sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

MÜMİN: İNANAN VE GÜVEN VEREN 2

31.10.2019
823
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd yerleri, gökleri ve ikisinin arasındakileri emsalsiz bir şekilde yaratan, bizleri hidayet olarak kitabı vahyeden, kainatın efendisi, tek ve yegane İlah, Rab, ibadet ve itaat edilmeye layık olan Allah Azze ve Celle’ ye mahsustur. Salat ve selam peygamberlerin sonuncusu, yaşayan Kur’an, kendisine tabi olunmadıkça cennetin imkansız olduğu müminlere karşı şefkatli, kafirlere karşı ise şiddetli olan Hz. Muhammed Mustafa (sav)’ ya, aline , ashabına, bugüne kadar yaşamış, bugün yaşayan ve bugünden kıyamete kadar yaşayacak olan tüm Müslümanların üzerine olsun.

Son yazımda paylaştığım hadiste hurma ağacı ile mümin arasındaki benzerlik kurulurken “hurmanın her zaman meyve verdiğinin” vurgulanması, onun bereketli bir ağaç olduğunu ortaya koymaktadır. Üstelik hurma ağacı sadece meyvesinden değil gölgesinden, odunundan, yapraklarından, dallarından ve hatta çekirdeklerinden bile istifade edilen bir ağaçtır. Mü’min de böyledir, böyle olmak zorundadır. Mü’min, sözleriyle, hal ve hareketleriyle, imanı ve ibadetiyle kısacası tüm hayatıyla bereketli ve faydalı olmaya çalışan kişidir. Kendisine, ailesine ve topluma faydalı olması bakımından Allah Rasulü (sav) şöyle buyurmuştur; “Mümin güzel koku satan kimseye benzer. Onunla beraber oturursan sana faydası olur, beraber yürürsen sana faydası olur, beraber iş yaparsan yine sana faydası olur.” (Teberani) Müminin yararlı bir insan olması, onun söylem ve eylemleri ile diğer insanlara zarar verecek bir tavır ve tutum içinde olamayacağını bizlere göstermektedir. Allah Rasulü (sav) Müslümanın diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kişidir diyerek güven noktasında da Müslümanın bir özelliğini açıklamıştır. Yine tarih boyunca ve günümüzde de pek sık kullanılan ve  hemen hemen her sistemde de kendine yer bulan bu yüzden altın kural olarak değerlendiren “sana yapılmasını istemediğin bir şeyi sen de başkalarına yapma” ya da “ sana nasıl davranılmasını istiyorsan sende başkalarına öyle davran” şeklindeki ahlaki kuralı İslam, iman ile ilişkilendirmiştir ve Enes bin Malik’ten rivayetle Allah Rasulü (sav) ; “Hiçbiriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz” (buhari, iman) bu hakikati vurgulamıştır.

Feraset ve basiret sahibi olup zarara uğramamak da müminin ayrılmaz bir özelliğidir. Mü’min hiçbir zaman tedbiri ve ihtiyatı elden bırakmamalı, yaptığı bir hatayı bir daha tekrarlamayacağını ve iki kez üst üste aldatılmayacağını şu hadisle görmekteyiz. ”Mümin bir delikten iki kez ısırılmaz.” ( buhari, edep)

Hurma ağacı ile mümin arasında kurulan benzerliğin bir yönü de hurmanın yaprakları ile ilgilidir. Hadiste ifade edildiğine göre “hurma ağacının yaprakları hiçbir zaman dökülmez. Daima diri kalır.” Mevsimlerin değişikliğine ve iklim şartlarının zorluğuna rağmen hurma yapraklarının dallarından düşmemesi ve yeşilliğini koruması, onun  ne kadar istikrar ve azimli olduğunu göstermektedir. İşte müminde böyledir. Şartlar ne olursa olsun durumlar ne olursa olsun imanında kesin bir sebat ve azim gösterir. Asla taviz vermez. Başına gelecek olan olumlu ya da olumsuz hiçbir olay müminin hayır ve iyilik üzere olmasına engel olmaz. Allah Rasulü (sav) müminin bu halini şöyle anlatmaktadır; “Müminin haline şaşılır! Her hali onun için hayırdır. Bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına bir iyilik geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ona sabreder, bu onun için hayır olur.” (Müslim, zühd)  Başına gelen musibet ve sıkıntılar karşısında mümin bazen duygusal açıdan sarsılabilir, bazen insani ve hissi yapısının verdiği eksiklik sebebiyle tökezleyebilir. Ancak burada asıl olan iman bakımından kararlı bir duruş sergilemesidir. Mümin sarsıldığında ve sendelediğinde imanı onun elinden tutar ve onu yeniden ayağa kaldırır. Karşılaştığı bela ve musibetlere karşı sabırla karşılık vermesi ve en zor zamanlarında bile imanını muhafaza etmesi müminin şiarındandır. Bu doğrultuda Allah Rasulü (sav) mümini en kıymetli cevherlerden olan altına benzetmiş altının özünün yüksek ısılı bir eritme ocağında dahi değişmeyeceğini, dolayısıyla müminin de her hâlükârda imanını muhafaza edeceğini şöyle ifade etmişti; “Muhammed’ in canı elinde olan Allah’a yemin olsun ki mümin altın parçasına benzer, sahibi ona körükle üflese bile değişmez ve azalmaz.”( İbn hanbel, Hakim müstedrek)

İmanda sebat ve kararlılık göstermede müminin önündeki en çetin engellerden biride günahlardır. Günlük hayatımızın türlü türlü meşguliyetleri arasında mümin ile imanı arasına giren günah ve hata engellerini hemen Tevbe ve istiğfar ile ortadan kaldırmak gerekir.

Allah azze ve celle bizleri rızasından ayırmasın. Ayaklarımızı sıratı müstakim üzerinde sabit kılsın. Amin.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.