“MUHAKKAK Kİ İMAN EDİP SALİH AMEL İŞLEYENLER YARATILMIŞLARIN EN HAYIRLISIDIRLAR.” (BEYYİNE 7)
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd; Alemleri yoktan var eden, Rahman ve Rahim, Din günün sahibi, kendisinden başka bir ilah bulunmayan, yarattıklarını rızıklandıran, yegâne Hakimiyetin sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur.
İyi, güzel, faydalı, sevaba ve Allah(Celle Celaluhu)’ın rızasına sebep olacak, haram sınırına girmeksizin kişinin iman, iyi bir niyet ve ihlâs ile yapmış olduğu davranışlara salih amel denilir.
Amel”, iş manasına gelir. “salih” ise, elverişli, yararlı, yarayışlı demektir. Dolayısıyla amel-i salih; kişiye ahiret saadetini sağlamaya, Allah(Celle Celaluhu)’ın rızasını kazanmaya elverişli olan, Allah katında bir değer ifade eden davranışlardır.
İmanı kuvvetlendiren, sağlamlaştıran, onu çepeçevre sararak koruyan salih amellerdir. Amel-i sâlih Kur’an-ı Kerîm’de doksan küsür yerde doğrudan doğruya veya dolayı olarak emredilmiştir. Sâlih amelden söz eden ayetler genellikle, önce imana değinerek başlarlar. Bunların hep “İman edip salih amel isleyenler…” şeklinde oldukları görülmektedir. Bu da iman ile amelin, bir bütünün ayrılmaz parçaları olduğunu ortaya koyar. iman olmadan güzel davranışların hiçbir önemi olmadığı gibi, salih amel olmadan da kuru bir imanın tadı yoktur
Bir müslümanın imanını salih amellerle bütünleştirmesi, dünya ve ahiret hayatına bağlı olarak bütün davranışlarını güzelleştirmesi gerekir. İslam’ın müminlerden istediği iman ve salih amel budur. Nitekim Cenâb-ı Allah Kur’an-ı Kerim’de kurtuluşa erebilecek kimseleri şöyle tanıtıyor: “Asr’a yemin olsun ki hiç şüphesiz insan hüsrandadır. Ancak iman edip salih amel işleyenler birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.” (el-Asr, 103/1-3). “
“Muhakkak ki iman edip salih amel işleyenler, yaratıkların en hayırlısıdırlar.” (el-Beyyine, 98/7). Bu ayetin tefsirinde seyyid kutub (r.a) şunları kaydetmektedir:
“Bu da aynı şekilde tartışma ve münakaşa götürmez derecede kesin bir hükümdür. Fakat bunun şartı da aynı biçimde herhangi bir kapalılığa ve demogojiye yer olmayacak biçimde açıktır. Bu şart “iman”dır. Yoksa sırf İslam olduğunu iddia eden, bir yeryüzü parçasında ya da Müslümanlardan olduğunu ileri süren bir evde dünyaya gelmiş olmak ya da avurdunu doldura doldura ben de Müslümanım diyerek sadece sözde kalan bir iddia değildir. Hayat sahnesinde izlerini gösteren ve insanı “İyi işler yapanlar” zümresine katan “iman”dır. Yoksa dudakların ötesine geçemeyen kuru bir iddia değildir. iyi işler, yüce Allah’ın yapılmasını emrettiği, ibadet, ahlak, çalışma ve davranışlardır. Bunların tümünün başında da yüce Allah(Celle Celaluhu)’ın şeriatını yeryüzünde hakim kılmak ve insanlar arasında da Allah(Celle Celaluhu)’ın koyduğu yasalara göre hüküm vermek gelir. Kim böyle olursa İşte onlar yaratıkların en hayırlısıdırlar.” Onların Rabbleri katındaki mükafatı içinde temelli ve sonsuz kalacakları, içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah onlardan razıdır. Onlar da Allah’tan razıdır. Bu mükafat Rabbinden korkan kimseyedir.”( Beyyine 8)
Onların mükafatı, ebedi kalmak için nimetleri ile hazırlanmış cennetlerdir. Bu nimetleri bu dünyada, ölüp yok olmaktan kurtaran güvence, yeryüzünün hoş nimetlerini insanın boğazına diken ve hayatı bulandıran endişeden kurtulmak, gönül huzuruna ermek, bizlere simgelemektedir. Sonra bu nimetleri içinden akan nehirlerin akması da canlandırmaktadır. Çünkü nehirlerin akışı bir serinlik, canlılık ve güzellik havası vermektedir.
Sonra ayetin akışı bu sürekli nimetin anlatımından bir basamak hatta sayısız basamak yukarı çıkarak şöyle devam ediyor:
“Allah onlardan razıdır, onlar da Allah’tan razıdır.”
Allah(Celle Celaluhu)’tan gelen bu hoşnutluk, her nimetten daha tatlı ve daha yücedir. Ve onların ruhlarındaki Rabblerinden şu hoşnutlukları, Rabblerinin kendileri için planlanmış olduğu şeylerden razı olmaları, O’nun kendilerine olan ihsanından memnun olmaları, Rabbleri ile aralarındaki bağdan hoşnut olmaları, ruhu sükunete kavuşturan, derin ve katıksız bir sevinç ve iç huzuru bahşeden bu hoşnutluk her nimetten daha yüce ve daha tatlıdır.
Bu ifade çağrışımlarını bizzat kendisi vermektedir. “Allah onlardan razıdır onlar da Allah’tan razıdır.” Başka hiçbir ifade biçimi bu ifadenin verdiği çağrışımı veremez.
“Bu mükafat Rabbinden korkan kimseyedir.”
Bu ifade son pekiştirmedir. Bütün bu nimetlere ermenin, insan kalbinin Allah’a bağlı kalmasına, bu bağın çeşidine, Allah(Celle Celaluhu)’tan huşu duymaya bağlı olduğunu ifade eden bir pekiştirmedir. Bu huşu her türlü iyiliğe yönelten ve her çeşit sapıklıktan kaçındıran bir korku duygusu olmalıdır. Her engeli ortadan kaldıran, her perdeyi yırtan, insan kalbini bir ve kahhar olan (her şeye istediğini yapacak biçimde üstün ve hakim olan) Allah(Celle Celaluhu)’ın huzurunda çırılçıplak durduran, ibadeti ve ameli gösterişin ve şirkin her çeşit kirinden arındıran bir duygu olmalıdır. Rabbinden, gerçekten korkan kimsenin kalbinden O’nun yaratıklarından
Allah(Celle Celaluhu)’tan başka hiçbir kimseye ait çağrışım geçmez. Çünkü o, insan, kulun başkasını gözeterek yapmış olduğu her ameli, yüce Allah(Celle Celaluhu)’ın reddedeceğini, kabul etmeyeceğini ve kendisinin ortaklara asla ihtiyacı olmadığını bilir. Ve yine bilir ki, ameller sadece O’nun hoşnutluğu için yapılır yoksa O, böyle olmayan amelleri kabul etmez ve reddeder..”
Bu ayetlerden anlaşıldığı gibi imanın yanında mutlaka salih amel gerekir. Bu da İslâm’ın bütün emir ve yasaklarının yeryüzünde uygulanması, insanların hayatına hakim kılınması için gereken amelî ve sözlü tebliğdir. Allah(Celle Celaluhu)’ın emirlerini uygulayıp, bunları kendi nefislerinde yaşayarak toplumda yerleşmesi için çalışmak amel-i salihtir. En hayırlı yaratık olmanın şartı budur. Kur’an-ı Kerîm’de salih amel’den söz eden bütün ayetlerde hemen hemen önce imandan söz edilmektedir.
“Kadın, erkek iman etmiş olarak kim salih amel islerse ona güzel bir hayat yaşatacağız. Ecirlerini yaptıklarından daha güzeli ile ödeyeceğiz. ” (en-Nahl, 16/97).
“İşte o gün hükümranlık Allah’ındır, O. aralarında hükmeder. İnanıp salih amel isleyenler, en güzel Cennetlerdedir.” (el-Hacc, 22/56).
“İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini örteriz. Onları yaptıklarından daha güzeli ile mükâfatlandırırız.” (el-Ankebût, 29/7).
“İman edip salih amel isleyenleri iyilerin arasına koyarız. ” (el-Ankebût, 29/9).
RABBİM BİZLERDE YARATILMIŞLARIN HAYIRLISI OLANLARDAN OLMAYI NASİP ETSİN AMİNN. VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN.