KELİMELER VE KAVRAMLAR (88) SIRAT-I MUSTAKİM
SIRAT-I MUSTAKİM
Arap dilinde genellikle yola tarik; işlek yola sebil; doğru, büyük ve açık yola vasıflarından birinin ortaya çıkmasına göre cadde, sırat, şâria ve şerîa denilir. Ve bu sebeple bu sırat kelimesinin şeriat kelimesini anlatacağı unutulmamalıdır. Müstakim, hiçbir yerinde meyil ve eğrilik bulunmayan, dümdüz ve dosdoğru demektir. Sırat da yönünde doğru ise de inişi, yokuşu bulunabileceğinden düzlük mânâsını da anlatmak için müstakîm (dosdoğru) vasfı ile kaydolunmuştur. Bu sebepledir ki bunu dümdüz ile tefsir ederler. Şu halde doğru kelimesi, tamamen müstakîm kelimesinin yerini tutamıyacaktır. Gerçekten Türkçe’de doğru kelimesi müstakim, hak, sadık mânâlarına da kullanılır.[1]
İslâm, Peygamberlerin yolu, vasat ümmetin yolu, kulluk, hak yol, din, Sebil-i Rüşd, Sebilü’r-Reşad, hidayet, hakikat, Sünnet yolu, en doğru yol.[2]
“Gerçekten sen, gönderilen (peygamber)lerdensin. Dosdoğru bir yol üzerinde(sin).”(Yasin 3,4)
“İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti.”(Enam 153)
“Bu yolu izleyin, çünkü bu Doğru Yol’dur.” Yukarda anladığımız “Tabii Ahd” insanın Allah’ın gösterdiği yolu izlemesini gerektirir. Çünkü bundan isyan ve bağımsızlık yollarına sapma veya Allah’tan başkasına ibadet yollarına koyulma bu ahdin ilk çiğnenmesi olacak ve kişiyi birbiri ardınca daha başka sapmalara götürecektir. Bunun yanısıra, kimse ilâhî Hidayet’i kabul edip, hayatının her anında onu izlemedikçe bu ince, en büyük ve karmaşık Ahdi yerine getiremez. “…Başka yolları izlemeyin”, çünkü bu yollar, O’nun yakınlığına, hoşnudluğuna ve rızasına götüren tek yol olan O’nun Doğru Yol’undan sizi saptıracaktır. Bunun da ötesinde, O’nun yolundan sapıldığında, her kişİnin yüzlerce başka yol arasından kendine bir yol seçmesi gerekecektir. Böylece insanlar çok çeşitli yönlerde çok çeşitli yollara ayrılacak ve insanlık şaşkınlık karışıklık ve düzensizlik içine yuvarlanacak, bu da tüm gerçek ilerleme ve gelişmenin önüne aşılmaz bir engel çıkaracaktır.[3]
“Ey suçlu-günahkârlar, bugün siz bir yana çekilin. Ey Âdemoğulları, ben size and vermedim mi ki Şeytana kulluk etmeyin, çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır
Bana kulluk edin, doğru olan yol budur. “(Yasin 59, 60, 61)
“Ey Âdemoğulları! Ben size ahd vermedim mi: “Şeytana tapmayın. O sizin apaçık düşmanınızdır” Yani Ey Âdemoğulları! Ben, bana asi olmanız ve emrime muhalefet etmeniz yolunda şeytanın size verdiği vesveselere uyarak şeytana itaat etmemenizi peygamberler vasıtasıyla emir ve tavsiye etmedim mi? Zira şeytanın size olan düşmanlığı aşikârdır. Onun size olan düşmanlığı babanız Adem (a.s.)’ dan başlamıştı.
Yüce Allah, kendisinden başkasına ibadeti yasakladıktan sonra kendisine ibadet edilmesini emrederek şöyle buyuruyor: “Bana ibadet edin. Dosdoğru yol budur” Yani beni birleyin ve size emrettiğim ve yasakladığım hususlarda bana itaat edin. Bu emir ve yasaklar dosdoğru ve sağlam yoldur, yani İslam dinidir.[4]
[1] Elmalılı. H.Yazır( Fatiha 6)
[2] Şamil İ.A.
[3] Mevdudi Tefhimu-l Kur’an ( Enam 153)
[4] V.Zuhayli (Yasin 59, 61)