BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd âlemlerin Rabbi, tek yaratıcısı, tek rızık verici, tek yöneticisi, mutlak irade ve emir sahibi, hükmü ile her şeyi kuşatan mutlak kudret sahibi, din gününün melik-i mâliki Allah (cc) mahsustur.
Salat ve selam önderimiz Hz Muhammed (sav)’e aline, ashabına ve tüm müminlerin üzerine olsun.
Yazıya başlamadan önce Rasulullah (sav) ‘ın gece namazlarında secdede okuduğu dua ile başlamak isterim;
Rabbim beni mağfiretinle bağışla, bana rahmetinle muamele eyle, eksiklerimi tamamla, derecemi yücelt beni helalinden rızıklandır ve bana doğru olan yolu İslam yolunu göster. Amin.
Şüphesiz insanları hayvanlardan, bitkilerden, canlı cansız ne varsa onlardan ayıran en büyük etken akıl nimetidir. Allah Teâlâ öyle büyük bir nimet vermiş ki sadece bununla iyiyi, kötüyü, doğruyu yanlışı değil;
Dünyayı, hayatı, yaratılışımızı ve bunların içinden en önemlisi Allah’u Teâlâ’yı tanıyalım diye bizlere bahşetmiştir.
İmam Azam Ebu Hanife hazretleri buyuruyor ki:
‘İlmin başı Marifetullah’tır.’
Marifetullah yani Allah(cc) tanımak, bilmektir. İlimlerin başıdır ve ilimlerin en güzelidir.
Marifetullahı nasıl anlamalıyız?
Bize verilen akıl nimetiyle, aklederek, düşünerek, tefekkür ederek anlayabiliriz.
Diyebiliriz ki mesela!
İnsanları, hayvanları,yeri göğü bütün âlemde A’den Z’ye ne varsa yaratan , her şeyi elinde bulunduran yegane yaratıcı güç kudret sahibi olan kim?
Bu kudret sahibi neyi istiyor? Bizi yaratmadaki amacı neydi? Ne yapmamızı emrediyor? Bizi dünyaya neden gönderdi? Bizi dünyada başıboş bırakmak için mi gönderdi! Ve daha neler neler…?
İşte tüm bu soruların cevabı hayatımızın kaynağı, Allah (cc) kelâmı Kur’an-ı Kerim’de ve onun aydınlatıcısı, kılavuzu, rehberimiz Muhammed (sav) hadislerinde göreceğiz İnşallah!
Tüm bu soruların cevaplarını ararken Yaratıcının zatını, kendisini, nasıl meydana geldiğini düşünmeyeceğiz . Hayır, hayır biz yaratıcıyı bu şekilde düşünmemeliyiz. Çünkü bizim kıt aklımızın gücü buna yetmez aksi takdirde beynimiz kavrulur yok olur, gider.
Zira Rasulullah (sav) bu konu hakkında şöyle buyurmuştur;
“Allah’ın yarattığı şeyler hakkında düşünüp tefekkür edin. Ama Allah’ın zatını düşünmeyin! Çünkü siz onu hakkıyla takdir etmeye güç yetiremezsiniz.”
O zaman Allah (cc) tanımanın en iyi yolu Allah Rasulünün hadiste belirttiği gibi onun yarattıkları şeyler hakkında düşünüp, akledip tefekkür edip, ibret almaktır. Bunu şu misal ile açıklayayım İnşallah.
Misal biz bir yazarı tanımadan önce onu tanımak için eserlerine bakıp okuyup öyle tanırız öyle değil mi?
İşte bizler de yedi göğü yaratan yegâne yaratıcıyı da muazzam eserleriyle göreceğiz.
“Yedi göğü birbirleriyle tam bir uygunluk içinde O’dur. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin, gözünü çevirde bir bak bir çatlak (bozukluk) görebiliyor musun? Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak ( kusur arayan) göz aradığını bulamadan bitkin olarak sana dönecektir” (Mülk 3-4 )
Ey Allah’ı tanımaya çalışan insan! Gözünü çevir de bir bak etrafa..! Her taraf Allah’ın nimetiyle dolu; bir de bak bozukluk var mı? Çatlak var mı? Kusur var mı?
En basitinden geç aynanın karşısına; kendine bak o muazzam ellerine, gözlerine, kulaklarına bak var mı bir kusur! Bulamadın mı tekrar tekrar bak? Bulabildim mi bir düzensizlik?
Hayır! Milyonlarca kez de baksan bulamayacaksın o göz yorgun, bitkin halde sahibine dönecektir.!
“De ki size gökten ve yerden rızık veren kim? O kulaklara ve gözlere Mâlik olan kim? Ölüden diriyi kim çıkarıyor? Diriden ölüyü kim çıkarıyor? Her işi düzenleyen kimdir? Derhal diyecekler ki “Allah ” Deki o halde Allah’a karşı gelmekten sakınmayacaksınız?” (Yunus 31)
Diğer bir ayeti kerimede:
“Görmediniz mi, Allah yeri göğü birbirleriyle ahenkli olarak nasıl yaratmış onlara da ayı bir nur yapmış, güneşi de bir kandil olarak aşmıştır. Allah sizi bir ot gibi bitirdi.” (Nuh 15-17)
“Allah sizin için dinlenesiniz diye geceyi, görüp işlemenize vasıta olarak da gündüzü yaratandır” (Yunus 67)
İşte Allahu Teala tarafından bizlerin emrine verilen bunca nimetinin sahibini görmezden gelmek, umursamamak akıl kârı mıdır?
Bir mucizeye geçmişteki kavimler gibi illa gözle görmek, tanık olmak mı gerek?
Hayır! Başımızı çevirip baksak Allah’ın mucizeleri görürüz. Sadece kör bakışlar ile bakmamak gerek!
Firavun Hz. Musa’ya şöyle dedi: Rabbine söyle ki gökten altın indirsin o zaman iman ederiz.
Hâlbuki parmaklarındaki yüzük, başındaki taç neydi? Onu gökten indiren Allah değil miydi illa yukarıdan inişini görmemiz mi lazımdı?
İşte bunları görmüyordu, anlamıyordu, akledemiyordu. Mucize gözlerinin önünde olduğu halde gökten bir mucize istiyordu. İşte ne yazık ki insanoğlu öyle!!
Bunca nimetin sahibini görmezden geliyor sırtını çevirip gidiyor.
Allah(cc) Yusuf 105. Ayetinde şöyle buyuruyor:
“Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki üzerinden geçerlerde, onlar ona sırtlarını çevirip giderler.”
Allah’ın yeryüzündeki nişaneleri, ayetleri, adeta burdayım burdayım diye seslenirken insanoğlu bu çağrıyı görmezden, duymamazlıktan geliyor, umursamıyor, sırtını çevirip gidiyor.
Nitekim Allah (cc) bu durumu şöyle açıklıyor:
“Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki orada olanların akledecek kalpleri, işitecek kulakları olsun, ne var ki yanlız kör olmaz, göğüslerde olan kalpler körelir” (Hac 46)
Göz, kulak, kalp var lakin manen işlevini kısmen yerine getirebilir ama manevi olarak işlevini hakkıyla yerine getirmiyor.
Allah’ın ayetlerini görmeyen göz, dinlemeyen kulak, anlamayan, fehmetmeyen kalp ne işe yarar ki? Varsın göz çok iyi görsün, gözler renkli olsun! Varsın çok iyi duysun, varsın kalbi de çok iyi atsın hakkı anlamadıktan sonra ne yapsın insan bu uzuvları…?
Asıl işlevini yerine getirmedikten sonra ne işe yarayacak ki?
İşte dolayısıyla Allah (cc) Yusuf 105 ayetinin devamında
“Onların çoğu Allah’a ortak koşmaksızın O’na inanmazlar” (Yusuf 106)
Diye buyurmuştur ve işte onlar ki bunca delillere rağmen Allah’a ortak koşmaksızın inanmazlar. Allah’u azze ve Celle daha ne yapsın her şeyi sermiş önümüze ve de açıklıyor.
Allah Teâlâ bizleri temiz akıl sahibi, gerçek manada idrak eden, fehmeden ve hakkı hak bilip, batılı batıl bilip ondan içtinap eden bizden razı olan kullarından eylesin Amin Amin Amin
VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN