. (Bakara 152. Ayet)
Allah (c.c.)’ın kendilerine andığı kişilerin mertebesinden daha yüce bir mertebe varmıdır? Çünkü kişi Allah’ın korumasında ve riayetinde olur, O’nun rahmetine, fazlına mazhar olur. Peygamberimiz (s.a.v) ‘’Allah’a Teala: ‘’Kulum beni nasıl tasavvur ediyorsa ben oyum. Kulum beni andığı zaman muhakkak onunla beraberim. O beni tek başına anarsa bende onu gizli anarım. Eğer beni bir topluluk içinde anarsa bende onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluk içinde anarım.’’ Buyurmaktadır.
Hiç şüphesiz ki, Allah (c.c)’ı anmakla nefsimizi bu kokuşmuş ortamdan, üst üste yığılmış birikmiş fitnelerden kurtarmış oluruz. Kalplerimizi temizler, Allah (c.c)’a sığınır, Onda kurtuluşu buluruz.
‘’O halde Allah’a koşun. Çünkü ben, size O’nun katından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım. (Zariyat Suresi 50. Ayet)
Allah’ı andıkça şeytanın vesvesesi söner, bizden çekilir ve onun pisliğinden arınmış oluruz.
Allah (c.c.)’ı tefekkür ederek isim ve sıfatlarıyla andığımızda imanımız artar, O’nu daha da tazim ederiz. Buda istikatimizde (davet yolunda) bize önemli ve hayırlı bir kazanç vesilesi olur. Müslimin rivayet ettiği bir hadiste Allah Resulü şöyle buyurmuştur.
‘’Hiçbir topluluk yokturki, Allah’ı anmak üzere toplansınlar da melekler onların etrafında halkalanmasın, onları rahmet bürümesin, üzerlerine güven ve huzur inmesin ve Allah onları yanındakiler huzurunda anmasın’’.
Gerçekten Allah, böyle meclislerle meleklere karşı iftihar eder.
Allah’ın zikri, sahip olmamız gereken sıfatlarla süslenmeye bizi iter. Allah’ı Rahman, Rahim, Berr, Halim, Kerim, Sabbur, Şekür, Afvu, Gafur sıfatlarıyla andığımızda O’nun rahmetine kavuşmamız için yeryüzündekilere merhamet etmemizin gerekliliğini içimizde hissederiz.
Diğer sıfatlarından da benzer dersler çıkartabiliriz. Zikirdeki bu büyük hayırdan ve Allah’la beraber olmaktan mahrım kalmamanız için Allah (c.c), her durum ve vakitte bizi zikre çağırmaktadır:
‘’Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin. Ve o’nu sabah-akşam tesbih edin, sizi karanlıktan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmeti gönderen o’dur. Melekleri de size istiğfar eder. Allah, müminlere karşı çok merhametlidir. (Ahzap Suresi 41-43)
‘’Onlar ayakta dururken , otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler. (ve şöyle derler) Rabbimiz, sen bunu boşu boşuna yaratmadın, Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru (Al-i İman 191).
İlk evvela anlamamız gereken şu ki; matlub zikir; lisandan önce kalble yapılan zikirdir. Kul Allah’ı kalbiyle andığı zaman bu onun tüm organlarına yansır. Böylece lisanıyla zikir ederek sadece hayır olanı konuşur, gözüyle Allah’ı zikrederek harama bakmaz, kulağıyla zikrederek Allah’ı gazablandıracak şeyleri dinlemez, eli ve ayağı ile Allah’ı zikir ederek haram ve günaha doğru hareket etmez, aklı ile Allah’ı zikr ederek haram şeyleri düşünmez. Kalbe ise ancak iyi olan şeyler girer.
Böylece zikri genel kavramıyla ele aldığımızda Allah’ın bizi mura-kabe ettiğini, bize baktığını ve bizi gözettiğini düşenerek yaptığımız her işin zikir olduğunu bilmemiz lazımdır. Tevbe zikirdir, İlim talep etmek zikirdir, Tefekkür ise zikrin en yüce bölümlerindendir. Hatta iyi bir niyetin eşlik ettiği rızık talebide zikirdir. Zikr kavramıda bugün günümüzde yanlış ve altı boşaltılmış bir şekilde lanse ettirilmektedir.
Bizler iman iddiasında samimi isek; İlim talep etmede de azimli ve gayretli oluruz. Çünkü neye iman ettiğimizi, imanımızda nasıl sebat etmemiz gerektiği, imanı neyle beslememiz gerektiği, cihad için gerekli azığı nereden toplamamız gerektiği hususları çok mühim meselelerdir…
Rabbim bizleri kendi rızası doğrultusunda hareket eden, düşünen, konuşan, uyuyan, yürüyen, hedefine ulaşan kullarından, kendisini hiç hatırımızdan çıkarmayan sürekli Allah’ı amakla meşgul olanlardan ve bu hal üzere ölüm kendisine ulaşanlardan eylesin (AMİN.)
Selam ve Dua ile – Allah’a Emanet Olun…