sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

KELİMELER VE KAVRAMLAR (56) İLİM

KELİMELER VE KAVRAMLAR (56) İLİM
A+
A-

İLİM

İnsanın duyu vasıtaları ile elde ettiği veya Allah Tebareke ve Teâlâ’nın vahiy yolu ile doğrudan doğruya gönderdiği, içinde zan ihtimali bulunmayan yakını bilgi.

İlim kavramının yanında çoğu zaman kullanılan marifet kavramı, daha hususi bir anlam taşır ve daha ziyade vasıtasız bilgiyi, sezisi, kalbî bilgiyi ifade etmek için kullanılır. ilim ahiret yolunu dosdoğru gösteren (kılavuz) bilgiler topluluğudur.[1]

Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat’e göre ilim, “Malûm olanın, olduğu hal üzere bilinmesidir.”Bu yaratılmışların ilmidir. Allahû Teâla (cc)’nın ilmi ise; bir şeyin (eşyanın) aslının ne olduğunu ve ne olacağını kuşatması ve haberdar olmasıdır.

Kur’an-ı Kerim’de: “Bilmediğin şeyin ardına düşme. (Peşinden gitme.) Doğrusu duyman, görmen ve muhakemen (kalbin) ondan sorumludurlar”(El-İsra: 36) hükmü beyan buyurulmuştur. Ayette bilgiye ulaşmak için zikredilen duyma (haber-i sadık), basar, (müşahede, görme) ve fuâd (akl-ı selim ile kavrama) oldukça önemli unsurlardır. İslâm alimleri, bu unsurları dikkate alarak ilim şu üç yolla elde edilir, demişlerdir:

  1. Haber,
  2. Duyu organlarının faaliyetleri,
  3. İstidlâl (Akıl yürütme) metodu.[2]

Seyyid Şerif Cürcânî’ye göre ilim: “Gerçeğe ve vakıaya uygun düşen bilgi ve kanaattır”[3]

Cürcânî ilim için şu tarifleri de yapar: “İlim; bir şeyi olduğu gibi idrak etmektir. Bilgisizlik bilginin zıddıdır. Bilim, bilinenden gizlilik ve kapalılığın kalkmasıdır. İlim; nefsin, bir şeyin manasına ulaşmasıdır. Düşünen ile düşünülen arasında hususi bir alâkadır”[4]

İlim, kesin olsun veya olmasın kavram (tasavvur) veya hüküm olarak mutlak manasıyla idrak etmektir. ilim; düşünme, fehmetme ve hayal etme manalarına da gelir”[5]

Allah (cc) yaratmış olduğu ilk varlığın üstünlüğünü ilim ile ortaya koymuştur.

“Hani Rabbin, Meleklere: “Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim” demişti. Onlar da: “Biz seni  şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?” dediler. (Allah:) “Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim” dedi.

Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: “Eğer doğru sözlüyseniz, bunları bana isimleriyle haber verin” dedi.

Dediler ki: “Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın.”

(Allah:) “Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver” dedi. O, bunları onlara isimleriyle haber verince de dedi ki: “Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da ben bilirim.”(Bakara/30-33)

 

Bu ayeti kelimede Allah azze ve celle Adem (a.s)’ı meleklere ilim ile tafdil etmiştir. Çünkü melekler bolca ibadet eden varlıklardır ancak, Adem (a.s) ilim ile değerli kılınmıştır.

Yine Kur’an’ı Kerimde Allah azze ve celle ; Kendi katındaki üstünlük sebebini (Hucurat 13) takva(Allah cc sakınmak) olarak açıklarken  bu takvaya ulaşan kimseleride ;

Kulları içinde ise, Allah’tan ancak alim olanlar ‘içleri titreyerek korkar'(Fatır 28) olarak bildirmiştir.Herhangi bir mükellefin Doğru  bir iman’a ve faziletli amellere ulaşması ilim ile mümkündür.

“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer 9); Ayetinde de beyan edildiği üzere ikisinin bir olması mümkün değil, nasıl olsunki pozitif, dünya maşiyetimizi elde ettiğimiz bir ilimde bile insanlar eşit olmazken, diğer meselelerde nasıl olur.

Allah cc için İlim: Ezelden ebede meydana gelmiş ve gelecek olan külli ve cüz’i , münferit ve toplu olarak her şeyi noksansız olarak bilmektir.Allah azze ve celle’ nin bilmesi için zaman, mekan ve delil gibi sebeplere ihtiyaç yoktur. Yüce Allah’ ın ilmine sonradan birşey ilave olmadığı gibi unutmak, yanılma, ve habersiz olmak gibi noksan sıfatlarda olmaz.İlim sıfatı’nın zıddı cehalettir. Cehalette Allah cc için müstahildir. Sözünüzü gizleyin, yahut onu açığa vurun; (fark etmez). Şüphesiz Allah, sinelerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir. Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.(Mülk 13, 14)[6]

İlmin fazileti, önemi bu aktarmış olduklarımızla kısıtlı değildir. İlim öyle faziletli öyle önemlidir ki bunu izaha ciltler dolusu kitaplar kifayet edemez.

Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve deniz de -onun ardından yedi deniz daha eklenerek- (mürekkep) olsa, yine de Allah’ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Lokman/27)

Fakat ne yazık ki günümüzde ilim insanların nezdinde öyle dereceye geldi ki , bir şey nasıl ihmal ediliyorsa ilim de öyle ihmal edilmiş, bir şey ne kadar önemsiz ise ilim o derece önemsiz bir vaziyete gelmiştir.İlimin bu çağdaki kadar değersiz olduğu bir çağa şahit olunmamıştır.

İbn Ömer (ra) :

Hayatımda öyle bir dönem yaşadım ki, Kur’andan önce iman verildi. Bir Sûre, Muhammed (sav)’e iner sonra biz onun helal ve haramını öğrenirdik. Sizin Kur’an’ı öğrendiğiniz gibi; öğrendiğimiz noktada durmamız gerekmezdi. Görüyorum ki, sizden birine önce Kur’an veriliyor, Fatiha Sûresi’ni sonuna kadar okuyor ve içindekileri anlamıyor. Neyi emrettiğinin ve neyi yasakladığının farkında değil. Durup; hurmaları, saçıp dağıttığı gibi ilmi saçıp dağıtması kişiye yakışmaz.[7]

Acaba İbn Ömer (ra) bugünleri göreseydi ne derdi?

[1] Şamil İA

[2] Yusuf Kerimoğlu, Emanet Ehliyet, c.1, 1.Bölüm

[3] Cürcani, et-Ta’rifat, Beyrut 1985, s. 160

[4] Cürcânî, et- Ta’rifat, s. 160, 167

[5] Tahanevi, Keşşafü lstılahati’l-fünun, II, 1055

[6] Şahımerdan Sarı, İslam Akaidi c.5, sh.118

[7] Mecmauz-Zevaid

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.