ÖLÜMDEN SONRAKİ MERHALELER (1) | Akaid Programı – 50. Bölüm
ÖLÜMDEN SONRAKİ MERHALELER
- TEKRAR DİRİLME(BAAS)
Buna “haşr-ı ecsâd (cesedlerin birleşmesi) neş’e-i uhrâ (ikinci yaratılış) da denir. Bu dirilme İsrafil (a.s.)’ın sûra ikinci defa üflemesiyle olacaktır. Buna iman etmek İslâmî akîde gereğidir. Kur’an-ı Kerîm’de ;
“Sonra sûra bir defa daha üflenecektir. Bir de görürsün ki insanlar kabirlerinden doğrulmuş bakıyorlar. “[1]buyurulur.
O zaman Allah Teâlâ insanların dağılan parçalarının aslî uzuv ve parçalarını bir araya getirecek ve Âlem-i Berzah’da bulunan ruhlarını bedenlerine iade ederek diriltecektir.
Öldükten sonra dirilmenin vukû bulacağını Allah ve Resulu haber vermektedir. Bu konuda akıl, ilim ve duygularla bilgi elde edilemez. Fakat bunlar öldükten sonra dirilmenin vukû bulmayacağını da ispat edemez. Öyle ise öldükten sonra dirilme aklen mümkündür. Aklen mümkün olan bir şey hakkında nass varid olunca artık ona inanmak gerekir.
Kur’an-ı Kerîm öldükten sonra dirilme üzerinde çok durur. Çünkü Mekke müşrikleri bunu bir türlü kabul edemiyorlar ve şiddetle karşı çıkıyorlardı. Kur’an-ı Kerim’de ifade edildiği gibi:
“Hayat ancak dünya hayatıdır. Biz tekrar diriltilecek değiliz. “[2] diyorlardı.
Kur’anı Kerim öldükten sonra dirilmenin olacağını sadece haber vermekle yetinmez, ispat etmek için bir takım aklî deliller de getirir. Bunlardan bir kısmı şöyledir:
1-Bir şeyin benzeri ve örneği yok iken onu ilk defa yaratan, öldükten sonra tekrar benzerini meydana getirmeye elbette kadirdir.
“Bütün varlıkları yoktan var eden ve sonra da tekrar diriltecek olan Allah’tır. Bu, O’na pek kolaydır. ” [3]
Halef oğlu Ubey bir gün Hz. Peygamber (s.a.s.)’e geldi. Elinde bulunan çürümüş bir kemiği ufalayarak:
“Böyle çürüdükten sonra bunu tekrar kim diriltecek?” dedi. Bunun üzerine aşağıdaki ayetler indi:
“İnsan kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmez mi ki, hemen apaçık bir hasım kesilir. Yarattığımızı unutarak bize misal getirir ve “çürümüş kemikleri kim diriltecekmiş” der. De ki:
“Onları ilk defa yaratan diriltecektir. O, bütün yaratılanları çok iyi bilir. “[4]
Bu ve benzer ayet-i kerimelerde öldükten sonra dirilme ispat edilirken ilk yaratılıştan hareket edilmiş, örneği ve benzeri yok iken ilk defa yaratmanın güçlüğü yanında ikinci defa benzerini yaratmanın daha kolay olduğuna dikkat çekilmiş, âlemi ilk defa yoktan var eden yüce Allah’ın, ölüleri tekrar diriltmeye haydi haydi kadir olacağı vurgulanmıştır.
2-Uyku küçük ölüm sayıldığı gibi uyanma da küçük hayat sayılır. İnsanlar uykudan sonra uyandıkları gibi öldükten sonra da dirileceklerdir. (el-En’am, 6/60).
3– Yağmursuzluk ve kuraklık sebebiyle yeryüzündeki bitkiler ve yeşillikler kururlar. Sonra yağmur yağınca ya da sulanınca tekrar canlılık kazanırlar.
“Yeryüzünü kupkuru görürsün. Üzerine su indirdiğimiz zaman harekete geçip dirilir. Bu, Allah’ın delillerindendir. Şüphesiz toprağa can veren Allah, ölüleri de diriltir. Muhakkak o, herşeye kadirdir. “[5]
“Sen yeryüzünü kupkuru görürsün. Fakat, biz, oraya su indirdiğimiz zaman harekete geçer kabarır her çeşit güzel bitkiler bitirir. İşte bütün bunlar delildir ki, Allah haktır, ölüleri diriltecektir. Allah herşeye kadirdir, kıyamet kopacaktır, bunda şüphe yoktur. Allah kabirlerdekileri kaldıracaktır. ” [6]
4– Adem (a.s.)’ı topraktan yaratıp neslini meniden yaratan kudret, öldükten sonra diriltmeye de kadirdir. Kur’an-ı Kerîm’de:
“Ey insanlar! Eğer tekrar diriltilmemizden şüphe ediyorsanız, ilk yaratılışınızı bir hatırlayın. Yaratmadaki kudretimizi açıkça göstermek için biz sizin aslınızı topraktan,sonra onun neslini nutfe (meni) den yarattık. ” [7]
5– Göklerin ve yerin yaratılması öldükten sonra insanların tekrar diriltilmesinden daha güçtür. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılması, insanların (ikinci defa) yaratılmasından daha büyük bir iştir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. “[8]
6– Kur’an-ı Kerîm’de öldükten sonra dirilme hakkında geçmişte vuku bulmuş misaller de verilmiştir. Kehf suresinde anlatılan Ashabu’l-Kehf hadisesi, Bakara suresinin ikiyüz altmışıncı ayetinde anlatılan Hz. İbrahim (a.s.)’in paramparça ettiği dört kuşun tekrar diriltilmesi hadisesi, aynı surenin ikiyüzellidokuzuncu ayetinde anlatılan tefsirlerin belirttiğine göre Üzeyir (a.s.) hadisesi bunlara misaldir.
- TOPLANMA(HAŞR)
Terim olarak “haşr”; insanların öldükten sonra dirilip dünyada iken yaptıkları işlerden ve söyledikleri sözlerden dolayı sorguya çekilmek üzere “mahşer” denilen yere sürülmeleri, burada toplanmalarıdır. Nitekim kıyamet gününe “yevmü’l-ba’s” (tekrar dirilme günü) ve ” yevmü’n-neşr” denildiği gibi, “yevmü’l-haşr” (toplanma günü) de denir.
“Neşr”; yaymak, dağıtmak manasına yahut “nuşûr yapmak” yani ölüleri diriltmek anlamındadır.
Buna “neşr”, öldükten sonra insanları tekrar diriltmek; “haşr” de onları mezarlarından çıkararak, “mahşer” denilen yere sevkedip orada toplamaktır.
“Sizi yaratıp yeryüzüne yayan O’dur ve O’nun huzurunda toplanacaksınız“[9]
Öldükten sonra tekrar dirilmeye ve hesap vermek üzere Allah ile mülâki olmaya (neşre ve haşre) inanmak, iman esaslarından biridir. Kalbimizde en ufak bir şüphe duymadan bizleri yaratanın Allah olduğuna iman ettiğimiz gibi, aynı katiyetle O’nun huzurunda toplanacağımıza da inanıyoruz. Ne var ki, ölümü gözleriyle gördükleri için inkâr edemiyen birtakım insanlar, öldükten sonra dirilmeye akıl erdiremiyor, ölümün toprak oluş ve nihayette yokoluş olduğuna inanıyorlar. Bu gibilerine Kur’ân:
“Kendi yaratılışını unutup,çürümüş kemikleri kim diriltecek? Diyerek bize misâl vermeye kalkar. De ki; onları ilk defa yaratan diriltecektir. O, her türlü yaratmayı bilendir” [10]
“Allah’ın rahmetinin eserlerine bir bak, yeryüzünü ölümden sonra nasıl diriltiyor. Şüphesiz ölüleri O diriltir. O herşeye kâdirdir”[11]
Allah’ın apaçık ayetlerini gördükleri halde, öldükten sonra tekrar dirileceklerine ve yaptıklarından hesaba çekileceklerine inanmayarak şeytana uyanlara Cenab-ı Allah şöyle hitabediyor:
“Rabbine andolsun ki, biz onları mutlaka uydukları şeytanlarla beraber haşredeceğiz. Sonra cehennemin yanında diz çöktürerek hazır bulunduracağız“[12]
“Müttakileri o gün Rahman’ın huzurunda O’na gelmiş misafirler olarak toplarız, suçluları do susuz olarak cehenneme süreriz“[13]
O gün dehşetli bir gündür:
“O gün, kişi, kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve oğullarından kaçar. O gün herkesin kendine yeter bir derdi vardır“[14]
“Sizi toplanma gününde bir araya getirdiği gün, işte o, kimin aldandığının ortaya çıkacağı gündür.”[15]
“Gözleri dönmüş olarak, dağılmış çekirgeler gibi, kabirlerinden çıkarlar ve çağırana doğru koşarlar.”[16] buyurulur.
Kıyamet günü Allah Tealâ yeryüzünü dilediği şekle sokar. Mahşer yeri, Peygamberimizin ifadesine göre:
“Üzerinde hiçbir alâmet (dağ, deniz, bitki v.b.) bulunmayan, halis buğday unundan yapılmış yufka gibi beyaz ve parlak bir düzlük“[17] olacaktır.
Dirilişi müteakip mahlukat, hesap ve kısas için bu düzlükte toplanacak. Hesaplaşmadan sonra ise hayvanat toprak olacaktır.
Ba’s (diriliş) ve haşr, bazılarının dediği gibi sadece ruh ile değil, ruh ve cesetle birlikte olacaktır. Ahiretin varlığının ispatı konusunda da işaret edildiği gibi, insanları yoktan var eden Allah’ın onları, çürüyüp toprak olduktan sonra çürümüş parçalarını bir araya toplayıp diriltmeye de gücü yeter. Üstelik konu ile ilgili ayet ve hadislerin pek çoğunda bu husus açıklanmıştır.
Kur’an-ı Kerimde:
“İnsan zanneder mi ki, biz onun kemiklerini toplayıp bir araya getiremeyeceğiz. Evet biz, parmak uçlarını bile derleyip iade etmeğe kadiriz.”[18] buyurulur.
Mahşerde toplanan insanların o gün karşılaşacakları durum ve görecekleri muamelelerin, herkesin dünyadaki amellerine göre olacağı, Peygamber Efendimizin çeşitli hadislerinde haber verilmiştir. Bu konuda pek çok hadis vardır. Bunlardan bazılarında mahşerin sıkıntılı hali anlatılır; güneşin bir mil kadar yaklaştırılacağı ve bu dayanılmaz sıkıntıların, Peygamberimizin şefaati ile son bulacağı belirtilir.
[1] ez-Zümer Suresi, 68
[2] el-En’am Suresi, 28
[3] er-Rum Suresi, 27
[4] Yâsîn Suresi,77-79
[5] Fussilet Suresi, 39
[6] el-Hacc Suresi,5-7
[7] el-Hacc Suresi, 5
[8] Mü’min Suresi, 57
[9]el-Mülk Suresi, 24
[10] Yâsîn Suresi,78-79
[11] er-Rûm Suresi,50
[12] Meryem Suresi, 68
[13] Meryem Suresi, 85-86
[14] Abese Suresi,34-37
[15] Tegabün suresi, 9
[16] Kamer Suresi,7-8
[17] Sahih-i Buhari
[18] Kıyame Suresi,3-4