sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

KELİMELER VE KAVRAMLAR 16) BESMELE

KELİMELER VE KAVRAMLAR 16) BESMELE
16.03.2022
1.168
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

“Bismi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîym” sözünün kısaltılmış şekli. Hayırlı ve helâl bir işe başlarken, Allah Teâlâ’nın adını anmak ve bu adla işe başlamak anlamına gelir. İslâmiyet’ten önce Araplar, herhangi bir işe başlarken, bağlı bulundukları ilâhlarının adlarını anarak başlarlar, meselâ, Bismi’l-Lat (Lat’ın ismiyle), Bismi’l-Uzza (Uzza’nın ismiyle) derlerdi. Her kavimde buna benzer sözlerin kullanıldığı ve meselâ bir hizmetlinin, âmirinin verdiği bir emri yerine getirirken,”Bunu falanın adına yapıyorum” demesi âdettendir.

Kur’an-ı Kerim’de Firavun kıssası haber verilirken sihirbazların (Firavunun izzeti için) diyerek asalarını yere bıraktıkları beyan edilir.(Şuara/44)

Bilindiği gibi, Firavun kelimesi ‘Ra’ ilahının oğlu anlamına gelen bir terkiptir. Firavn, Mısır’ı ‘Ra’ ilahı adına yönetirdi tabi bu, bugunkü çağdaş ideolojilerden farklı bir tutum değildi.Dikkat edilirse sosyalist ülkelerin yöneticileri, başta Karl Marx olmak üzere Lenin ve diğer teorisyenler adına sistemi sürdürürler.Kapitalizmde de durum bundan farklı değildir.Genel olarak her ülkede, iktidar durumunda olan ideoloji aynı metotlarla ayakta tutulur.Her işe başlarken, o ideolojinin kurucusunun adını anmak zarurettir.Dolayısıyla Firavn’a bağlı olan sihiribazların kıssasında bu hususun beyan edilmesi, sürekliliğinin bir belgesidir.[1]

Resulullah (s.a.s.), İslâm dinini tebliğ etmeğe başladıktan sonra, cahiliye Arapları’nın kullandığı sözü değiştirmiş ve, “Ey Allah’ım, senin adınla” anlamına gelen, “Bismike Allahümme” ve “Allah’ın adıyla” anlamına gelen, “Bismillahi” sözlerini kullanmıştır. Ancak Kur’an-ı Kerîm’de Neml suresinin otuzuncu ayeti nazil olduktan sonra besmele son şeklini almıştır. Bu ayette Süleyman (a.s.) tarafından yazılan bir mektup söz konusudur. Mektupta “Bu mektup Süleymandan’dır ve Rahman, Rahim olan Allah’ın adıyla başlamaktadır.” denilmektedir. Kısaca besmele dediğimiz ve “Rahman, Rahim olan Allah’ın adıyla” anlamına gelen Bismi’llahi’r-Rahmani’r-Rahim’in Kur’ân-ı Kerîm’den bir ayet, yahut bir ayetin bir kısmı olduğu anlaşılmaktadır.[2]

“Rabbı’nın adını an. İhlâs ile O’na yönel. ” (el-Müzzemmil, 73/8)

Allah (cc) kitabımızı okumaya başlarken, dilimizden dökülen besmeleyi hayatımızın diğer alanlarında da yer etmesini diliyor.Nitekim Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur ;

“Allah (cc) hamd ile O’nun ismi anılarak başlanılmayan her önemli iş noksandır.”(İbn Mace)

Besmele ile başladığımızda sadece O’nun için vermiş olduğu nimetlerle vermiş olduğu kuvvet güç ile bu işe teşebbüste bulunuyorum demektir.

Hz.Ali (ra) diyor ki ; “Kur’an’ın tümü Fatiha’da toplanmıştır.Fatiha’nın tamamı, Besmele’de toplanmıştır.Besmele’nin tamamı ‘Be’ harfinde toplanmıştır.”

Öyleyse Kur’an-ı Kerim = ‘Be’ harfi. Pekala ‘Be’ harfi ne demektir.

Türkçe de bunun adına bağlaç denir ve ile manasına gelir. Biz herhangi bir konuşma ve yazıda ile bağlacını duyduğumuz zaman hemen anlarız ki iki taraf var ve iki taraf arasında münasebet kuruluyor.Mesela Ahmet ile Mehmet desek bu ikisi arasında ile bağlacını gördüğümüzde anlıyoruz ki iki taraf var ve bağlantı kuruluyor, bundan sonra cümle nasıl biterse bitsin aralarında münasebet kurulmuş oldu.Besmele’deki ‘Be’nin münasebeti ne münasebeti? ;Kulluk münasebeti, Alim ve Habir olan Allah(cc) ile kul arasındaki münasebet.Besmele’yi söylediğimizde şunu söylemiş oluruz ; “Ben Allah(cc)’danım ve her işim O (cc) nun müsaade etmesiyle mümkündür. Ben Allah(cc)In mülkündeyim, dolayısıyla ; O’nun mülkünde izni olmadan tasarruf etmem mümkün değildir.

Bismillah, Allah (cc)’ın bana vermiş olduğu anahtar gibidir.Ben onunla girmek istediğim yere girerim, istifade edeceklerimden istifade ederim.

Besmele ve Tekvini Kanun Arasındaki İlişki ;

Düşünün ki bir arkadaşınız var  bu arkadaşınız toplum üzerinde ve bir çok alışveriş merkezlerinde sözü geçer, muteber bir konuma sahip. Bu arkadaşınızın size ihtiyaçlarınızı giderme adına  “falan mağazaya git, benim adımı ver, istediğini al “ dediğini ve sizin de o mağazaya gidip arkadaşınızın adını verdiğinizi düşünün. İstediğiniz kadar alabilmeye ve aynı zamanda aldıktan sonra da dilediğiniz gibi tasarruf etme yetkisine sahipsiniz.Fakat o kişinin ismini vermeden gitseydiniz sonuç aynı olmayacaktı..Bu demektir ki, kainatın tamamı zerreden kürreye  Allah (cc)’ın tasarrufunda olan mülke, eşyaya, sahibinin ismi ile başlamalıyız ki bizi faydalandırsın, istifade etmemize müsaade etsin,çünkü bütün mahlukatın üzerindeki söz sahibi Allah (cc)dır.

İslâm kültürü bir kimsenin her işe Allah adı ile başlamasını gerektirir. Eğer bu bilinçli bir şekilde ve samimiyetle yapılırsa şu üç güzel sonucu doğuracaktır:

Birincisi, bu, kişiyi kötülükten uzak tutacaktır. Çünkü, Allah ismi onun, kötü bir niyeti veya yanlış bir davranışı O’nun adını anarak yapmaya hakkı olup olmadığı konusunda düşünmesini sağlayacaktır.

İkincisi, kişi meşru bir işe başlarken Allah’ın adını anarsa, onun her hareketi tabiatıyla Allah’ın rızasına uygun yapılmış olur.

Üçüncüsü, o kişi Allah’ın yardım ve nimetiyle karşılaşacak ve Şeytan’ın aldatmalarından korunacaktır. Çünkü kim Allah’a yönelirse Allah da ona yönelir.[3]

Bir mü’min, her eyleminin başına besmeleyi yerleştirmekle laik mantığa en büyük protestoyu yapmış olur. Besmele, insanın Allah’la iş yapması, Allah’ı işine karıştırmasıdır. Dolayısıyla besmele; ateizmi, materyalizmi, laisizmi reddir. Bu manada besmele, İslâmî dünya görüşünün anahtarı mesabesindedir. Laik dünya görüşü  “besmelesiz” olmaktır. Laik olmakla olmamak arasındaki fark, besmeleli olmakla olmamak arasındaki fark kadardır. Besmeleli yapılan iş, meşrûiyetini Allah’tan alır ve meşrû işlere besmele çekilir. Besmelesiz işlerse şeytana lâyıktır.

Besmelesizlik demek olan laisizm, aynı zamanda şeytanî bir dünya görüşüdür. Bunun için Allah Rasûlü her eylemine “Rahmân, Rahîm Olan Allah’ın adıyla”  başlayarak bu sapkınlığı mahkûm etmiştir.

Besmelede Allah (cc)yı tazim ve saygı olduğu gibi, Allah (cc)’ın rahmetinden kovduğu şeytanı küçültme vardır.Nitekim Rasulullah (sav)’in şöyle buyurduğu naklediliyor ; Huzeyfe (r.a)’den rivayet olunmuştur; dedi ki:

Biz Rasûlullah (s.a) ile birlikte bir yemekte bulunmuştuk. Rasûlullah (s.a) ile birlikte sofrada hazır bulunduğunuz halde içimizden hiç­bir kimse ondan önce elini sofraya uzatmadı. Derken bir bedevi sanki (arkasından yemeğe doğru) itilmiş gibi (hızla) gelip elini daldırmak üzere yemeğe götürdü. Rasûlullah (s.a) da hemen onun elini tuttu. Sonra bir cariye sanki (arkasından) itiliyormuş gibi (hızla) gelip yemeğe sokmak üzere elini uzattı. Rasûlullah (s.a) onunda elini de tuttu ve şöyle buyurdu:

“Gerçekten şeytan, üzerine Allah’ın ismi anılmayan (Besmele çekilmeyen) yemeği yemeye imkân bulur. (O bu yemeği kendisine) helâl kılmak için önce kendisine âlet edebileceği şu bedeviyi getirdi. Ben de onun elini tuttum, (şeytana imkân vermedim). Sonra (bu yemeği kendisine) helâl kılmaya âlet etmek üzere bu cariyeyi getirdi. Ben (onun da) elini tuttum. Varlığım elinde olan zâta yemin olsun ki, şeytanın eli bedevi ve cariyenin eli ile birlikte benim avucumun içindedir..”[4]

[1] Kelimeler Kavramlar, Yusuf Kerimoğlu

[2] Şamil İA

[3] Tefhimu’l Kuran, Mevdudi Fatiha Tefsiri

[4] Ebu Davud, Et’ime 16-3766- Muslim, Eşribe 102/2017

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.