sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

ŞEHİD SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA RAD SURESİ 17-18. AYET

08.10.2018
1.049
A+
A-

 

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

 

17- Allah, gökten su indirdi ve yataklarının kapasitesi ile ölçülü büyüklükte dereler akıttı. Akan sel, yüzeyinde köpük taşır. Süs ya da kullanım eşyası yapmak amacı ile ateşte erittiğiniz madenlerin de buna benzer köpükleri, cürufları vardır. Allah, hak ile batılı bu örnek aracılığı ile anlatır. Köpük, havaya uçup gider; fakat insanlara yarar sağlayan kısım yerde kalır. İşte Allah, böylesine örnekler verir.

Gökten vadilere kadar dolup taşacak suyun indirilmesi, geçen sahneye egemen olan şimşekli, gök gürlemeli ve bulutlu havayla uyum oluşturmaktadır. Bu aynı zamanda evrensel sahneyi de bütünlemektedir. Zaten surenin ele aldığı sorunlar, içerdiği konular bu evrensel atmosferde geçmektedir. Aynı şekilde bu da tek ve her zaman üstün gelen yüce Allah’ın gücüne tanıklık etmektedir. Derelerin bir ölçü içinde, hesaplı, programlı, kapasiteleri ve ihtiyaçları kadar su akıtmaları yüce yaratıcının her şeyi kapsayan planlamasını ve takdirini gözler önüne sermektedir. Bu da surenin ele aldığı sorunlardan biridir. Bu ve o, sadece yüce Allah’ın niteliğindedir. Bu örnek insanların her zaman için gördükleri ama dikkat etmeden geçip gittikleri bizzat kendi hayatlarından bir örnektir.

Su gökten iner ve derelerde akar. Yolunda birikmiş çerçöpleri önüne katıp götürür. Böylece suyun üzerinde bir köpük tabakası oluşur. Zaman zaman bu köpük suyun üzerini tamamen kapatır. Yumuşak, beyaz ve kabarık bir köpüktür bu. Ne var ki, aslında çerçöpten oluşmaktadır. Ama bu köpüğün altında su, sessiz sedasız akıp gitmektedir. Bu sudur, iyilik ve hayat kaynağı… Tıpkı süs eşyası ya da hayat için gerekli olan kap kacak ve araç gereç yapmak için eritilen altın, gümüş, demir ve kurşun madenleri gibidir. Bu madenler eritilirken, üzerlerinde bir tortu oluşur. Bu tortu asıl madeni tamamen örter. Ama tortudur bu, az sonra gidecek geride saf maden kalacaktır.

Hayat sahnesindeki hak ile batılın durumu da tıpkı bunun gibidir. Batıl her tarafı kaplar, üstün görünüp kabardıkça kabarabilir. Gelişip her tarafı sarabilir. Ama köpükten ya da tortudan başka bir şey değildir. Çok geçmeden bir gerçekliği olmadığı, kalıcı bir şey olmadığı ortaya çıkacaktır. Ama hak, hep sessiz ve sakindir. Hatta kimi zaman bazıları hakkın köşesine çekildiğini, bozulduğunu, kaybolduğunu, hatta ölüp gittiğini sanabilir. Fakat hak, hayat kaynağı olan su gibi, saf maden gibi yeryüzünde insanların yararı için hep varlığını sürdürecektir. “İşte Allah böylesine örnek verir.” Davaların , düşüncelerin, söz ve davranışların mahiyetini doğuracağı sonuçları bu şekilde belirler. O bir ve her şeyden üstün olan, karşı konulmaz bir güce sahip yüce Allah’dır. O’dur evrenin ve hayatın gidişini planlayan; görüleni ve görülmeyeni, hak ve batılı, kalıcı olanı, geçici olanı bilendir.

Allah’ın çağrısına olumlu karşılık veren kimse en güzel şekilde ödüllendirilir. O’nun çağrısına olumlu karşılık vermeyenler ise, ödleri patlatan bir korkuyu hakederler. Her biri dünya dolusu mala, bir o kadar daha mala sahip olup, bunları vererek bu korkudan kurtulmayı ister. Ama bundan kurtulmaları mümkün değildir. Bu tutum yaptıkları yanlış hesaptan kaynaklanmaktadır. Bu yüzden onların yatakları cehennemdir. Ne kötü yataktır bu!

18- Rabblerinin çağrısına olumlu cevap verenlere karşılıkların en güzeli verilir. O’nun çağrısına olumlu karşılık vermeyenlere gelince, eğer dünyada bulunan her şey, bir kat fazlası ile ellerinde olsa, bütün bunları kurtuluş fidyesi olarak verirlerdi. Böylelerini kötü bir hesaplaşma işlemi bekliyor, varacakları yer cehennemdir; orası ne fena bir barınaktır!

Allah’ın çağrısına olumlu karşılık verenler ile, olumsuz karşılık verenler birlikte anılıyorlar. Güzel ödül de kötü azaba ve en kötü yatak olan cehenneme karşılık olarak yer alıyor… Surenin metodu ve değişmeyen ifade yöntemi bunu gerektiriyor çünkü.

Surenin birinci bölümünde, evrenin ufuklarından, bilinmez gaybın derinliklerinden ve insan ruhunun kuytu köşelerinden sunduğu dehşet verici sahnelerden sonra, ikinci bölüm, vahiy ve peygamberlik, Allah’ın birliği ve sahte İlahları anlatan konuları ile mucize bekleme ve tehditlerin çabucak yerine getirilmesini isteme sorunları etrafında ince, yumuşak, tasvirli, insan ruhuna ve aklına yönelik fırça darbeleri ile başlıyor. Bu da surenin genelde ele aldığı sorunları irdeleme amacı ile çıkılan yeni bir gezintidir.

Bu gezinti imanın ve küfrün tabiatına yönelik bir dokunuşla başlıyor. Buna göre iman bilgi, küfür ise körlüktür. Bu dokunuşla birlikte mü’minlerle kâfirlerin tabiatları ve her iki grubun ayırıcı özellikleri de belirginleşiyor. Bunu, kıyamet sahnelerinden biri izliyor. Bu sahnede birinciler mutluluk içinde yaşarken, sonrakiler azap içinde kıvranıyor. Bu arada rızkın genişletilip daraltılmasına, her iki durumun da yüce Allah’ın iradesine bağlanmasına değiniliyor. Allah’ı anmakla huzur bulan gönüllerle çıkılan bir gezinti anlatılıyor. Sonra nerdeyse dağları yürütecek, yeri yaracak, ölüleri konuşturacak Kur’an’ın bir niteliğine değiniliyor. Bunun yanında kâfirlerin başlarına ya da yurtlarının yakınına isabet eden kimi felaketlere değiniliyor. Bu arada sahte İlahlar adına girişilen komik bir tartışma dile getiriliyor. Bir de geçmişlerin akıbetlerine ve yaşadıkları yeryüzünün etrafının gitgide kısaltılmasına değiniliyor. Bütün bu değinmeler peygamberlik kurumunu, bu arada Hz. Peygamberi -salât ve selâm üzerine olsun yalanlayanlara yönelik bir tehditle noktalanıyor. Onların önceden belirlenmiş bir akıbete uğrayacakları vurgulanıyor.

Bu yüzden bakıyoruz ki, surenin ilk bölümünde yer alan ardışık vurgular ve uyarıcı balyozlar, duyguları surenin ikinci bölümünde yer alan konulara ve sorunlara hazırlıyor. Bu sayede duygular ele alınan konuları kavrayacak konuma getiriliyor. Surenin her iki bölümü yek diğerini bütünlemektedir. Her iki bölüm de aynı hedefe yönelik ve aynı sorun etrafındaki mesajlarını ve vurgularını, duygulara doğru akıtmaktadırlar.

Ele alınan ilk sorun vahiy sorunudur. Surenin başlarında bu soruna değinilmişti. Burada ise bir kez daha yepyeni bir üslupla ele alınıyor.

 

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.