sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

KURTULUŞUN YOLU

08.10.2018
977
A+
A-

 

 

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

 

KURTULUŞUN YOLU

 

Hamd kurtuluşun yolunu bizlere gösteren Âlemlerin Rabbi olan Allah Azze ve Celleye mahsustur.

Salat ve Selam kurtuluşumuza vesile olarak gönderilen, insanları hayra davetin öncüsü yegane rehberimiz, önder ve lider Hz Muhammed (sav)’e, onun Aline ve Ashabına insanlığın kurtuluşu için mücadele eden mümin, muvahhid ve muvahhidelerin üzerine olsun inşallah.

İslam fiillerin ve davranışların bir kısmını güzel bir kısmını kötü saymıştır. Peygamberler aynı zamanda insanları hayra çağırmış ve kötülükten men etmişlerdir.

Bizlerde örnek teşkil eden Rasullerin hayatlarına ve sorumluluklarına çağrılararına baktığımızda bizlerinde başta kendimize daha sonra insanlara karşı sorumluluklarımız vardır.

Bu sorumluluklardan vazgeçmediğimizde hem dünya hem de ukba hayatı güzelleşir insanın ..Ama maalesef ne zaman bu sorumluluklardan  vaz geçtik, ne zaman bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın demeye başladık işte oazaman içinde yaşadığımız dünya hayatı çekilmez olmakla beraber ahiret hayatımızda tehlikeye girmiş oldu. Çünkü bu gün sözde bize dokunmayan, dokunmasını istemediğimiz o yılan bize dokunmasa bile insanlığın inançlarına, amellerine , hayatlarına dokundu. Bize dokunsa canımız acırdı. Bu acı ise  acılar içinde en zor olanı. İnsanlar arasında sorumluluklarımız var. İnsanları iyiye çağırma kötülükten sakındırma sorumluluğumuz var.  Olmalıdır…

Şöyle örnekle anlatmak istediğim daha iyi anlaşılır inşallah: oturduğumuz köyde, sokakta , apartmanda komşumuzun evi yanmaya başlasa ve biz bu durumu engellemek için üzerimize düşen vazifeyi yerine getirmesek olur mu? Benim evim yanmıyor ya diyebilirmiyiz? O yangın söndürülmediğinde nihayetinde bize ulaşmayacak mı? Birbirimize karşı sorumluluklarımız elbette çok büyük ama asıl sorumlu olduğumuz merci Alemlerin Rabbi Allah Azze ve celledir.

Yüce Rabbimiz bizlerden hayra çağırmamızı kötülüklerden sakındırmamızı istemektedir.sevgili  peygamberimizin (sav) gönderiliş hikmetlerinden biride bu değilmidir? Kuran’ı kerimde yaratanımız şöyle buyurmaktadır.  “Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten sakındıran bir ümmet olsun. İşte kurtuluşa erenler bunlardır.” ( Ali imran 104)

Ayette ifade edilen kurtuluşa ermenin yolu budur. Kurtuluş sadece dünyalık bir mesele değildir. Kurtuluş hem dünya hem ahiret içindir. Dünyanın felahı, ahiretin sevinci bunda saklıdır. Asr suresinde Rabbimiz ziyanda olmayacak olanları şöyle bildirmektedir.

1- Asra andolsun ki.

2- İnsan mutlak hüsrandadır.

3- Ancak iman edenler, iyi işler yapanlar, birbirlerine hakkı ve sabrı öğütleyenler bunun dışındadır.” (Asr 1-3)

Hayra öncülük etmek, hayra çağırmak bu vesileyle bir kişinin hayırlar içerisinde olmasına vesile olmak o kişi yaşam bulduğu, o kişinin yetiştirdiği iyi insanlar hayat bulduğu sürece sevap defterinin kapanmamasına sebep olacaktır. Bunun tam zıddı da böyledir. Yani kötülüğe çağıran bir kimsenin kötülük içerisinde olmasına sebep olan, kötülüğüne sebep olduğu şahıs kötülük işlediği müddetçe günah defteri kapanmayacaktır. Rasulullah (sav) Tirmizide geçen bir hadiste “Bir iyiliğe öncülük eden kimseye o  iyiliği yapanın ecri gibi sevap vardır.”

Hz. Âdemin iki oğlu Habil ve Kabil var idi. Rablerine sunmuş olduğu bir adak sebebi ile, Kabil Habil’e düşman kesildi. O’nu öldürmek istedi ve öylede yaptı. Bu husus Kur’an-ı Kerimde kıssa olarak bizlere aktarılmaktadır. Bu kıssadan kendi konumuza şöyle bir pay çıkartalım. Bu pay çıkarma işini ise Peygamberimizin (s.a.s.) bir hadisine dayanarak yapalım. Kabil Habil’i öldürdü. İşte o günden bu güne kadar her öldürme hadisesi yaşandığında bir günahta Kabil’e gitmektedir. Durum bu kadar zor ve meşakkatlidir. Bu hususta ki hadisi aktarmak isterim. “Haksız olarak öldürülen her kişinin kanından bir pay, Âdem’in ilk oğluna ayrılır. Çünkü o, insan öldürme çığırını ilk başlatan kişidir.”  (Riyazüssalihin)

“Neden insanları doğru yola ulaştırmak için çabalayayım ki? İnsanların kötü gidişinden bana ne?” Gibi bazı şeyler aklımıza gelebilir. Ancak unutmayalım ki; İyiliğe ulaştırılmış her insan iyi bir çığır demektir. Kötülüğe bırakılmış her insan ise kötü bir çığır demektir. Öleyim kurtarayım deseniz bile kötü bir yol açılınca kurtuluş olmuyor işte. Kötü bir yol açmış olduğunuz işlerden gelenlerin günahına ortak olmak var. İyi bir yol belirlemek ise ne kadar güzel. O yoldan gelenlerin sevabına ortak olmak var. Bir hadisi yeniden hatırlayalım.

“İslâm’da iyi bir çığır açan kimseye, bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine verilir. Fakat onların sevabından hiçbir şey noksanlaşmaz. Her kim de İslâm’da kötü bir çığır açarsa, o kişiye onun günahı vardır. O kötü çığırda yürüyenlerin günahından da ona pay ayırılır. Fakat onların günahından da hiçbir şey noksanlaşmaz” (Riyazüssalihin)

İnsanları iyiliğe çağırmak bir emirdir bu hususla ilgili yete baktığımızda Allah c.c şöyle buyurmaktadır.

Ve Allah’ın, ayetleri sana indikten sonra sakın seni onlardan alıkoymasınlar. Rabb’ine davet et, ortak koşanlardan olma.” ( Kasas 87)

Bir insanın bizim vesilemiz ile hayra ulaşmasının ne kadar önemli olduğunu peygamberimizin hayber gazvesi gününde yapmış olduğu konuşmayla anlamaya çalışalım.

““Yarın sancağı, Allah’ın kendisinin eliyle fethi nasib edeceği, Allah’ı ve Resûlü’nü seven, Allah’ın ve Resûlü’nün de kendisini sevdiği bir kişiye vereceğim.”

Gazveye iştirak edenler, sancağın aralarından kime verileceğini düşünüp konuşarak geceyi geçirdiler. Sabah olunca, sancağın kendisine verileceği ümidi ile bütün sahâbîler Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’ in huzuruna koştular. Peygamber Efendimiz:

– “Ali İbni Ebû Tâlib nerede?” diye sordu. Sahâbîler:

– Ey Allah’ın Resûlü! O gözlerinden rahatsız, dediler.

Bunun üzerine Peygamberimiz:

– “Ona haber verecek birini gönderiniz” buyurdular. Ali derhal getirildi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem  onun gözlerini tükürüğüyle tedavi ederek kendisine dua etti. O kadar ki, hiç ağrısı yokmuş gibi oldu. Peygamber sancağı ona verdi. Ali:

– Ya Resûlallah! Onlar da bizim gibi mü’min oluncaya kadar mı savaşacağım? dedi. Resûl-i Ekrem:

“Acele etmeden, gayet sakin bir şekilde onların yanına var, kendilerini İslâm’a davet et, uymaları gereken ilâhî yükümlülükleri kendilerine haber ver. Allah’a yemin ederim ki, senin vasıtanla Allah’ın bir tek kişiye hidâyet vermesi, senin için kırmızı develere sahip olmakdan daha hayırlıdır” buyurdu. (Riyazüssalihin)

Kamil bir müslüman olamanın itikat, ibadet, ahlaki veya mali her türlü iyiliği ve güzelliği olmayanlara aktarmaktan geçmektedir.iyilik hepimizin yitik malıdır. Nerde ve kimde bulursak bulalım almalıyız.Ahiretimizi şayet düşünüyorsak  bizi biri uyardığı zaman kızmamalı tepki vermemeli,yitik bir malımızı kaybetmişizde biri bize bulmuş getirmiş düşüncesiyle sevmeliyiz.

Peygamberimizin şu teşbihiyle yazımızı sonlandıralım inşallah.

“Allah’ın çizdiği sınırları aşmayarak orada duranlarla bu sınırları aşıp ihlâl edenler, bir gemiye binmek üzere kur’a çeken topluluğa benzerler. Onlardan bir kısmı geminin üst katına, bir kısmı da alt katına yerleşmişlerdi. Alt kattakiler su almak istediklerinde üst kattakilerin yanından geçiyorlardı. Alt katta oturanlar:

Hissemize düşen yerden bir delik açsak, üst katımızda oturanlara eziyet vermemiş oluruz, dediler.

Şayet üstte oturanlar, bu isteklerini yerine getirmek için alttakileri serbest bırakırlarsa, hepsi birlikte batar helâk olurlar. Eğer bunu önlerlerse, hem kendileri kurtulur, hem de onları kurtarmış olurlar.” (Buhari)

Mümin o kimsedir ki iyiliği emreder kötülükten sakındırır.

Allah c.c bizlere bu görevi en doğru bir şekilde yerine getirmeyi nasip etsin. İyilikleri birbirine tavsiye eden, kötülüklerden sakınınlardan eylesin. AMİN..

 

VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

 

SELAM VE DUA İLE.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.