sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

KELİMELER VE KAVRAMLAR 10) ATALAR DİNİ

KELİMELER VE KAVRAMLAR 10) ATALAR DİNİ
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

ATALAR DİNİ

Atalarını, başkanlarını körü körüne taklid eden, üzerlerinde bulundukları sapıklık ve bilgisizlikleri sürdürüp giden, konumlarının sağlıklı olup olmadığını düşünmeyen, kâfirleri imana davet eden kimsenin hali ya da niteliği hayvanlarına seslenip onları suya ve mer’aya güden, yasak şeylerden onları dürtüp uzaklaştıran yani çobanlarının söylediklerinden hiçbir şey akledip anlayamayan davarları güden kimsenin haline benzer. Kâfir ve hayvanlardan her birisi işittiklerinden bir şey anlayıp kavrayamaz. Hatta bunlar hayvanlarda olduğu gibi başkalarının arkasından gider, onlara uyarlar.[1]

Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere vahyin ışığında hayatını ikame etmeyen bütün topluluklar heva ve heveslerine meylederek geçmişe karşı ölçüsüz saygı besleyerek  atalarının doğru yolda olup olmadığını araştırmadan, soruşturmadan izini takibe koyulmuşlardır.Bu da onların yeni bir din yeni bir yol izinden gittiğini göstermektedir ki bu da “atalar dini”dir.

Kur’an-ı Kerim Allah’ın indirdiğine uyun çağrısını yaptığında karşısında duran kavram “atalar dini” olmuştur.Kur’an da atalar dini ile ilgili olarak şu ayetler yer almaktadır;

“Onlara (müşriklere): ‘Allah’ın indirdiğine uyun’ denildiği zaman onlar, ‘Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız’ dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler? (Hidâyet çağrısına kulak vermeyen) kâfirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler.” (Bakara: 2/170-171)

“Onlara, ‘Allah’ın indirdiğine ve Rasûl’e gelin’ denildiği vakit, ‘babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter’ derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?” (Mâide: 5/104)

“Müşrikler/putperestler diyecekler ki: ‘Allah dileseydi, ne biz şirk/ortak koşardık ne de atalarımız şirk koşardı. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık.’ Bu şekilde onlardan öncekiler de (peygamberleri) yalanladılar da sonunda azâbımızı tattılar. De ki: ‘Yanınızda bize açıklayacağınız bir bilgi var mı? Siz zandan başka bir şeye uymuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz.” (En’âm: 6/148)

“Onlar bir kötülük yaptıkları zaman: ‘Babalarımızı bu yolda bulduk. Allah da bize bunu emretti’ derler. De ki: ‘Allah kötülüğü emretmez. Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?” (A’râf: 7/28)

“Kıyâmet gününde, ‘Biz bundan habersizdik’ demeyesiniz diye Rabbin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini aldı ve onları kendilerine şâhit tuttu ve dedi ki: ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ (Onlar da), ‘Evet (Rabbimiz olduğuna) şâhit olduk’ dediler. Yahut, (ne yapalım) daha önce babalarımız Allah’a şirk/ortak koştu, biz de onlardan sonra gelen bir nesildik, (onun için biz de onların izinden gittik. Ahd’i) iptal edenlerin yüzünden bizi helâk edecek misin?” (A’râf: 7/172-173)

Görüldüğü gibi atalar dinine olan taassupları onları Allah’a iftira atmaya kadar götürmüş, geleneklerini,  örflerini, bağlanılıp sadık kalınması gereken bir inanç  olarak görmelerine kadar gitmiş ve bunlardan kesinlikle taviz verilmemesi gerektiğini savunmuşlardır.Hatta bu uğurda savaşıp can vererek atalarına ve onların miras bırakmış olduklarına (örf,gelenek.vs) ne denli bağlı olduklarını ispatlamışlardır.

Bu inancın, insanlık için bir tehlike olduğu aşikardır.Çünkü bozuk inançlar, problemli hayatlar, hurafeler meydana getirmiştir.Günümüzde ise hurafe ve batıl inançlar atalar dininin etkili bir aktörü olarak önümüze çıkmaktadır.

Hurafe : Uydurulmuş hikâye ve rivayet. Bu hikâye ve rivayetleri aktarına ve benimseme tutumu. Bunlar genellikle dinin bir parçası veya gereği olarak aktarıla geldiği gibi, benimseyenlerce de din’denmiş gibi benimsenmiş olan, gerçekteyse dinle ilgisi bulunmayan, sonradan katılmış hikâye ve rivayetlerdir.Bunların günümüzde görülen belli başlıcaları şunlardır : Türbelere Adak, Ölülere Yalvarıp Duâ Etmek, Çaput Bağlamak, Mum Yakmak, Kahve Falı, İki Bayram Arası Nikah Olmaz, Gaybdan Haber Vermeye Bağlı Hurâfeler…

İslam, özellikle son bir asırdır, atalar dinininde etkisiyle asimile edilmeye, sadece belli başlı fiili ibadetlerden ibaret olan bir din haline getirilmeye çalışılmış asıl halinden fersah fersah uzaklaştırılarak halka yeni bir din seçilmiş ve Hakk din ile olan bağı kopartılmıştır. Hayata karışmayan, müdahele etmeyen, Kur’anın içerisinde 6666 ayet olmasına rağmen sadece namaz hacc,oruç, zekat ayetleri  zihinlerde olan (eksik olarak), cenazeleri yıkayan, mevlüt okuyan bir İslam gösterilerek; toplum, şeytan ve yaverleri tarafından saptırılmaktadır.

Oysa ki İslam ; tuvalete girerken dahi hangi ayakla girilir, ne okunur, tuvalette nasıl oturulur, tırnak nasıl kesilir vs. kısacası hayatın tüm alanına hükmeder, teslim alır.

“Ey iman edenler; hep birden İslam’a girin. Şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü O, siziniçin apaçık bri düşmandır.”(Bakara/208)

İslam’a girişe engel ya da yaşanmasına engel her ne varsa kaldırılmasını emreden bir din iken nasıl olur da onun yasakladığı bir çok şey  hayatta mevcutken o dine mensup olduğu iddasında bulunulur bunun tek cevabı vardır o da bu dinin yanlış anlatıldığı ve anlaşıldığıdır.Aynı zamanda taassubun hakim oluşu ve taklitçiliğin zirveye  ulaşmış olmasıda, cabasıdır.Kulaktan duyma bilgilerle ya da İslam adına söylenen her kelimenin araştırmadan kabul edilerek hayata yansıtılması taklit ve buna karşı oluşan alışkanlık, bağlılık işe taklitçiliktir.

Çeşitli yönleri olan atalar dininin bir destekçisi  de “bidat”tir.Bid’at;Daha önceden var olmayıp sonradan din adına ortaya çıkartılan  söz ,eylem yada inançlardır.İnanç yada amellerde  bırakmış olduğu tesirler yada zararlar farklı olsada en nihayetinde saf islam toplumunun dağılıp kirlenmesine sebebiyet vermiştir.

Günümüzde pek çok bid’at, müslümanların hayatına girmiştir. Bu sebeple dininin emirlerini yerine getirmek isteyen her kişi, bu hususa dikkat etmeli; dinde eksiltme ya da ilâve mahiyetinde olan söz, tavır ve davranışların yasaklanmış şeyler olduğunu bilerek bunları hayatından ayıklayıp atmalıdır. Burada müracaat edilecek yegane kaynak ise, Kur’ân ve Sünnet’tir.

Ölüleri hayırla anmak ve onlara dua etmek sünnette vardır. Ama ölüler için mevlit okutup, kırkıncı, elli ikinci geceleri tertip etmek İslâm’ın hangi hükmüne dayanır. Allah için sadaka vermek, zekât ve fitre dağıtmak Allah’ın emri gereğidir. Ama ölen birisi için devir, yani ölünün ibadet borcunu düşürmek için mal ve para taksimi yapmak, sabun, iğne, iplik dağıtmak kimin emridir?[2]

[1] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l Munir c.1, sh.362

[2] Şamil İ.A

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.