PEYGAMBERLERE İMANIN HAYATIMIZDAKİ TECELLİLERİ | Akaid Programı – 42. Bölüm
PEYGAMBERLERE İMANIN HAYATIMIZDAKİ TECELLİLERİ
Peygamberler insanlara yol gösterici olarak gönderilmiştir. İnsanların böyle yol göstericilere ihtiyacı vardır. Çünkü; insanlar kendi akılları ile Allah’ın varlığını anlayabilseler bile, O’na nasıl ibadet edeceklerini bilemezler. İşte bu ibadetlari açıklamak, öğretmek, dünya ve ahirette mutlu olmanın yollarını göstermek için Allah Teala peygamberlerini göndermiştir. Bizlerde peygamberlere uyarak ebedi saadete kavuşmayı umuyoruz.
Tarih de açıkça ortaya koymuştur ki, insan, tek başına doğru bir şekilde Yaratıcı’sını tanıyamamakta, O’na kulluk yollarını bilememektedir. Gönderilen peygamberler arasındaki devrede bile insan, pek çok bâtıl ve hurâfelere tapmış, herhangi bir fayda ve zararı olmayan putlara, cansız varlıklara, yıldızlara vs. ibadet etmiştir. Gönderilen her peygamber, ümmetini Allah’a dâvet etmiş, bu konuda büyük gayretler sarfetmiş, onlara gerçek Mâbud’u anlatmıştır. Tevhidi bizlere peygamberler öğretmiştir.
Eğer onlar gelmeseydi biz, ibâdete ait meseleleri bilemez, Allah’ın emir ve yasaklarını hiçbir zaman alamaz ve mükellefiyetlerimizi kavrayamazdık.
Hayat ve medeniyetle beraber insan düşüncesinin de ilerlediği öne sürülür. Asırlar içerisinde ve nesiller boyunca insanda meydana gelen değişikliğe rağmen, ilk insanla bugünkü insan, insan olma bakımından müşterek, hatta aynı mâhiyete sahiptir. İlk insanlarla günümüz insanının ortak ihtiyaçları ve ortak kaderleri vardır. İnsanda değişmeyen bu ihtiyaçların çözümü için, insanlığın ebedî kurallara bağlanması ve öyle tanzim edilmesi bir zarûrettir. Bu ihtiyacın, durmadan değişen ve olgunlaştığı kabul edilen akıl ve ilim yoluyla değil; mutlak ve ebedî esaslara sahip olan din yoluyla tanzim edilmesi gerekmektedir. Yoksa insanların heva ve heveslerine göre tanzim edilir ki buda hiç bir insanı mutlu etmez. Akıbeti de korkunç olur.
İlâhî emir ve yasakları insanlara ulaştıracak bir insana ihtiyacın varlığı inkâr edilemez. Ve aynı zamanda bu elçinin bir insan olması da gereklidir. Allah da bu elçileri insanlardan seçmiştir. Seçilen bu peygamberler, bu yüce görevi tamamen yerine getirmiş, hiçbiri insanları Allah’a dâvetten geri kalmamışlardır.Peygamberlere yüklenen bu davet bu gün biz müslümanların üzerindedir.
İnsan, kendisinde bulunan birtakım özelliklerden dolayı, zaman zaman “sırât-ı müstakim” dediğimiz, doğru yoldan sapabilir. Ancak ona, bu sapmasını haber vererek, onun yeniden fıtratına dönmesine, iyilikleri yakalayıp onları işlemesine yardımcı olacak birtakım uyarıcılar gelmiştir.
Her şeyden önce, peygamberlerin kendi hayatları, hakikaten çok büyük bir ahlâkî temizlik ve dürüstlük örneğidir.Bunlar, insanlara dinî ve ahlâkî hakikatleri bildirmekten, onlara her bakımdan faydalı olmak ve hizmet etmekten başka bir şey düşünmemişler, hiçbir menfaat hırsı gütmemişlerdir.Onların hayatlarını ve davranışlarını düşünürken, insan gerçekten heyecan duymaktadır.
İnsanlığın azımsanamayacak bir bölümünü teşkil eden ihtiyarlar, uhrevî hayatla yakınlarında bulunan kabre karşı tahammül gösterebilirler. Toplumun önemli bir kesimini oluşturan gençler, delikanlılar aşırı bir şiddette olan duygularını, nefislerini, hevâ ve isteklerini; tecavüzlerden, zulüm ve haksızlıklardan, ancak cennet düşüncesi ve cehennem korkusuyla dizginleyebilirler. Böyle mutlu bir toplumu da ancak, getirmiş oldukları prensiplerle insanları istikamete götüren peygamberler kurabilmişlerdir.
Peygamberler, dünya ve ukbâ dengesini kurmak için gelmişlerdir.Onların getirdiği muvâzene/denge ile insanoğlu, ifrat ve tefritten kurtulacak ve istikameti bulacaktır.
İlk insanla beraber ortaya çıkan din, çağlar boyunca inanların rûhunu tatmin etmiş, meraklarını gidermiştir. Dinin bu vasfı, kaynağının sağlamlığındandır. Günümüz dünyasında da, bütün eski dönemlerde olduğu gibi, insanların büyük çoğunluğu Allah’a inanmakta ve tüm varlıkları O’nun eseri olarak kabul etmektedir. Din, insanlığın en önemli gereksinimlerindendir
Peygamberler vermiştir. Onlar, getirdikleri kanunlarla, insanlar arası münasebetleri en iyi bir şekilde ayarlamaya çalışmışlar, onları güzel ahlâka yönlendirmişler ve bu konuda en güzel birer örnek olmuşlardır. Kur’ân-ı Kerim de, peygamberimizin bu yönüne dikkatleri çekmiş, O’nun yüce bir ahlâkla yaratıldığını vurgulamıştır. Ayrıca peygamberimiz de, kendisinin, “güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildiğini” ifade etmiştir.
Biz müslümanlar Rabbimizi razı edebilmek için peygamberlerin bu güzel ahlakı ile ahlaklanmak zorundayız.