KELİMELER VE KAVRAMLAR (111) YARATMA (HALK)
YARATMA (HALK)
Halık: fiil kökünden gelen ism-i faildir. Mastar olarak “hulk” ya da “halk” Kelime olarak; yaratmak, yoktan var etmek, meydana getirmek, bir şey yokken icat etmek, düzeltmek ve düzenlemek gibi manalara gelir.
Yüce Allah’ın sıfatı olarak el-halık; yaratıcı, varlıkları örneği olmadan yaratan, yoktan var eden, bir şeyden başka bir şeyi icat eden, hem genel olarak hemde öz olarak mutlak yaratandır. Halık ismi celili yüce Allah’ın zatına mahsus olan ilahi sıfatlardandır.[1]
“İşte Rabbınız olan; her şeyi yaratan Allah, budur. O’ndan başka hiç bir ilah yoktur. O halde nasıl olup da çevriliyorsunuz?”( Mu’min 62)
Allah cc’ başka hiçbir kimse yokluktan varlık âlemine çıkartamaz.
“Ey insanlar, bir misal verildi, şimdi onu dinleyin: Şüphesiz ki Allah’ı bırakıp da taptıklarınız bir araya gelseler; bir sinek bile yaratamazlar Ama sinek, onlardan bir şey kapsa bunu da ondan kurtaramazlar. İsteyen de aciz, istenen de aciz.” (Hac 73)
Ölüm ve hayat yaratılmıştır
O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginiz daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (Mülk 2)
Muhakkakki Allah azze ve celle yaratılmış olan her fiilin yaratıcısıdır. Varoluş, yaşayış gel-gitler, dur-kalklar, ilerlemeler, sukun ve haraket ve diğerleri. Dolayısıyla meydana gelen her olay bir var ediciye muhtaçtır. İşte ölümde bunlardan birisidir. Her mahlûk ölebilmek için de Allah’a muhtaçtır mahlûkların diğer fiillerinde olduğu gibi.
“Bana ne oluyor ki, beni yaratana kulluk etmeyecekmişim? Siz O’na döndürüleceksiniz. Ben, O’ndan başka ilahlar edinir miyim ki, Rahman (olan Allah), bana bir zarar dileyecek olsa, ne onların şefaati bana bir şeyle yarar sağlar, ne de onlar beni kurtarabilirler. O durumda ise, gerçekten ben apaçık bir sapıklık içinde olmuş olurum.(Yasin 22,23,24)
Birinci bölümde; mahlûkatın, yaratıcısı olan Allah’a itaat ve kulluk etmesinin, aklın ve fıtratın gereği olduğunu söylemiştir. Şayet bir mantıksızlık varsa o da insanın kendisini halketmeyen varlıklara kulluk etmesidir. İkinci bölümde ise o şahıs kavmine “Sizler sonunda ölecek ve şimdi kulluktan kaçındığınız yaratanınıza döneceksiniz. O’ndan yüz çevirdiğiniz halde nasıl iyilik bekleyebilirsiniz, bir düşünün” diyerek onların meseleyi idrak etmelerine çalışıyor.[2]
“İnsan, bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir. Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: “Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?” De ki: “Onları, ilk defa yaratıp-inşa eden diriltecek. O, her yaratmayı bilir.” Ki O, size yeşil ağaçtan bir ateş kılandır; siz de ondan yakıyorsunuz. Gökleri ve yeri yaratan, onların bir benzerini de yaratmağa kadir değil mi? Hiç tartışmasız (öyledir); O, yaratandır, bilendir. Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri, ona yalnızca: “Ol” demesidir; o da hemen oluverir.”(Yasin 77-82)
“Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan (Embriyo), sonra yaratış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkça göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz) . Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiç bir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir.” (Hacc/5)
Ey İnsanlar! Eğer diriliş konusunda şüphede iseniz, ölülerin diriltilmesi meselesi hakkında şüphe ediyorsanız, etmeyin. Çünkü bu konuda şüpheye mahal yoktur. Çünkü o, gerek nefislerinizde ve gerek çevrenizde sürekli varlığının delillerini gördüğünüz bir gerçektir. Her şeyden önce nefsinize, kendi vücudunuza bakın. Şüphesiz biz sizi önce bir topraktan yarattık. (Hıcr, 15/26. âyetin tefsirine bkz.). Ölüyü diriltmek, hayatı olmayan bir şey e hayat vermek demek olduğuna göre, cansız topraktan bir canlıyı yaratmak, bir ölüyü diriltmekten daha fazla bir gücün olmasını gerektirdiğinde hiç şüphe yoktur.[3]
Razi el-Ukeyli (ra)’den rivayetle; Allah Rasulu (sav)’e geldim ve : ‘Ey Allah’ın Rasulu, Allah (cc) ölüleri nasıl diriltir?’ dedim.
-Senin arazinden kurak bir yere uğrayıp daha sonra bitik iken uğradın mı ? diye sordu.
O da evet dedi uğradım.
-İşte yeniden dirilme böyledir. Buyurdular.[4]
[1] Ş:Sarı – İslam Akaidi/ c5, sh.226
[2] Mevdudi – Tefhimu’l Kur’an/ Yasin/22
[3] Hak Dini Kur’an Dilim – Hacc/5
[4] İmam Ahmed b. Hanbel – Müsned