SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 93. VE 94. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
93- İsrail’in (Yakub’un), Tevrat’ın indirilişinden önce kendine yasakladıkları dışında kalan tüm yiyecekler İsrailoğulları’na helâl idi. De ki; `Eğer doğru söylüyorsanız, Tevrat’ı getirip okuyunuz.’
94- Kim bundan sonra Allah adına yalan uydurursa, bunlar zalimlerin ta kendileridirler.
Yahudiler, Hazreti Muhammed’in (salât ve selâm üzerine olsun) Risaletinin sıhhatine kusur bulmaya yol bulmak, fikirleri karıştırıp akılları ve kalpleri sarsmak için her delili, her şüpheyi ve her hileyi kullanmak istiyorlardı. Bu nedenledir ki, Kur’an’ın Tevrat’ta bulunanları tastik ettiğini görünce şöyle demeye başladılar: “O halde İsrailoğulları’na haram kılınan şeyleri (rivayetlere göre İsrailoğulları’na haram olan bizzat deve etini ve sütünü zikretmişlerdir.) Kur’an nasıl helâl kılıyor?” Bilindiği gibi İsrailoğulları’na haram olan birçok şeyi yüce Allah müslümanlara helâl kılmıştır.
Burada Kur’an-ı Kerim, yahudilerin, Kur’an’ın Tevrat’ı tastik ettiğini ve İsrailoğulları’na haram kılınan bazı şeylerin müslümanlara helâl kılındığını şüpheyle karşılamalarına, “İsrail’in (Yakub’un), Tevrat’ın indirilişinden önce kendine yasakladığı dışında kalan bütün yiyecekler İsrailoğulları’na helal” olduğuna dair tarihi gerçekle cevap veriyor. Bilindiği gibi İsrail, Yakub’dur (selâm üzerine olsun). Rivayetlere göre şiddetli bir hastalığa yakalanması üzerine, şayet iyileşirse Allah’a, en çok sevdiğim deve etini ve sütünü yemeyeceğime dair gönüllü olarak adakta bulunur; bunun üzerine Allah da, adağını kabul eder. İsrailoğulları’nın geleneği de babalarının kendine haram kıldığını tamamen haram saymak şeklinde sürüp gelmiştir. Bunun yanında, işledikleri bazı suçlara ceza olarak, yüce Allah başka şeyleri de İsrailoğulları’na haram kılmıştır. Bu haramlara En’am suresindeki şu ayette işaret edilmiştir:
“Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram ettik. Sığır ve koyunun iç yağlarını da haram kıldık; bunların sırtlarına ve bağırsaklarına yahut kemiklerine yapışan yağlar müstesna. Bu haramı onların azgınlıklarına ceza olarak yaptık. Ve şüphesiz biz doğruyuz.” (En’am suresi; 146)
Bundan önce bu yiyeceklerin hepsi İsrailoğulları’na helâldi. Yüce Allah, onlara, bütün bu yiyeceklerin aslında helâl olduğunu ve kendilerine özgü nedenlerle haram kılındığı gerçeğini ifade ediyor. Dolayısıyla bu maddelerin müslümanlara helâl kılınmasından yola çıkarak Kur’an’ın ve bu son İlahi Şeriatın sıhhatinden şüphelenmenin yersiz olduğu gerçeği ortaya çıkıyor.
Ayeti kerime onları, Tevrat’a müracaat etmeye ve O’nu getirip okumaya davet ederek bu suretle haram kılmanın kendilerine has olup genel olmadığını göreceklerini bildiriyor:
“De ki; eğer doğru söylüyorsanız, Tevrat’ı getirip okuyun.”
Daha sonra ayeti kerime, Allah’a yalan yere iftirada bulunanı tehdit ederek, böyle yapanın, gerçeğe, nefsine ve insanlığa adil davranamayacağını belirtiyor. Zalimin cezası bellidir. Onları bekleyen azabın gerçekleşmesi için onların bu şekilde ayıplanmaları yeterlidir. Onları Allah’a yalan iftirada bulunuyorlar ve sonuçta da Allah’a döneceklerdir.
HACC ve KÂBE-İ MUAZZAMA
Daha önce Bakara suresinde, yeterince tartışılmış olan müslümanlara kıble tayin edilmesi ve Kâbe’ye yönelmenin asıl ve evlâ olduğu, Beytül Mukaddes’in bir dönem kıble edinilmesinin yüce Allah’ın beyan ettiği muayyen bir hikmete yönelik geçici bir durum olduğu açıklandığı halde yine de yahudiler bu konu etrafında polemik yapmaya devam ediyorlardı. Resulullah hicrî onaltıncı ve onyedinci aya kadar Beytül Mukaddes’e dönüp namaz kıldığı halde, kıblenin değiştirilip Kabe’ye dönerek namaz kılmasını konuşup duruyorlardı. Evet bütün bu açıklamalara rağmen yahudiler halâ, günümüzde de bu dinin düşmanlarının, dinin bütün konularında yaptıkları gibi bu açık ve seçik hakikati şüphe ve kargaşa ile bulandırmayı umarak dönüp dolaşıp aynı konuyu dillerine dolamışlardı.
Yüce Allah, burada yepyeni bir açıklamayla onlara cevap veriyor: