sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 20. VE 21. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 20. VE 21. AYETLER
20.08.2020
707
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

İBLİS HZ. ADEM’İ KANDIRIYOR

İşte şimdi iblis Hz. Adem’in bu ihtirasları ile oynamaya başlıyor.

20- “Fakat şeytan, gözlerinden saklı tutulan ayıp yerlerini meydana çıkarmak amacı ile onlara şu sözleri fısıldadı. Rabbiniz, ya melek olmayasınız ya da burada sürekli kalacakların arasına katılmayasınız diye size bu ağacı yasakladı. “

21- “Onlara “Ben gerçekten sizin iyiliğinizi istiyorum ” diye yemin etti. “

Şeytanın insanlara nasıl fısıldadığını bilmiyoruz. Aslında biz şeytanın ne olduğunu bilmiyoruz ki, onun insanlara nasıl fısıldadığını bilebilelim. Aynı şekilde şeytanın insanla nasıl temasa geçtiğini ve onu nasıl saptırdığını da bilmiyoruz. Şu kadar var ki, biz şeytanın insanı herhangi bir yöntemle ona birtakım şeyler aşıladığını, bu aşılamanın ve bu saptırmanın temelde insanın yaradılışında varolan zaaf noktalarına dayandığını, iman ve zikirle bu zaaf noktalarını takviye etmenin mümkün olduğunu, Allah’a iman eden ve O’nu sürekli zikredenlerin şeytanın etkisinden tamamen kurtulabileceklerini ve bu durumda şeytanın zaten zayıf olan tuzaklarının etkisinden kurtulabileceklerini kesin haberden öğreniyoruz. Bize göre bu tür gayb konularında sağlıklı kabul edilebilecek tek kaynak da Haber’i sadıktır.

İşte bu şekilde şeytan Hz. Adem ve Hz. Havva’ya gözlerinden saklı tutulan ayıp yerlerini meydana çıkarmak için fısıldadı… Onun hedefi buydu… Adem ile Havva’nın ayıp yerleri vardı. Fakat bu ayıpları gözlerinden saklı tutulduğu için onları görmüyorlardı. İlerde ayetlerin devamından anlaşılacağı gibi, onların bu ayıpları algılanabilen somut ayıplardı ve somut bir şeyle örtülmeleri gerekiyordu. Sanki bu ayıpları, avret yerleriymiş gibi geliyor bana. Fakat tabii ki şeytan onlara asıl amacını açıklamamıştı. Böylece anlaşılıyor ki, şeytan onlara ancak onların köklü arzuları açısından yaklaşmış olmaktadır.

“Rabbiniz ya melek olmayasınız ya da burada sürekli kalacakların arasına katılmayasınız diye size bu ağacı yasakladı.”

İşte bu şekilde “insanın” potansiyel içgüdüleriyle oynadı. İnsan, fıtratı gereği olarak ölmemek, ebedi olarak yaşamak veya sonsuza dek yaşamayı andıracak kadar uzun bir süre yaşamak ister! Sınırlı, kısa bir ömürle, sınırlı olmayan bir mülke sahip olmak ister.

Burada “melek” şeklinde okunan kelime bir kıraate göre “Melik” şeklinde okunmuştur. Taha suresinin (120). ayetin metni bu kıraatı desteklemektedir: “Size sonsuzluk ağacını ve yıkılmayacak bir hükümranlığı göstereyim mi?” Buna göre şeytan onları yıkılmayacak hükümranlık ve sonsuz ömür va’detmekle aldatmış olur. Gerçekten de bunlar insanın en güçlü ihtiraslarıdır. Hatta denebilir ki, cinsel arzular bile insanın kuşaktan kuşağa neslini sürekli olarak sürdürme ihtirasını gerçekleştirme vasıtalarından biri olmaktan öte bir anlam ifade etmezler. “Melek” şeklindeki kıraate göre ayetin anlamı ise şöyle olur. “Şeytan melekler gibi, bedenin somut bağlarından kurtarma ve orada sonsuza dek kalma va’diyle onları aldatmaya çalışmıştır… Şu kadar var ki, birinci kıraat en meşhur kıraat olmasa da diğer Kur’an ayetlerinin metinleriyle ve şeytanın insanın köklü ihtiraslarına uygun düşen tuzaklarıyla daha güzel bütünleşmektedir.

Lanet olası şeytan, Allah’ın onlara bu ağacı yasakladığını Allah’ın bu yasağının onların gönlünde gerçek bir ağırlığı ve kuvveti olduğunu bildiğinden bir taraftan onların ihtiraslarını harekete geçirirken, diğer taraftan bu tezgahını onlara verdiği teminatla takviye etmeye çalışmış, Allah’a yemin ederek kendilerine öğüt verdiğini ve bu öğüdünde samimi olduğunu söylemiştir:

“Onlara “Ben gerçekten sizin iyiliğinizi istiyorum” diye yemin etti.”

Hz. Adem ve Hz. Havva itici arzuların ve büyüleyici yeminin etkisiyle şeytanın kendilerine düşman olduğunu ve iyiliklerini düşünmesinin mümkün olamayacağını unuttular. Allah’ın kendilerine bir yasak koyduğunu, hikmetini anlasalar da anlamasalar da O’na itaat etmeleri gerektiğini hesaplayamadılar! Allah’ın takdiri olmadan hiçbir şeyin olamayacağını, eğer o, kendilerine sonsuzluk ve yıkılmayan hükümranlık takdir etmişse, bunu elde etmelerinin imkânsız olduğunu düşünememişlerdi!

Onlar bunların hepsini unutmuşlardı. Ve şeytanın tahriklerine kapılmışlardı!

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.