KELİMELER VE KAVRAMLAR (95) ŞİRK
ŞİRK
“Şe-ri-ke” fiilinin masdarı, ortak olma demektir. Dinî anlamda şirk, Allah’a eş ve ortak koşma manasına gelir.
Bu fiilin dört harfli “if’âl” babındaki şekli “eşrake”dir ve ortak tanıma, ortak koşma demektir. Bu babın ismi faili olan “müşrik” de, ortak koşandır.
Şirket ister maddi ister manevi olsun, bir şeyin iki ve daha fazla kişiye ait olması demektir.[1]
İslami ıstılahta şirk, Allahu Teal’ya inanmakla birlikte kuvvet ve kudrette O’na denk başka ilahları da tanımaktır. Fıkıhta ehli kitap ta dahil müminlerin dışında her türlü akaid küfürdür.[2]
Şirkin Çağdaş Yansımaları
Şirk, Allah’a ait özellikleri bir anlamda gasbetmek ve onları hak etmeyenlere vermektir. Haddi aşan insanlar veya aklını iyi kullanmayanlar, Allah’ın rabliğini, melikliğini, ilâhlığını, hâkimiyetini gasbederler. Bütün bu ilâhî özellikleri bazı şeylere, insanlara veya birtakım güçlere verirler. Sonra da onların önünde şöyle veya böyle boyun eğerler, onlara mutlak anlamda itaat ederler. İnsanların şirk içinde olması Allah’ın rabliğine zarar vermez. İnsan, kendi aleyhine olarak şirke yuvarlanır. Ancak, şirkin zararı sadece müşrikle sınırlı kalmaz, topluma da yayılır. Şirkin ve müşriklerin güçlü olduğu yerlerde fesat yaygınlaşır, hayatın huzuru bozulur. Allah’tan başka yaratıcı, öldürücü, mutlak tasarruf sahibi, sınırsız güç sahibi, sevilen ve ibâdet eder gibi itaat edilen, hükmüne –Allah’ın hükümlerine aykırı olarak- boyun eğilen her şey, şirke götüren sahte tanrılardır. Şirk içinde olanlar, şüphesiz toplum içinde, tabiatta ve insan ilişkilerinde dengeyi bozarlar. Halbuki Tevhid bu hayatî dengeyi kurmak ve korumak için gönderilmiştir.
Şirke düşenler hiç bir zaman “Allah (c.c.) evreni şu kadar ortakla, yardımcı ile idare ediyor” demiyorlar. Onlar, yaptıklarının şirk olduğunu çoğunlukla kabul bile etmezler. Hatta birçoğu İslâm’a ve Kur’an’a saygı duyduklarını dahi söylerler. Ancak, şirk koşmaktan maksat, Allah’ın evren üzerindeki hâkimiyetini tanımamak, O’nun hükümlerini reddetmek ve O’na Rabliğinde ortaklar bulmak, öyle inanmaktr. Dolaysıyla hayata ait hükümleri, ilâhî ölçüleri Allah’tan almamak, kulluğu, mutlak itaati başka sahte ilâhlara yapmaktır.
Bu anlamda çağımızda yepyeni şirk örnekleri gelişmiştir. Eskiden görülen şirk çeşitlerine yenileri de ilave olmuştur. Artık atalar dini, eskiden beri devam eden putçuluk, falcılık, kurtarıcı liderlik, siyasal güçler, mezarda yatan ölüler, spor kulüpleri, ikon (put) haline getirilen sevgililer, her bir şeyi taklit edilen sanatçılar, dünya çıkarları, makamlar, heykeller ve ölümlü kişiler birer şirk aracı haline getirilmiştir. Allah’a inandığını söyleyen niceleri, O’nun Rabliğini göklere gönderirken, O’nun yalnızca göklere karışmasını isterken, kendi hayatına ve toplum hayatına başkalarının ilkelerini daha uygun görmekte, Allah’ın peygamber aracılığıyla gönderdiği ölçüye aldırış etmemektedirler. Bir kişinin veya bir siyasal gücün ilkelerini Allah’ın hükümlerinin önüne getirebilmektedirler. Çok üstün sandıkları birtakım kişilere ve şeylere Allah’tan ve O’nun hükümlerinden daha fazla değer vermektedirler. İslâm, insanın bu sapıklıktan kurtulup Tevhidle hayat bulmasını istiyor. Allah’ı birlemek ve yanlızca O’na kulluk yapmak üzere yaratılan insanın fıtratına uygun olan da budur. İnsana düşen, Kur’an’ın “De ki O Allah tektir. O’nun eşi ve benzeri yoktur. Doğmamış, doğurulmamıştır. Hiç bir şey O’na denk/eş değildir.” (112/İhlâs, 1-4) gerçeğine teslim olmak ve gereğini yapmaktır.[3]
Kur’an’da Şirk Tanımı ve Görüntüleri
Şirk, aynı kökten gelen kelimelerle birlikte, Kur’an’da yüzelliyi aşkın yerde geçmektedir.
Kur’an-ı Kerim’i incelediğimiz zaman, şirke düşen insanların nefislerine tabi olarak tevhide karşı çıkmalarının neticesinde bu duruma düştüklerini görüyoruz. Bütün müşrik toplumlarda, genellikle ahlaksızlık, nefis duyguları, zulüm, hırs, azgınlık, taşkınlık ve menfaatperestlik hakimdir. Şirkin temeli, insanların Allah’a tam manasıyle inanmamaları, O’nun emir ve yasaklarına gerektiği gibi uymamaları ve ondan sonra yukarıda arzedilen süfli bir duruma düşmelerine dayanır. Bu husus birçok âyette dile getirilmiştir (el-A’raf, 7/80, 81, 85, 86; Yusuf, 12/23, 25, 28, 29, 30, 31, 35; el-Hicr, 15/3 vb).
Kur’an âyetlerinden başka, çeşitli hadislerde ve ilmî eserlerde de şirk konusuna geniş yer verilmiştir. Allah’ın birliğine ortak kabul etmek şirk olduğu gibi, kudret ve tasarrufunda O’na ortak kabul etmek de şirktir. Şirk’in diğer bir çeşidi de, yalnız Allah’tan beklenmesi gereken sonuçları, Allah’tan başka güç ve kişilerden beklemektir.
Şirk’in zıddı tevhiddir. O da, Allah’ın varlığını ve birliğini kabul etmekle beraber, O’nun tasarruflarında tek kudret sahibi olduğunu, hüküm ve irâdesinin her şeyin üstünde bulunduğunu kabul etmektir. İslâm dininde tevhid esastır. Hemen hemen bütün ibâdetlerin ana gayesi çeşitli konularda müslümanların arasında birliği sağlamaktır. Dünyanın her yerindeki müslümanların aynı ezanı okumaları, ibadetlerinde aynı kıbleye dönmeleri, tevhidin birer göstergesidir. Şirk bunun tam zıddıdır. Tevhid’in ana gayesi ve esas hedefi olan Allah’ın birliği hususundaki inancı zedelemek, O’na ortak kabul etmek, büyük şirk kabul edilmiştir.[4]
Şirk En Büyük Zulümdür:
Kur’an’ın ifadesine göre şirk en büyük zulümdür (31/Lokman, 13). Zulüm, hem nûrun zıddı olarak karanlık; yani kötülük, mutsuzluk, kaos, huzursuzluktur; hem de hakkı asıl sahibine değil de bir başkasına vermek, Allah’ın hâkimiyet hakkını, hiç hakkı olmayan başkalarında görme yanlışlığıdır. Şirk inancı, insana huzur değil; sıkıntıyı, emniyeti değil; korkuyu ve güvensizliği, saâdeti değil; şekaveti, adâleti değil; zulmü, iyi ahlâkı değil; azgınlığı ve fesâdı kazandırır. Kur’an, şirk koşanların sürekli huzursuzluk içinde olduklarını çarpıcı bir şekilde anlatmaktadır:
“Kim Allah’a şirk koşarsa sanki o gökten yere düşmektedir de kuşlar onu didik didik etmektedir veya rüzgâr onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir.” (22/Hacc, 31)
Şirk İnancının Bir Temeli Yoktur:
İslâm’a göre tek yaratıcı Allah’tır ve O bütün kâinatın tek hâkimidir (6/En’âm, 101, 164; 10/Yûnus, 68; 17/İsrâ, 111; 22/Furkan, 2). Bu açıdan şirkin bir esası, bir temeli yoktur. Zaten müşrikler bile sıkıştıkları zaman âlemlerin Rabbi Allah’a sığınırlar (6/En’âm, 40, 63; 10/Yûnus, 22). Yerde ve gökte iki veya fazla ilâh (tanrı) olsaydı hepsinin düzeni bozulurdu (21/Enbiyâ, 22). Öyleyse şirk dininin ilâh anlayışı temelinden sakattır. Şirk inancı, sahibini desteksiz ve yönsüz bırakır. Şirk koşanlar, Allah ile bağlarını kopardıkları için haktan uzak kalırlar, yanlış hüküm verirler, adâletten uzaklaşırlar, zulme bulaşırlar. Hatta bu şirk onlara çocuklarını öldürmeyi bile güzel gösterebilir (6/En’âm, 137). Ancak, şirk inancı insanı tatmin etmez. Müşrik kimse, bir arayış ve özlem içerisindedir. Müşrikler, ibâdet ve duâ ettikleri ilâhlarının kendi ihtiyaçlarını karşılayacağını sanırlar. Halbuki ilâhlar onlara hiç bir karşılık veremezler. İlâhlara yalvaranların hali susuzluğunu gidermek için iki elini suya uzattığı halde asla suya ulaşamayan kimse gibidir (13/Ra’d, 14).
Müşrikler, hiç bir şey yaratamayacak olan, aksine kendileri bir Yaratıcı tarafından yaratılmış şeyleri Allah’a şirk/ortak koşmaktadırlar. Şüphesiz aklını iyi kullananlar bunun yanlışlığını görürler (7/A’râf, 191). Allah’a ait özellikleri (nitelikleri) yaratılmış olanlara vermek, yanlışların en büyüğüdür. Şirk koşanlar büyük sapıklık ve karmaşa içerisine düşerler (4/Nisâ, 48). Onlar, dibi görünmez bir karanlığa yuvarlanırlar (4/Nisâ, 116). Allah (c.c.) böylesine yanlışlığa ve sapıklığa düşenlerin yüreklerine sürekli bir korku salmıştır. Onlar devamlı bir tedirginlik ve korku içerisindedirler (2/Âl-i İmrân, 151). Onlar, âhiret hayatına yakînen inanmadıkları için, hep dünyada kalmak isterler, ölmekten korkarlar (2/Bakara, 96).
Allah (c.c.) Şirk Günahını Affetmez:
Kur’an’ın haber verdiğine göre Allah, şirk koşma dışında kalan günahlardan dilediğini bağışlayacaktır. Ancak, rahmetinin genişliğine rağmen müşrikler bu rahmetten mahrum kalacaklar. Çünkü şirk, kulun işlediği en önemli cürümdür (4/Nisâ, 48, 116). Yarın hesap gününde onlar affedilmeyi, merhamet olunmayı istedikleri zaman onlara “hani dünyada iken ortak koştuklarınız, çağırın bakalım” denecek. Ama ortak koştukları şirk unsurları onlara asla yardım edemeyecektir (6/En’âm, 23; 16/Nahl, 27; 18/Kehf, 52). Hatta o şirk koştukları şeyler, müşriklere ‘siz yalancılarsınız’ diye cevap verecekler ve kendilerinin Allah’a teslim olduklarını söyleyecekler (16/Nahl, 86-87).
Şirk Koşmadan Ölenlerin Affedileceği Umulur:
Şirk koşanlar, kesinlikle cehennemliktirler (5/Mâide, 72; 4/Nisâ, 116). Müslümanlardan şirk koşmadan ölenlerin affedilip cennete konulacağı umulur (Müslim, İman 151-152, hadis no: 93-94, 1/94).
Ebû Zer (r.a.)’in rivâyet ettiğine göre Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Cebrail (a.s.) bana gelerek; ‘Ümmetinden kim Allah’a herhangi bir şeyi şirk koşmadan ölürse cennete girer müjdesini verdi.” Ben, (hayretle) zina ve hırsızlık yapsa da mı? diye sordum. “Evet, hırsızlık etse de, zina yapsa da” cevabını verdi. Ben tekrar: ‘Yani hırsızlık etse, zina yapsa da ha?’ dedim. “Evet, bunları yapsa da (Cennete girecektir)” buyurdu. Ben aynı soruyu dördüncü defa sorunca; “Ebû Zerr’in burnu kırılsa (patlasa) da Cennete girecektir” buyurdu. (Müslim, İman 153-154, hadis no: 94, 1/94-95; Tirmizî, İman 18, hadis no: 2644, 5/27; Buhârî, Tevhid 33; K. Sitte, 2/205). Peygamberimiz, açık ve büyük şirkten sakındırdığı gibi, mü’minleri gizli şirkten de sakındırmaktadır (İbn Mâce, Zühd 21, hadis no: 4204, 1/1406). Peygamberimiz, şunu da ilâve ederek diyor ki: “Dikkat edin ben size onlar (müslümanlar) güneşe, aya tapacaklar demiyorum, ancak onlar amellerini Allah’tan başkası için yapacaklar.” (İbn Mâce, Zühd 21, hadis no: 4205).
Şirkin Sebepleri :
1) Aklını kullanmamak, Allah’ı yeterince tanımamak
2) Cahillik, Allah’ı ve O’nun tasarruflarını bilmemek.
3) Allah’ı yaratılmışlara benzetme yanlışlığı.
4) Heva ve heveslere uyma hastalığı ve onları ilahlaştırma.
5) Firavun gibi kibirlenerek ilahlık taslama.
6) Atalardan kalma her şeyin doğru olduğuna inanama ve topluma uyma yanlışlığı.
7) Zenginlik ve rafahla şımarma anlayışı.[5]
8) Şeytanın aldatması, kendini yeterli görme, istiğna duygusu ve diğer saptırıcı sebepler.
Şirkin Çeşitleri :
Şirku’l İstiklal : Birbirinden bağımsız ve ayrı ayrı işleri gören iki ilahın varlığını kabul etmektir. Mecusilerin ‘iyilik tanrısı ve kötülük tanrısı’ diye yaptıkları ayırım bunun en açık örneğidir.
Şirku’t Tab’id : Bu, bir ilahın, birkaç tanırının bir araya gelmesi sonucu ortaya çıktığını kabul edenleri tarifte kullanılır. Hristyanların ‘ekanim-i selase’ üçlü teslis itikadı bunun en açık örneğidir.
Şirku’t Takrib : Bu Allah(cc)’a kendilerini yaklaştıracaklarını zannederek bir takım putlara ibadet etmektir. Cahiliyye döneminde Araplar Allah(cc)’a iman ederler ancak kendilerini Allah’a yakınlaştıracağına inanarak putlara ibadet ederlerdi.
Şirku’t Taklid : Bu, atlarının izinden gitmek suretiyle; Allah’tan başkasına ibadet edenleri, isimlendirmek için kullanılır.
Bu 4 şubenin kesinlikle küfür olduğu hususunda icma hasıl olmuştur. Bunun dışında küfür olup olmadığı hususunda ihtilaf edilen 2 şube daha mevcuttur. Bunları şu şekilde izah etmek mümkündür;
Herhangi bir mümin Allah’ın rızası dışında bir takım gayeler gözeterek ibadette bulunursa şirku’l ağraz teşekkül eder. Hadislerde geçen küçük şirk şirku’l ağraz olarak tanımlanmıştır. Bu da göstreriş için oruç tutan namaz kılan ve tasaddukta bulunan kimse Allah’a ibadette şirk koşmuş olur.
Fudayl b. İyaz (rha)’ın halk için ameli terk etmek riyadır. Halk için amel etmek şirktir sözünü iyice düşünmek zorundayız. Bugün halk bize ne der ? Endişesiyle kıvranan insanlar şirku’l ağraz hastalığına tutulmuşlarıdır.
Üzerinde hassasiyetle duruluacak bir şirk çeşidi de şirku’l esbab’’tır. Bunun mahiyetini Hz. Ebu Bekir Sıddık (ra)’dan rivayet edilen şu hadisten öğrenelim; “Şirk sizin aranızda karıncanın kımıldamasında daha gizlidir. Hz. Ebu Bekir : Ey Allah’ın Rasulu şirk ancak Allah (cc)’dan başkasına ibadet etmek değil midir, yahut Allah ile birlikte başkasına tapmak değil midir ? Rasul-i Ekrem (sas) : Allah hayrını versin Ey Sıddık ! Şirk sizin aranızda karıncanın kımıldamasından daha gizlidir. Sana onun küçüklerini ve büyüklerini yahut küçüğünü giderecek bir şey haber vereyim mi ? Hz. Ebu Bekir : Hay hay ey Allah’ın Rasulu dedi. Her gün 3 defa Allah’ım bile bile şirk koşmaktan sana sığınırım bilmediklerimden de Senden af dilerim dersin. Şirk : Bana filan ve Allah verdi demendir. Denkdaşlık ise; Eğer filan olmasa idi beni filanca öldürecekti demendir, buyurdu.[6]
Görüldüğü gibi, sebeplerin sebeplerin ve makstaların putlaştırılması büyük bir zulüm ve şirktir. Şirku’l esbab ve şirku’l ağraz korkunç mesafeler kaydetmiştir. Şirkin her çeşidinden Allahu Teala’ya sığınmak ve sırat-ı mustakim dışındaki bütün yolları terk etmek vaciptir.[7]
[1] El-Müfredat – Rağıb el-İsfehani
[2] Y.Kerimoğlu – Kelimeler Kavramlar
[3] H.Ece – İslam’ın Temel Kavramları/Şirk
[4] Şamil İA
[5] H:Ece İslam’ın Temel Kavramları/Şirk
[6] İmam Merzevi – Müsned-i Ebu Bekir Sıddık, İstanbul 1981 sh,91
[7] Y.Kerimoğlu – Kelimeler ve Kavramlar, sh,364 21. Baskı İstanbul 2011 İnklap Yay.