sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 123. VE 124. AYETLER ARASI

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 123. VE 124. AYETLER ARASI
03.10.2020
652
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

FİRAVUN’UN ÇIĞLIĞI

123- “Firavun onlara dedi ki; “Ben izin vermeden O’na inandınız, öyle mi? Bu, bu kentin halkını buradan çıkarabilmek için daha önceden burada tekrarladığınız bir komplodur, ama yakında başınıza neler geleceğini öğreneceksiniz!”

124- “Andolsun ki, sağlı-sollu birer el ve ayağınızı kesecek ve arkasından tümünüzü asacağım. “

İşte böyle… “Ben size izin vermeden O’na inandınız öyle mi?” Sanki hakkı kabul etmek için, kalplerinin harekete geçmesi için ondan izin almak zorundalarmış gibi. Halbuki kendilerinin bile kalpleri üzerinde bir otoritesi yoktu… Veya kendilerinin daha üzerinde hiçbir etkinlikleri bulunmayan vicdanlarının harekete geçmesi için O’ndan izin almak mecburiyetindelermiş gibi… Yahut da kendilerinin bile giriş ve çıkış kapılarına sahip olmadıkları ruhlarının aydınlanması için o’ndan emir almakla yükümlüymüşler gibi… Veyahut da benliklerinin derinliklerinde yeşeren kesin inancı geri tepmek, öz fıtratından kopup gelen imanı bastırmak, kesin inancın boyutlarından fışkırıp gelen aydınlığın üstünü kapatmak zorundalarmış gibi!

Fakat o azgın bir zorbaydı. Barbar, bilgisiz, duygusuzdu. Aynı zamanda katı ve kaba sözlü, kendini beğenmiş ve üstünlük taslayan biriydi!

Sonra bu sarsılmakta olan tahtın, sallanmakta olan otoritenin elden kaçırılması endişesiyle. atılmış bir çığlıktır:

“Bu, bu kentin halkını buradan çıkarabilmek için daha önceden burada tasarladığınız bir komplodur.”

Başka bir ayeti kerimede deniyor ki: “Musa, size büyüyü öğretmiş olan büyüğünüzdür.”

Burada mesele bütün boyutları ile ortadadır. Hz. Musa’nın “Alemlerin Rabbine” yaptığı çağrıdır… Ve rahatsız eden de korkutan da yine bu çağrıdır. Alemlerin Rabbine çağrı ile birlikte azgınların, zorbaların hakimiyeti ve hükümranlığı devam edemez ve yerinde kalamaz. Onların idareleri Allah’ın şeriatını yürürlükten kaldırmak suretiyle Allah’ın insanlara ilâhlık yapmasına son verme, kendilerini dilediklerini insanlar için hüküm haline getiren ve hüküm olarak çıkardıkları kanunlara insanları kul yapan Allah dışında ilâhlar konumunda görme ilkesine dayanır!.. Bunlar asla biraraya gelmeyecek olan iki yoldur… Veya hiçbir zaman birleşmeyecek olan iki dindir. Veyahut, bunlar birleşmeleri mümkün olmayan iki ilâhtır… Firavun bu gerçeği biliyordu, Firavun’un kurmayları da bunu biliyorlardı… Onlar daha önce Hz. Musa’nın ve Hz. Harun’un alemlerin Rabbine, çağrıda bulunmalarından dehşete kapılmışlardı… Şimdi elbette ki daha fazla endişeleneceklerdi. Çünkü şimdi büyücüler secdeye kapanmışlardı. “Biz alemlerin Rabbine inandık. Musa ve Harun’un Rabbine” demişlerdi. Halbuki bu büyücüler Firavun’u ilâh olarak kabul eden ve din adına O’nun insanlara hakim olmasına zemin hazırlayan putperest dinin (inancın) kâhinlerinden seçilmişlerdi!

İşte bu nedenle Firavun onlara korkunç ve barbar tehdidi şu şekilde savurmuştu:

“Andolsun ki, sağlı-sollu birer el ve ayağınızı kesecek ve arkasından tümünüzü astıracağım.”

Kuşkusuz hakkı delillerle, belgelerle engellemeye güçleri yetmeyen zorbaların azgınların elindeki en etkili silah işkencedir, sindirmedir, gözden düşürmektir. Apaçık gerçeğe karşı batılın en önemli teçhizatı bunlardır.

Şu kadar var ki, insanın benliğine iman gerçeği yerleştiğinde, insan bütün yeryüzü güçlerini aşar, zorbaların zulümlerini basit görür, böyle bir insan benliğinde inanç sistemi hayata, üstün bir değer kazandırır, zaten geçici olan hayatı önemsemez, sürekli ve değişmez ebedi hayatı tercih eder. Böyle bir benlik sahibi olan insan ne alacağını, ne vereceğini, neyin eline geçeceğini, neyin cebinden çıkacağını, ne kadar zarar ne kadar kâr edeceğini, yol boyunca hangi zorluklarla, dikenlerle ve fedakârlıklarla karşı karşıya geleceğini hesaplamaz. Çünkü yol boyunca önünü aydınlatan parlak ve açık ufuk, işte oradadır! Dolayısıyla yolda hiçbir şeye dönüp bakmaz!

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.