Hamd kendisinden başka ilah bulunmayan ALLAH(CC)’a mahsustur. Salat ve Selam Hz.Muhammed (s.a.v)’e Aline Ashabına tüm Müslümanların üzerine olsun İNŞALLAH.
Musibet; Başa gelen felaket, bela, afet, sıkıntı, ceza gibi olaylar için kullanılan bir terim.
Bir musibete uğrayan kimse, ya ALLAH (CC) tarafından imtihan edilmek veya işlediği bir kötülüğe karşı cezalandırılmaktadır.
Musibet kelimesi KUR’AN-I KERİM’ de bu iki anlamda kullanılmıştır.
KUR’AN-I KERİM’ de ALLAHU TEALA sevdiği mümin kullarına değişik şekiller altında musibetler göndererek onları imtihan ve bu musibetlere karşı gösterdikleri sabır ve tevekkül neticesinde de büyük mükafatlarla mükafatlandırılacaklarını bildirmektir.
Musibetlerin en büyüklerine peygamberlerinde uğradıklarını görürüz.
İnsanlığa rahmet olarak gönderilmiş o büyük Peygamber (s.a.v.9 Taif’lilerin saldırısından kurtulduktan sonra ellerini kaldırıp Rabbine şöyle seslenmişti;
“Ya Rabbi Gerçekte benim üzerime çöken bu musibet ve eziyet, şayet Senin bana karşı bir gadap ve öfkenden ileri gelmiyorsa, ben buna aldırış etmem ve gönülden tahammül ederim.
ALLAH (CC) iman eden topluluğa karşı KUR’AN- KERİM’ de şöyle buyuruyor;
“Andolsun ki sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiklikle imtihan edeceğiz, sabredenleri müjdele. Onlara bir musibet dokunduğu zaman “Mutlaka biz ALLAH(CC) içiniz ve mutlaka O’na (CC) döndürüleceğiz.” derler (BAKARA 155-156)
Demek ki kişi iman ettikten sonra imtihanlara, işkencelere, zorluklara katlanması gerekir. Seyyid Kutub (rha) Bakara 155 ve 156. Ayeti Kerime’yi güzel bir şekilde önümüze koymaktadır;
“Vicdanların mutlaka musibetler yolu ile eğitimleri, hakk mücadelesi uğrundaki kararlılık derecesinin ise korkularla, ağır belâlarla, açlıkla, mal, can ve ürün kayıplarıyla denenmeli, sınavdan geçirilmelidir. Mü’minin, inancının yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için bu musibetler kaçınılmazdır. Çünkü müminler inançları uğrunda ne kadar yükümlülüklere katlanırlarsa, inançlarının vicdanlarında kazanacağı değer o oranda yükselir.”
ALLAH(CC) RASULÜ (S.A.V) ve Sahabeye baktığımızda imanlarından az bile olsa taviz vermedikleri için üç sene kadar açlıkla ve bir çok zorlukla mücadele etmişlerdir, ama yine de gevşeme lakayt , davranma isyan etme olmamıştır.
Kula düşen görev ise ne olursa olsun imandan taviz vermemek ve başa gelen musibetlere katlanmaktır. İşte zaten burada kurtuluşa erenlerden bahsedilmektedir.
“SABREDENLERİ MÜJDELE” İNŞAALLAH sabredip cennete gidenlerden oluruz” AMİN.