BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd alemleri yoktan yaratan, yerlere ve göklere hükmeden, insanları ve cinleri kendisini tanıması ve kendisine kulluk yapması için yaratan, Rahman, Rahim ve hesap gününde tüm mükellefleri hesaba çekecek olan Allah(cc)’a mahsustur. Salat ve selam son nebi Hz. Muhammed(sav)’e ve selam O’nun aline, ailesine, ashabına ve tüm müminlerin üzerine olsun.
Peygamberlerin daveti, Allah(cc)’a davetdir, Allah(cc)’ı tanıyıp , ona kulluk etmektir. Bu davetin öncesi ile ,eğer davet şuurlu bir şekilde kabul edilirse, sonrasında bir fark ya da bazı farklar olması gerekir. La ilahe illaAllah çağrısı kişnin önce kalbinde ve sonra da hayatında tek doğru ölçü ile hareket etmesi , yani vahyi inanç,duygu,düşünce ve hayatında en öne alması gerekmektedir. Bu sürecin ilk adımı olan Allah(cc)’u tanımak aynı zamanda gayesinin O’na yaklaşmak olması demektir. Bu ise ilimde niyet olarak karşılığı bulmaktadır ki, tüm söz ve fiillerinin değeri ancak bununla artar, azalır ya ortadan kalkar. Bu nedenle niyet bahsinde bazı bilgiler paylaşmaya çalışacağız.
Hazret-i Ömer (ra) şöyle buyurdu. Resulullah (sav)’ı şöyle buyururken işittim:
Yapılan ameller niyetlere göre değerlenir. Herkes, yaptığı amelin karşılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allah’a ve Resulüne varmak, onlara hicret etmek ise eline geçecek sevap da Allah’a ve Resulüne hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de hicret ettiği şeye göre değerlenir. (Buhari,Müslim)
Hadisin vurud sebebi ile ilgili olarak ashabı kiramdan şu rivayet edilir: Aramızda Ümmi Kays adlı bir kadına talip olan bir adam vardı. Kadın hicret edene kadar o adamla evlenmeyi reddetti. Bunun üzerine adam hicret edip kadınla evlendi. Biz de ona çıkart “Ümmü kaysın muhaciri” diyorduk.
“Yapılan işler niyetlere göre değerlenir” hadisi insanın kazanacağı sevapla günahlarla yakından ilgili ve son derece önemlidir. Ahmet bin Hanbel, Ebu Davud, Tirmizi ve Darekutni gibi büyük alimler bu hadisle İslamiyet’in üçte birini anlamanın mümkün olduğunu söylemişlerdir. Şafii bu hadisin 70 ayrı konuyla ilgisi bulunduğunu, bu sebeple de söz konusu hadisi dini ilimlerin yarısı saymak gerektiğini belirtmiştir. Buhari ise kitap yazanlara bir nasihatte bulunarak eserlerine bu hadisle başlamalarını tavsiye etmiştir. Beyhaki bu sözü açıklarken “insanın bütün ameli kalple, dille ve diğer organlarıyla olur. Niyet kalbin amelidir” demiştir.
Hadisten çıkarılan dersler ve hükümler:
- Allah’ın değer verdiği karşılığında mükafat yazdığı şey, insanın ihlası, iyi niyeti ve samimiyetidir.
- Yapılan işlerden sevap kazanabilmek için o işlere iyi niyetle başlamak gerekir.
- Allah rızası gözetilmeden yapılan işlerden sevap kazanılamaz.
- İhlas niyet sağlamlığı demektir.
- Allah Teâlâ’nın kuluna yardımı kulun niyeti kadardır. Kimin niyeti tam olursa Allah’ın ona yardımı da tam olur. Niyeti ne kadar azalırsa Allah’ın yardımı da o kadar azalır.
- Niyetin samimi olmasının yanında aranılacak bir diğer şart da yapılan işin kitap ve sünnette yasak edilen bir iş olmamasıdır.
- Niyetsiz amel ruhsuz beden gibidir, niyet amelin ruhudur.
- Aslında mubah olan bir şey niyete bağlı olarak. Mükafat veya ceza ile karşılık görür.
ı. İcraatlar niyetle günaha dönüşebileceği gibi mübahları da niyetle günaha veya itaate dönüşebilir. Fakat günahlar ve isyanlar niyetle itaatle dönüşemez. Şayet, günah ve isyanlara niyet katılırsa ve buna başka iğrençlikler de eklenirse bu yönüyle kişinin yaptığı işin günahı ve vebali de fazlalaşır.
Seleften bazıları konuyla alakalı olarak “Nice küçük ameller vardır ki niyetle büyür ve nice büyük ameller vardır ki niyetle küçülür” demişlerdir.
Yahya bin Ebu Kesir ’in “niyeti öğrenin çünkü o amelden daha derindir” diye söylediği rivayet edilir.
Niyet kişinin sözlü olarak. Niyet ettim demesi değildir. Bilakis o kalbi Allah’a bir çıkar yol bulmak için yönlendirmektir. Bazen bu kolay, bazen zor ve hatta bazen imkansız olabilir. Kim ki, kalbini genellikle dini şeylerle meşgul ederse, hayırlı işlerde çoğunlukla niyet etmesi kolay olur. Çünkü kalbi asıl olarak hayra meyillidir. Çoğunlukla ayrıntılara girer ama dünyaya kalbi meyledip de bu da kalbe galip gelince saydıklarımız ona kolaylaşmaz, hatta farz amellerde bile çok büyük bir çaba harcadıktan sonra onları eda etmek ancak kolaylaşabilir.
Karşımıza iki kritik nokta çıkmaktadır. Eğer niyetin sağlam ve sağlıklı olması isteniyorsa
- Kalbi, dili ve azaları mümkün mertebe dini görevlerle (farzları eda, haramları terk, hayra davet, tebliğ vb.) meşgul etmelidir.
- Dünya sevgisinin kalbe girmemesine son derece dikkat edilmelidir.