KELİMELER VE KAVRAMLAR (63) İRTİDAD
İRTİDAD
Dinden dönme, hak dini terk etme. Terim olarak bir müslümanın İslâm dinini terketmesine veya başka bir dine dönmesine irtidad veya ridde denir. İrtidad eden kimseye de mürted (dinden dönen) adı verilir.
İslâm dini temelde din ve vicdan hürriyetine büyük önem vermiştir. Bu yüzden hiç kimse müslüman olmaya zorlanamaz. Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyurulur: “Dinde zorlama yoktur. Artık hak batıldan seçilip belli olmuştur. Kim tağutu inkâr edip Allah’a iman ederse, şüphesiz ki o, kopmayan sağlam bir kulpa sarılmıştır Allah her şeyi işiten ve her şeyi bilendir” (el-Bakara, 2/256). Kendi hür iradesiyle müslüman olan kimsenin ise artık İslâm dininin esaslarına uyması gerekir.
İslâm hukukunda mürtedle ilgili ceza ve bir takım hükümler vardır. Ayetlerde şöyle buyrulur: “İçinizden dininden dönüp kâfir olarak ölen olursa bunların işleri dünya ve ahirette boşa gitmiş olur İşte cehennemlikler onlardır. Onlar orada remelli kalıcıdırlar” (el-Bakara, 2/217). Bu ayet-i Kerime irtidad eden kimsenin ahiretteki cezasını belirtmektedir. Amellerin de boşa gideceği şöyle bildirilir: “İnkâr edip kâfir olarak ölenlerin hiç birinden, yeryüzünü dolduracak kadar altın fidye verseler bile kabul olunmayacaktır. Onlar için can yakıcı bir azap vardır. Onların bir yardımcıları da yoktur (Alu İmrân, 3/91).[1]
İman sahibi olduktan sonra İslâm’ı terkedenlerin dünya ve ahirette karşılaşacakları tehlikeleri haber veren pek çok âyet vardır:
“Sizden, kim dininden döner ve kâfir olarak ölürse, işte onların dünya ve ahirette amelleri boşa gitmiştir. İşte cehennemlikler onlardır Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır” (Bakara/217).
“İman ettikten, Peygamber’in hak olduğuna şahitlik ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra inkâr eden bir kavmi, Allah nasıl hidâyete erdirir? Allah zalim kavmi hidayete erdirmez İste bunların cezası, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lânetinin üzerlerine olmasıdır O lânet içinde ebedî olarak kalacaklardır Onlardan azap hafifletilmez ve kendilerine rahmet nazarıyla bakılmaz Ancak bundan sonra tevbe edip ıslâh olanlar müstesnadır Çünkü Allah, “Gafûr’dur, Rahîm’dir” Çok affedici ve çok merhametlidir Şüphesiz ki iman ettikten sonra inkâr eden sonra da inkârda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir Onlar için can yakıcı bir azap vardır Onların bir yardımcıları da yoktur” (Âlu İmrân, 3/86-91);
“O gün nice yüzler ağarır, nice yüzler kararır. O zaman yüzleri kara olanlara; mümin olduktan sonra dinden çıktınız ha! O halde inkâr ettiğinizden dolayı tadın azabı, denir” (Alu İmrân, 3/106).
“Doğrusu inanıp, sonra küfredenler, sonra inanıp tekrar küfredenler, sonra da küfürleri artmış olanları Allah bağışlamayacaktır. Onları doğru yola da eriştirmeyecektir” (en-Nisâ, 4/1 37).
“Kim, kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra Peygamber’e karşı gelir, müminlerin yolundan başkasına uyup giderse, onu döndüğü yolda bırakırız. Kendisini cehenneme koyarız. Ne kötü dönüş yeridir orası” (en-Nisâ, 4/115).
“Ey iman edenler, sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah onların yerine, kendisinin onları, onların da kendisini sevdiği, müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı ise güçlü ve şerefli olan, Allah yolunda cihat eden ve kınayanın kınamasından korkmayan bir kavim getirir. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir. Her şeyi çok iyi bilendir” (el-Mâide, 5/54).
“Kalbi imanla dolu olduğu halde, inkâra zorlanan hâriç, kim iman ettikten sonra, Allah’ı inkâr eder, kalbini inkâra açık tutarsa, Allah’ın gazabı onların üzerindedir. Bunlara büyük bir azap da vardır” (en-Nahl, 16/106).
İrtidad, bir bakıma İslâm toplumuna ve devletine karşı baş kaldırma, ciddi bir isyanda bulunma hareketidir. Bu yüzden mürtede uygulanacak müeyyideler ağır tutulmuştur. Hadisler de şöyle buyurulur:
“Kim dininden dönerse, onu öldürün”[2]
“Müslüman bir kimsenin öldürülmesi ancak su üç sebepten biriyle helâl olur: İmandan sonra dinden çıkma, evlilikten sonra zina, haksız yere birini kasten öldürme”[3]
Günümüzde irtidad yüzünü farklı şekilde göstermektedir. Çok rahat bir şekilde sözde Müslüman olduğunu söyleyen bir kişi Allah’ın herhangi bir emrini beğenmediğini çok rahat bir şekilde söyleyebiliyor. Bunu söylerken de hiçbir rahatsızlık hissetmeden bu imana zarar vermeyecek bir meseleymiş gibi bakabiliyor. Bunun altında çeşitli sebepler yatmakla beraber asıl sorun ‘Müslüman’ kimliğinden sıyrılmaktır. Bu da batıya özendirme müşriklerin, Yahudilerin vs. Müslüman olduğunu iddia edenlerin hakkında karar vermesiyle, bu zavallıların da boyun eğmesiyle gerçekleşmiştir. Bunlara karşı mücadele her Müslümanın görevidir. Tevhidin evvela yaşanması ve yaşanmasına sebep olmak için donanımlı bir birey haline gelmek, insanların bozuk inançlarına çare olacak ilmi aktarımlarda bulunulması, onlara hesap gününün şuuru verilmesi. Hülasa Allah Resulü (sav) bu akıma nasıl karşı çıktıysa öyle karşı çıkmak. Zira Ebubekir (ra)’ın irtidad edenlerle yapmış olduğu mücadele akıllardan çıkmayacak bir hadisedir. Bu akıma karşı koymasının sebebi kendisine sorulduğunda vermiş olduğu cevapların hepsi, Peygamber (sav)’in uygulamasına bağlı kaldığının bariz ifadesidir.
[1] Şamil İA
[2] Buhârî, Cihad, 148; İ’tisâm, 28
[3] Buhârî, Diyât, 6, Kasâme, 25, 26