BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Nasihat “ne-sa-ha” kökünden türemiştir. Bu da sözlükte bir şey saf, halis olmak, kötülük ve bozukluktan uzak bulunmak iyi niyet sahibi olmak ve başkasının iyiliğini istemek demektir.
Allah(cc) Kur’an’ı Kerimin tamamını bizlere nasihat öğüt almamız için göndermiştir.
Tabi ki nasihati alana geçerli ve faydalı olur.
“Onun için öğüt ver, öğüt fayda verirse”(Ala 9)
“Saygısı olan öğüt alacaktır.”(Ala 10)
“En şaki olan da ondan kaçınır” (Ala 11)
“Doğrusu temizlenip, arınan felah bulmuştur”(Ala 14)
“Fakat siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz”(Ala 16)
“Oysa Ahiret daha hayırlı ve daha kalıcıdır.”(Ala 17)
Sahabe Rasulullahla bir gün oturuyor Sahabi diyor ki Ya Rasulullah bize nasihat et
Rasulullah’ta şöyle buyuruyor; “ölüm size nasihat olarak yeter.”
Rasulullah yaşasaydı da şu halimizi görseydi bize ölüm bile nasihat olarak yetmedi. Ne kitabı, ayetleri, ne korkuttuğu o cehennem ne de ölüm bizleri hiçbir şey uyandırmadı.
Okunan ayetler yapılan ezberler yaşayan insanlar ve gözler önümüzde ölen yok olup giden insanlar hiç birisi şu kalbimize işlemedi.
Ölenle ölünür mü? Dedik. Bunu söylerken öldüğümüzü bile fark etmedik.
Ebu Derda (r.a.) bir adamın, bir cenazenin ardından “bu kim ki?” dediğini duydu ve ona şöyle dedi;
“Bu sensin. Eğer hoşuna gitmediyse de benim. Çünkü Allah(cc) buyurduki;
“Muhakkak sende öleceksin onlarda ölecekler.” (Zümer 30)”
Behz bin Hakim’in şöyle dediği rivayet edilir;
“Zürare bin Evfa bize namaz kıldırırken “O sura üfürüldüğü zaman” ayetini okuduğu sırada vefat etti ve cenazesini kaldırdık.
İnsanoğlu Rabbine karşı gerçekten de çok nankördür, çok cesurdur, cahildir. Ama bunların hiç birisi mazeret değildir.
Mezarda yatan diriler kalksalar da ayakta gezen ölülerin hallerine bir baksalar.
Rabbim günahlarımızı affetsin bize Rahmetiyle muamele etsin.
Evet ne yazık ki bize ölümde nasihat olarak yetmedi.