KULLUK

Hamd kendisinden başka ilah bulunmayan ALLAH(CC)’a mahsustur. Salat ve Selam ise Hz. Muhammed Mustafa (sav)’e âline, ashabına ve tüm Müslümanların üzerine olsun İNŞAALLAH

ALLAH(CC) Zariyat suresinde bizlere buyuruyor ki;
“Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat 56)

Ömer Nasuhi Bilmen kulluğun önemini şu şekilde izah etmiştir;

“İslam dini yüce Allah’a ibadet itaat ve teslimiyetten ibaret en kutsal dindir. Bu kutsal din yüce ALLAH’I bilmek O’na ibadet ve itaatte bulunmak için insanların yaratılmış olduklarını bildirmektedir. Büyük İslam dini insanları yükseltir, insanları melekler gibi temiz bir hayata kavuşturur, insanların ruhlarını manevi duygularla aydınlatır. Bütün kainatı yüce yaratıcısına kulluk ve ibadet görevinde bulunmalarını emreder. İkramı bol olan ezeli yaratıcımızın manevi huzurunda kabul edilmek, insan için ne büyük bir nimet ne büyük bir şereftir. İşte ibadet ve itaat insana bu nimet ve şerefi kazandırır. Uyanık bir ruhun ferahlığı sağlam düşünceli bir insanın kalben huzuru gerçek bir neşeye ve bir mutluluğa kavuşması, ancak yüce Allah’a ibadet sayesinde elde edilir. İbadet ve itaat zevkinden yoksun olanlar, kendi yaratılışlarındaki hikmetten habersiz olan zavallılardır. İnsan zavallı ki asıl makamından asıl sahibinden mahrum kalarak bu dünyada yaşamını sürdürmüştür.
Hz İsa (a.s) diyor ki; “Ey insanlar dünyayı rab edinmeyin ki o da sizi kul edinmesin.” Buyurmuştur.

Allah’a sadece kulluk için geldiğimiz şu dünyada Allah’tan başka her şeye köle olmuş bulunmaktayız.

Abd; itaat etmek, tabi olmak, teslim olmak, isyan etmemek, asi olmamak gibi manalara gelir.

Zimmilerin itaati sadece itaatken, Müminlerin itaati kulluktur.
Biz bu itaatin en güzel örneklerini sahabe ‘de görüyoruz.
Hz. Bilal’i kölelikten efendiliğe götüren İslam’a olan teslimiyeti her şeyiyle hakka baş eğmiş sahabe.

Bugün Hakka baş eğmeyen herkes herkese baş eğmiş bulunmaktadır.
İnsan şu yeryüzünde yaşarken, burada Allah’ın kendisine vermiş olduğu bir görevi yerine getirmek için var olduğunu hissederek yaşar. Bu dünyaya o görevi yerine getirmek için belirli bir süre ile sınırlı olarak geldiğini hissederek yaşar. Bu görevin ötesinde Allah’a itaatten başka dünyada hiçbir istek ve arzu, hiçbir gaye ve hedef düşünmeden dünyaya gelmesinin sadece ona kulluk ve itaat ederek bu görevi yerine getirmek olduğunu hissederek yaşar. Ve işte o zaman insan gerçekten Allah’a tüm gücüyle yönelmiş olur.
Rabbim inşallah yaşarken sadece kendisine kulluk edenlerden olmamızı nasip eder inşallah amin