بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Hamd âlemlerin Rabbi, Rahman, Rahim, din gününün sahibi Allahazze ve celle’ye mahsustur. Salat ve Selam, önderimiz, örneğimiz, kendisine itaat, ittiba olmadığı sürece kurtuluşun mümkün olmadığı son peygamber Muhammed Mustafa (s.a.v)’e âline, ev halkına, sahabesine ve tüm mümin ve müminelerin üzerine olsun İnşaAllah.
Bu ay’ki yazımızda kaldığımız yerden devam ediyoruz inşaAllah.
2.Küfrün insan üzerindeki etkilerinin ; insanın hayatındaki dengenin bozulmasını sağlar:
لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ ف۪ٓي اَحْسَنِ تَقْو۪يمٍۘ
Doğrusu, biz insanı en güzel bir biçimde yarattık. (Tîn – 4)
ثُمَّ رَدَدْنَاهُ اَسْفَلَ سَافِل۪ينَۙ
Sonra aşağıların aşağısına çevirdik. (Tîn – 5)
اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍۜ
Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka; onlar için kesintisiz bir ecir vardır. (Tîn – 6)
İnsan Allah(c.c)’ın yolundan uzaklaştı mı O’nun ‘’en güzel şekilde’’ yarattığı yaratılışını koruyamaz,tersine dengesini kaybedip ‘’aşağıların en aşağısına’’ düşer.
İnsandaki bu iki zıt unsuru dengede tutan İman’dır.
اِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلٰٓئِكَةِ اِنّ۪ي خَالِقٌ بَشَراً مِنْ ط۪ينٍ
Hani Rabbin meleklere: ‘Gerçekten ben, çamurdan bir beşer yaratacağım’ demişti. (Sâd – 71)
فَاِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ ف۪يهِ مِنْ رُوح۪ي فَقَعُوا لَهُ سَاجِد۪ينَ
‘Onu bir biçime sokup, ona ruhumdan üflediğim zaman siz onun için hemen secdeye kapanın.’ (Sâd – 72)
Allah (c.c)’ın bize bildirdiğinden anlıyoruz ki insan,bir avuç toprak ve O’ndan üflenmiş bir ruhtan ibarettir.Allah (c.c)’ın ruhundan gelen bu Yüce üfleyiş insana,ruhundaki inceliği,anlayışı ve idraki, gayba iman kudretini vererek ondaki topraktan kalma kabalığı gideriyor.Bu Yüce üfleyişle yaratılışı dengede kalıp ‘’En güzel şekilde’’ oluyor. Cesedin istek ve arzuları yanında ruhunda istek ve arzuları oluyor.
İnsan küfredip inkara düşünce kendisine nurun aktığı aydınlık pencereyi kapatmış olur.Ona toprağın sertliğinden ve kabalığından başka bir şey kalmaz.Yalnız maddiyat alemi… Ona koşar gayretini onu elde etmede sarfeder ve nihayet ona döner.Ve dünyanın ağırlığı onu çeker bir türlü dengede duramaz.Çünkü onu dengede tutan kalbini Allah (c.c)’a bağlı kılması Ahiret gününe iman edip bütün söz ve davranışlarının hesabını yapması ve alçalıp düşmemesini sağlayan ruhundaki yükselişti.Onu kaybedince Allah(c.c)’ın haber verdiği ‘’aşağıların aşağısı’’ oluverdi.
Bugün çağdaş cahiliyyede gördüğümüz şey,bu sözün doğrulayıcısıdır.İnsanlar neye koşuyorlar ve ne için savaşıp duruyorlar,cesetlerin istekleri ve dünya şehvetleri uğruna değil mi ? Ve sonuçta insan insanlığını kaybedip hayvaniyet derecesine düşer belki ondan da aşağıya…
اَمْ تَحْسَبُ اَنَّ اَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ اَوْ يَعْقِلُونَۜ اِنْ هُمْ اِلَّا كَالْاَنْـعَامِ بَلْ هُمْ اَضَلُّ سَب۪يلاً۟
Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar. (Furkân – 44)
وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَث۪يراً مِنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِۘ لَهُمْ قُلُوبٌ لَا يَفْقَهُونَ بِهَاۘ وَلَهُمْ اَعْيُنٌ لَا يُبْصِرُونَ بِهَاۘ وَلَهُمْ اٰذَانٌ لَا يَسْمَعُونَ بِهَاۜ اُو۬لٰٓئِكَ كَالْاَنْعَامِ بَلْ هُمْ اَضَلُّۜ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır. (A’râf – 179)
3.Vicdanlardaki ürpertinin kalkması:
Vicdan, Allah (c.c)’ın Yüce Kitabında kendisine yemin ettiği nefs-i levvame’dir. (kendisini kınayan,pişmanlık duyan,yaptığı yanlışların üzüntüsünü duyan nefis)
لَٓا اُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيٰمَةِۙ
Hayır, kalkış (kıyamet) gününe and ederim. (Kıyâme – 1)
وَلَٓا اُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ
Ve yine hayır; kendini kınayıp duran nefse de and ederim. (Kıyâme – 2)
Allah (c.c)’ın bu yemininde mühim bir işaret var. O ancak kıyamet gününe ve önemli bir şeye yemin eder.Allah (c.c)’ı insanı kötü iş yapmada kınayan,hayırlı işe teşvik eden nefs-i levvame’ye yemin ettiğine göre bunun O’nun yanında önemli bir yeri olması gerekir.Evet O,böyledir.O,insanlığın belirli bir yön üzere yürüyebilmesi için gerçek bir rehber olduğu gibi,insanın yücelmesi ve üstün değerlere sahip olması içinde iyi bir delildir.
İnsan nefs-i levvame’yi kaybedince ne olur?
Evet,o zaman nefs-i emmare yani kötülüğü emreden nefis.Ondan kötülük fışkırır,dünyaya şer ondan yayılır.Nefs-i emmareyi Alla(c.c)’a imandan başka hiç bir şey terbiye edip yüceltemez ve nefs-i levvame seviyesine çıkaramaz.Öyle bir iman ki, insana Allah (c.c)’ın rahmetine müstehak pisliklerden arınmış temiz bir kişilik kazandırır.
وَمَٓا اُبَرِّئُ نَفْس۪يۚ اِنَّ النَّفْسَ لَاَمَّارَةٌ بِالسُّٓوءِ اِلَّا مَا رَحِمَ رَبّ۪يۜ اِنَّ رَبّ۪ي غَفُورٌ رَح۪يمٌ
Ben yine de nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis şiddetle kötülüğü emreder. Ancak Rabbimin rahmetiyle yarlığadığı müstesna. Muhakkak ki, Rabbim bağışlayıcı ve merhametlidir. (Yûsuf – 53)
İnkar ve küfür ise nefs-i levvame’yi giderip,kötülüğü emreden nefs-i emmare’den başkasını bırakmaz.
Hakların sömürülüp varlıkların özü alındıktan sonra onları fakirlik,cehalet,hastalıklar ve korkuyla baş başa bırakanlarda vicdan nerde ?
Dünyanın bazı bölgelerinde insanlar bir tek buğday tanesine muhtaçken; Fiyatlar düşmesin diye tonlarca buğdayı denizlere,nehirlere dökenlerin vicdanları nerede?
Sadece birkaç bin kişinin kazancı için süs ve parfüm gereçleri,sinema filmleri,çıplak fotoğraflarla,içki ve uyuşturucularla insanları fesada boğanlarda vicdan mı var?
Hakkı kabul etmeme asla nefs-i levvame’yi kendi haline bırakmaz.O sadece kötülüğü emreden nefs-i emmare’yi besler. (Kaynak: Muhammed Kutup Allah(c.c) razı olsun)
Vicdanlarını yitirenlerde İman ne arar ! İmanın olabilmesi ancak ve ancak vicdanların Allah (c.c)’a teslimiyetine bağlıdır.Rabbim vicdanıyla,iradesiyle,istidatıyla kendisine hakkıyla teslim olan kullarından olmayı nasip eylesin inşaAllah..
ALLAH’A EMANET OLUN.
SELAM VE DUA İLE.
…VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN…
“Oradaki duaları: ‘Allah’ım, Sen ne yücesin’dir ve oradaki dirlik temennileri: ‘Selam’dır; dualarının sonu da: ‘Gerçekten, hamd alemlerin Rabbi olan Allah’ındır.” (Yûnus – 10)