ŞEHİD SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA İNSAN SURESİ 27-31
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
27- Bu adamlar şu geçici dünyayı severler ve önlerindeki o zorlu günü gözardı ederler.
Bu adamların arzuları ve idealleri yakın vadeli, istekleri ve düşünceleri küçüktür. Kendileri de küçük ve basit olan bu zavallılar şu gelip geçici dünyaya dalarlar da önlerinde kendilerini bekleyen zorlu ve “ağır” bir günü göz ardı ederler. Oysa o gün hem sorumlulukları, hem sonuçları ve hem de gerçek terazisindeki tartısı açısından “ağırlıklı” bir gündür.
Bu adamların hiçbir sözlerine uyulmaz, tutturdukları yolda peşlerinden gidilmez. Müminler ile ortak hedefleri ve paylaşılır amaçları olamaz. Şu geçici dünyadaki mallarına, mevkilerine ve konforlarına imrenilmez. Çünkü şu dünyanın günleri sayılıdır, nimeti ve konforu yetersizdir, sahiplerine gelince onlar da küçük ve basit zavallılardır.
Bu arada onların kendi iyiliklerinin nerede olduğunu göremedikleri dolaylı biçimde anlatılıyor. Çünkü adamlar şu gelip geçici dünyayı tercih ederek genel hesaplaşma işleminden sonra kendilerini zincirleri ile kelepçeleri ile çılgın alevli cehennemi ile bekleyip duran zorlu günü ihmal ediyorlar.
Bu ayet de Peygamberimizi ve çevresindeki müminleri şu sevdikleri dünyaya ilişkin istediklerini elde eden müşrikler karşısında yüreklendirmeye devam ediyor. Bunun yanı sıra dünya tutkunlarına yöneltilmiş üstü kapalı bir tehdit niteliğindedir.
Bu üstü kapalı tehdidi bir küçümseme ifadesi izliyor. Bu ifadede o zavallıların Allah katındaki önemsizlikleri vurgulanıyor. Çünkü kendilerine sahip oldukları bu maddi gücü, bu caydırıcılığı veren Allah dilerse kendilerini ortadan kaldırarak yerlerine başkalarını getirebilir. Eğer böyle yapmıyor da onları yerlerinde bırakıyorsa bunun bir hikmeti vardır, O ezeli plânını bu hikmet aracılığı ile yürütüyor.
28- Onları yaratan ve vücutlarına biçim veren biziz. İstediğimiz zaman onları benzerleri ile değiştiririz.
Bu açıklama, her şeyden önce maddi güçlerine güvenerek şımaran bu zavallılara bu güçlerinin, hatta varoluşlarının kaynağını hatırlatıyor. Sonra da zayıf bir azınlık durumunda olan müminlere moral aşılıyor. Çünkü bu gücü veren, onların bağlısı oldukları ve çağrısını duyurmaya çalıştıkları yüce Allah’tır. Ayrıca yüce Allah’ın plânına ve bu plânın gerisindeki amaçlanmış hikmete ilişkin gerçeği müminlerin kalplerine yerleştiriyor. En yerinde hükümleri veren yüce Allah’ın hükmü gerçekleşinceye kadar gelişen bütün olaylar O’nun bu hikmetine uygun biçimde meydana geliyor.
Evet; “İstediğimiz zaman onları benzerleri ile değiştiririz.”
Onlar güçleri ile yüce Allah’a karşı koyamazlar, O’nunla baş edemezler. Çünkü onları yaratan ve övündükleri gücü kendilerine veren O’dur. O onları yok edip yerlerine başka benzerlerini yaratabilir. Eğer onlara mühlet veriyor da kendilerini benzerleri ile değiştirmiyorsa bu bir yandan O’nun lütfunun ve bağışının, öbür yandan da O’nun hükmünün ve hikmetinin sonucudur.
Ayet bu anlamından dolayı Peygamberimize ve çevresindeki müminlere yönelik moral ve direnç aşılama çabasının bir devamı, müminler ile karşıtlarının gerçek durumlarını anlatan bir açıklamadır. Bunun yanı sıra şu dünyaya dalmış ve ailelerin gücüne güvenerek şımarmış şımarıklara yönelik donukluk bir uyarıdır. Böylece onlardan Allah’ın nimetlerini hatırlamaları isteniyor. Şımarıklıklarına gerekçe yaptıkları ve karşılığında şükür etmedikleri nimetlerini. Ayrıca bu nimetlerin ardında saklı duran “sınanma” gerçeğinin farkına varmaları da isteniyor. Bilindiği gibi bu sınav gerçeği onlara surenin baş tarafında açıklanmıştı.
Arkasından müşrikler kendilerine tanınan fırsat konusunda uyarılıyorlar. Sebebine gelince Kur’an kendilerine gerçekleri sunuyor ve Kur’an’ın bir parçası olan bu sure de onlara ana ilkeleri hatırlatıyor. Okuyalım:
29- Bu bir hatırlatmadır. İsteyen Rabbine giden yolu tutar.
Bu açıklamanın hemen arkasından yüce Allah dileğinin sınırsızlığı ve her şeyin ona döndüğü gerçeği vurgulanıyor. Böylece son yönelişin O’nun dergâhına olması, son çözümde O’nun hükmüne boyun eğilmesi, insanın kendi gücünü ve etkinliğini arka plâna atarak O’nun gücüne ve etkinliğine öncelik tanıması isteniyor. Zaten İslam gerçek anlamı ile özü ile bu demektir. Okuyoruz:
30- Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi bilir ve her işi yerinde yapar.
O halde insanlar bilsinler ki, sorumsuz yapıcı ve güçlü yönlendirici yüce Allah’tır. Böylece insanlar O’na nasıl yöneleceklerini, nasıl O’nun plânına teslim olacaklarını öğrensinler. İşte bu tür ayetlerin içerdiği gerçeğin alanı ve çerçevesi budur. Bu arada şu gerçek de vurgulanıyor. Yüce Allah özgür dileği ile kullarını doğru ile eğriyi birbirinden ayırt etme yeteneği ile donattı, onlara kalplerinin özünü bilen dileği uyarınca bu ikisinden birine yönelme iradesi sundu. Yine O kullarını kavrama gücü ile ve bilgi ile destekledi. Onlara Peygamber göndererek ve Kur’an’ı indirerek kendilerine gidecekleri yolu gösterdi. Yalnız bütün bunlar son aşamada varıp O’nun plânına dayanır. Herkesin tek sığınacağı merci O’nun dergâhıdır. O kendisine sığınanları adını anmaya ve ibadet etmeye muvaffak eder. Buna karşılık eğer kul O’nun karşı durulmaz gücünü gerçek anlamda tanımaya yanaşmaz da yardım ve başarı dileği ile O’nun dergâhına sığınmazsa ne doğru yolu bulabilir, ne O’nun adını anmayı ve iyilik işlemeyi başarabilir.
31- O dilediklerini rahmetinin kapsamı altına alır. Zalimlere gelince O, onlar için acıklı bir azap hazırlamıştır.
O’nun iradesi özgür ve sınırsızdır, dilediğini yapar. Bu özgür dileğin bir sonucu olarak O, dergâhına sığınanlardan, doğru yola iletilmelerini ve ibadet etme başarısı ile donatılmalarını isteyenler arasında dilediklerini rahmetinin şemsiyesi. Altına Alır. Ama “Zalimlere gelince O, onlar için acıklı bir azap hazırlamıştır.” Dünyada O’nun onlara meydan vermesi, mühlet tanıması sonunda bu acıklı azapla yüz yüze gelsinler diyedir.
Surenin bu “son”u “baş”ı ile bütünleşiyor, sınavın sonucunu açıklıyor. O sınav ki, yüce Allah, insanı onun uğruna karışım nitelikli bir su damlasından yarattı, onu işitme ve görme yeteneği ile donattı, ona yolunu gösterdikten sonra isterse cennete doğru, dilerse cehenneme doğru gidebileceğini belirtti.
ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN