sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

KELİMELER VE KAVRAMLAR (92) ŞEHİT VE ŞEHADET

KELİMELER VE KAVRAMLAR (92) ŞEHİT VE ŞEHADET
A+
A-

ŞEHİT VE ŞEHADET

Hazır olma; kesin haber; insanın kat’i olarak bildiği bir şeyi, Yüce Allah’ın huzurunda olduğu kanaatiyle dosdoğru haber vermesi, şahitlik etme, tanıklık; açık belirti; şehîd olma, şehîdlik; yemin, bildiği şeyleri itiraf etme.

Şehâdet, arapça bir kelime olup “Şe-hi-de” fiilinden türeyen bir mastardır. Aynı zamanda, müstakil bir isim olarak da kullanılır. “Şühûd” ile eş anlamlıdır. Zıddı, “gayb”dır. Bilinen, görünen âleme şehâdet âlemi dendiği gibi, görünmeyen âleme de gayb âlemi denir.

Şehâdet’in ismi faili, “şâhid” dir. O da, bir yerde bulunan, bir şeyi gören ve gördükleri ile bildikleri konusunda bilgi veren kimse, tanık, bir akdin yapılması sırasında taraflardan birinin yanında hazır bulunan, doğrulayan, ispat eden, Allah’ın birliğine şehâdet eden demektir. Şehâdet’in çoğulu, şehâdât’dır.[1]

İnsan Allah’ tan Aldığı şuur ve işaretle, ilim veya düşünce üretebilir. Bu ilim ve düşünce sayesindede varlığı ve eşyayı tanır. İnsanın kendisi ve onun ürettiği bilgi ve düşünce şahid olan Allah’ın ona verdiği bir şehadet olayıdır. O, Allah’ın kendi varlığının delili olarak yarattığı şuhud âlemindeki bazı şeyleri görmektedir gözlemektedir.

İnsan iman ettikçe bunun doğrultusunda ilmi arttıkça ve kalp gözü açıldıkça âlemdeki Allah’ın şahidlerini O’nun varlığını her an bilenleri O’na tanıklık edenleri daha iyi anlar. Böyle bir insan için gaybın bir kısmı şahid olunan meşhud âlem haline gelmeye başlar.

Şehadetin gereklilikleri: Kişi gerek nefsi ile gerekse duyuları ile bir şeyin doğruluğunu anlarsa ve o şeyin doğru olduğundan emin olursa onu itiraf eder onun öyle olduğuna tanıklık eder.

Söz gelimi tevhid kelimesini söylemek Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmektir. Yani bu kelime ile verilen bilginin doğruluğundan emin olmak onun doğruluğuna şahid olmaktır. Burada hislerle bir şeyin doğruluğu gözlenmiş, emin olunmuş ve bu doğrulayıcı tavır bir şehadetle ortaya konmuş olur.

Allah(C.C) kendi varlığını gayb şehadet süreci olarak ortaya koyuyor ve insanı çeşitli şekillerde şahid olmaya çağırıyor. İşte bu şehadet insanın kaçamayacağı bir tanıklıktır. Yerde ve gökte olan her şey bu tanıklığı yapmaktadır. Yalnız bazı insanların nefisleri bunu inkâr etsede gerçek böyledir.[2]    (İsra 44, Haşr 1, Hadid 1)

“Yedi gök, yeryüzü ve içinde bulunanlar; O’nu tesbih ederler. O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiç bir şey yoktur. Ama siz, onların tesbihlerini anlamazsınız. Muhakkak ki O; Halim, Gafur olandır.” (İsra 44)

Görüldüğü gibi şehadet iki cümleden ibaret değildir. Kainatta devam eden olaylarıda işin içine katarak bir sonuca varmaktır ki o sonuç’ta milyonlarca insanın bilinçsizce söylediği Kelime-i Şehadet’ tir.

“Ey Rabbımız; indirdiğine iman ettik. Ve peygamberlerin ardınca gittik. Bizi şahid olanlarla beraber yaz.”(Al-i İmran 53)

ŞEHİD: Şehid, kelime olarak kesin bir haberi veren, bildiğini söyleyen, hazır olan, bulunan, bir hadiseye şahid olan, şahitlik eden. Dinî anlamda, Allah rızası için, O’nun yolunda canını fedâ eden müslümana verilen isimdir. Ona bu ismin verilmesinin sebebi, cennetlik olduğuna şahitlik edilmiş olması veya onun Yüce Allah’ın huzurunda yaşıyor bulunması yahut ölümü sırasında meleklerin hazır bulunması yahut ta ruhunun doğrudan doğruya Daru’s-Selâm’da (Cennet’te) bulunması veya Allah tarafından çeşitli mükâfatlarla mükâfatlandırılmış olmasıdır.

İslam ümmeti diğer insanlar üzerine şahitler olarak seçilmiştir.

“Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık ki, insanların üzerine şahidler olasınız. Peygamber de sizin üzerinize şahid olsun.”( Bakara 143)

Allah yolunun şehitleri: Allah yolunda öldürülmek şehitliğin derecesi çok yüksektir onlar insan için pek sevimli olan canlarını Allah uğrunda, O’nun adının yüze olması (İlay-ı Kelimetullah) için islamın yüzelmesi ve korunması için mücadele ederler.

“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın, bilakis onlar diridirler, Rabbları katında rızıklandırılırlar. Allah’ın keremiyle kendilerine verdiklerinden sevinerek arkalarından henüz kendilerine katılmayanlara; kendilerine korku olmadığını ve üzülmeyeceklerini, müjdelemek isterler.”( Al-i İmran 169, 170)

İbn Abbâs’tan rivayette Allah’ın Rasûlü (sa) şöyle buyurmuştur: Uhud’da kardeşleriniz isabet alıp ölünce Allah Tealâ onların ruhlarını alıp yeşil kuşların içine koydu. Bu kuşlar cennet nehirlerine gelir, cennet meyvelerinden yer ve arşın gölgesinde altından kandillere gelir orada dinlenirler. O şehidler yeme-içmelerinin hoşluğunu, kaldıkları yerlerin güzelliğini görünce: “Keşke bu durumumuzu arkada kalan kardeşlerimize iletecek birisi olsa da kardeşlerimiz Rabbımızın bize neler yapmakta olduğunu bir bilseler ve cihaddan ayrı kalmayıp savaştan dönmeseler.” dediler de Allah Tealâ: “Bunu onlara ben ulaştırırım.” buyurup bu âyet-i kerimeleri indirdi. Bu, Dahhâk’ten de rivayet olunmuştur. (Taberî, Câmiul-Beyân)

“Allah yolunda öldürülenlere; ölüler, demeyin. Bilakis onlar, diridirler, ama siz farketmezsiniz.” (Bakara 154)

Bu hakk-batıl savaşında şehid düşecek erler olacaktır. Allah yolunun şehitleri… Aziz ve sevgili ölüler… Onurlu ve tertemiz ölüler… Gerçekten Allah yolunda cihada çıkanlar; bu savaşta canlarını feda edenler en onurlu kalplilerin, en arı ruhluların ve temiz vicdanlıların oluşturduğu bir kafiledir. Allah yolunda öldürülen bu seçkin öncüler aslında ölü değildirler, diridirler. Bu yüzden onlardan “ölüler” diye söz etmek doğru değildir. Onları ne somut olarak ve ne de duygusal plânda ölü saymak yerinde değildir. Dudaklarımızdan ve dilimizden rastgele dökülen basmakalıp bir kelime ile onlara “ölü” demek caiz değildir. Onlar bizzat yüce Allah’ın şahitliği ile “canlı”dırlar. O halde mutlaka yaşıyorlardır.

Onlar zahirde, gözün gördüğüne göre öldürüldüler. Fakat ölümün ve hayatın mahiyetlerini bu yüzeysel ve zahiri bakış belirleyemez. Hayatta olmanın, diriliğin başta gelen belirtisi etkinlik, büyüme-gelişme ve sürekliliktir. Ölümün başta gelen belirtisi ise pasiflik, durgunluk-donukluk ve kesintidir. Allah yolunda öldürülenlerin, uğrunda öldürüldükleri hakk davayı destekleme konusundaki etkinlikleri belirgin bir etkinliktir. Uğrunda can verdikleri düşünce onların kanları ile sulanarak süreklilik kazanır. Bu fedakâr insanlar ölümü seçmekle kendilerinden sonra gelecek olanları güçlü ve devamlı bir etki altında bırakırlar. Buna göre şehitler; hayatı değiştirme ve yönlendirme konusunda aktif, sürükleyici ve etkin birer unsur olmakta devam ederler ki, hayatta olmanın başta gelen niteliği budur. Bu açıdan onlar her şeyden önce insanların dünyasında geçerli olan bu objektif bakış açısı yönünden yaşıyorlar, diridirler.[3]

“Nihayet Rabbları, onlara icabet etti: Birbirinizden meydana gelen sizlerden; gerek erkek olsun gerek dişi olsun, çalışanın işini boşa çıkarmam. Hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda işkenceye, hakarete, ziyana uğrayanların, muharebe edenlerin ve öldürülenlerin suçlarını elbette örteceğim, Allah katından mükafat olmak üzere; onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Sevabın en güzeli, Allah katındadır.” (Al-i İmran 195)

Şehid kimdir? :

Ebû Mûsâ (R) şöyle demiştir: Peygamber (Sas)’e bir kimse geldi de:

— Bir kısım kimseler ganîmet malı için muharebe eder, bir kısım kimseler de insanlar arasında adının söylenip övülmesi için muharebe eder; bir kısım insanlar da yiğitlikteki mevkii derecesi görülsün diye cihâd eder. Şu hâlde Allah yolundacihâd eden kimdir? Diye sordu. Peygamber:

— “Her kim Allah’ın kelimesi en yüksek olsun diye mukaatele ederse, onunkisi Allah yolundadır” buyurdu.[4]

Şehidlerin Çeşitleri

Şehidleri birkam gruba ayırmak mümkündür. Çünkü hadislerde farklı şekillerde ölenlere şehid denmektedir.

1) Hükmen Şehid : Bunlar, İslam uğruna savaşırken ölen kimselerdir. Kur’an bunlara; Allah yolunda öldürülenler demektedir.(Bakara/154) Yol kesen soyguncular tarafından öldürülende bu şekilde şehid sayılır. Allah yolunda öldürülen şehidler yıkanmaz ve kefenlenmez.

Bunlara dünyanın ve ahretin şehidi denilir. Çünkü dünyada Müslümanlar onlara şehid muamelesi yaparlar, ahirette ise zaten şehid kabul edilirler.

2) Ahiretin Şehid : Bunlara ahirette şehid muamelesi yapılması umulur. Hata yoluya ölenler, Allah yolndaki savaşta yaralanıpta sonradan ölenler, çocukken ölenler, yanarak, boğularak, göçük veya çığ altında kalarak, salgın hastalık dolayısıyla ölenler, malını, ırzını ve toprağını koruma uğruna ölenler, doğum yaparken ölen kadınlar, gurbette veya ilim yolunda ölen Müslümanlarda bu gruba girer.

3) Dünya Şehidi : Allah yolundaki bir savaşa katılmasına rağmen Allah rızası için değilde başka bir amaçla savaşıp ölenler. Bunlara dünyada insanlar şehid dese bile Allah katında onlar şehid sayılmazlar. Bunların durumunu sadece Allah bilir.

Şehidliğin Fazileti :

Şüphesiz şehidlik üstün bir makamdır. Allah (cc) bu makamı kendi uğrunda veya dininin uğrunda, yalnızca Onun rızası için çalışırken, gayret gösterirken, cihad ederken ölen kimslere vermektedir. Bizim bazı ölüler hakkında şu veya bu sıfatı kullanmamız fazla bir şeyi değiştirmiyor. Allah(c.c) kendi yolunda çalışanlar ve bu uğurda canlarını Cennet karşılığı seve seve verenleri bilmektedir. Bazı ölüler hakkında  bizim ne dediğimiz değil Allah’ın o ölüye nasıl muamele edeceği önemlidir.

Çağımızda ‘şehidlik’ kavramı da diğer bir takım değerler gibi yıpratıldı, biraz da ucuzlatıldı. Şehid ve şehadetin ne olduğu bu kadar açıkken, İslam’ın belirlediği bu esasların dışında hayatını kaybetmiş kimileri içinde şehadet sıfatı kullanılmaktadır. Açıktır ki bu övgü sıfatı İslam’a ait bir değerdir. Hayatlarında İslami ilkeleri temel almayanların, İslami değerlere karşı olanların, kendi kutsalları uğruna, ölenler hakkında bu kelimeyi kullanmamaları gerekir. Kendi ölülerine başka bir isim vermeleri daha uygun olur. Böylece sağ iken önem vermedikleri öldükten sonra da uyma dürüstlüğünü göstermiş olurlar. Zaten onlar ölülerine hangi ismi verirlerse versinler Allah’a dönen ölünün durumunu yüce Rabbimiz herkesten çok iyi bilmektedir.Onu dünyada iken peşine gittiği inancına ve işeldiği ameline göre hesaba çekilecektir. Tekrar vurgulamak gerekir ki şehadet olayı, Allah’a ve Onun bütün ayetlerine güçlü bir tanıklıktan sonra, bu tanıklığın bir gereği olarak Onun dinine iman, salih amel ve cihadla yardım etmenin ve bu uğurda canı feda edebilmenin bir sonucu ve mükafatıdır. İslam gerçeğine samimi bir Müslüman olarak şehadet etmeyen birisinin cenazesine şehid demenin bir faydası yoktur.[5]

[1]  (Rağıb el-İsfâhânî, el-Müferedât, Mısır 1961, 267

[2] H.Ece islamın temel kavramları

[3] Fi-Zilalil-l Kur’an Bakara 154)

[4] Buhari Cihad 15, Müslim İmare 149,150

[5] H.Ece İslam’ın Temel Kavramları- Şehid

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.