sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA EN’ÂM SURESİ 141. VE 142. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA EN’ÂM SURESİ 141. VE 142. AYETLER
23.07.2020
1.006
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

141- O ki, çardaklı ve çardaksız bahçeleri, ürünleri değişik hurmaları ve ekinleri, yaprakları benzer ve meyvaları benzemez zeytin ve nar ağaçlarını yarattı. Bu ağaçlar ürün verdiklerinde meyvalarından yiyiniz ve hasat günü haklarını veriniz, fakat israf etmeyiniz, çünkü Allah israf edenleri sevmez.

142- Kimi yük taşıyan ve kiminin yününden yaygı yapılan hayvanları yaratan da O’dur. Allah’ın size verdiği rızıklardan yiyiniz ve şeytanın izinden gitmeyiniz. Çünkü o sizin açık düşmanınızdır.

Kuşkusuz bu bahçeleri ilk defa yaratan yüce Allah, hayatı da ölüden çıkarmıştır. Bu bahçelerden bazısı insanların oturaklar ve duvarlarla hazırladıkları, çardaklarla oluşturduklarıdır. Bazısı da çöllerde kendi kendine -Allah’ın takdiri uyarınca- insan yardımı ve düzenlemesi söz konusu olmaksızın yeşermektedir. Değişik renk, tat ve şekilleriyle ekinleri ve hurmaları var eden Allah’dır. Birbirine benzeyen ve benzemeyen çeşitli türden, zeytin ve nar yaratan O’dur. Bütün bu hayvanları yaratan, bazısını yerden yüksek olan uzun ayakları nedeniyle ağırlık taşıyıcısı binek hayvanı kılan O’dur. Yere yakın küçük boyluları da yününden ve kıllarından yaygı için yararlanılan türden kılmıştır.

Yeryüzünde hayatı yaygınlaştıran, bu şekilde türlere ayıran ve insanın yeryüzündeki hayatını gereklerine uygun kılan yüce Allah’dır. O halde bunca kanıta ve gerçeğe karşın, insanlar nasıl olur da gidip ekinler, hayvanlar ve mallar konusunda Allah’dan başkasının hükmüne başvurabiliyorlar?

Kur’an’ın ifade yöntemi, insanların hayatı üzerindeki hakimiyet noktasında yüce Allah’ın birlenmesinin zorunluluğuna bir kanıt olması için tek başına yüce Allah’ın insanlara bahşettiği rızık gerçeğini sık sık gözler önüne sermektedir. Çünkü tek başına yaratan, yarattıklarının rızkını veren ve onları koruyan kimse, tartışmasız olarak Rabblığın, hakimiyetin ve otoritenin O’na ait olması gerekendir:

Burada ayetlerin akışı ekin, meyve verme, hayvanlar ve bu vesileyle Allah’ın nimetlerinin oluşturduğu sahneler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Daha önce ilâhlık sorunu tartışılırken, üzerinde yoğunlaştığı bu etkenleri şimdi de hakimiyet sorununda kullanmaktadır. Böylece İslâm inancında ilâhlık ve hakimiyet sorunlarının aslında aynı şey oldukları gerçeğine işaret etmektedir.

Ayet, ekinler ve meyveleri söz konusu ederken, şöyle demektedir:

“Bu ağaçlar ürün verdiklerinde meyvalarından yiyiniz ve hasat günü haklarını veriniz, fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.”

Ayette yer alan hasat günü haklarını verme direktifi, bu ayetin Medine’de nazil olduğuna ilişkin bazı rivayetlere neden olmuştur. Ancak biz surenin tanıtımında, “Bu ayet Mekke’de nazil olmuştur. Çünkü Mekke’de nazil olan bölümünün akışı içinde bu ayet olmaksızın bütünlük sağlanamaz. Dolayısıyla bu ayetin indirilişi Medine’ye ertelenecek olursa ayetin öncesi ile sonrası arasında bir kopukluk meydana gelecektir. Bununla beraber, hasat günü hakkını veririz direktifiyle zekâtın kastedilmiş olması kesin değildir. Çünkü ayete ilişkin bazı rivayetlerde burada amaçlananın sınırları belirsiz sadaka olduğu ifade edilmektedir. Oysa belirlenmiş oranlarıyla birlikte zekât, hicretin ikinci senesinde Peygamberimizin -salât ve selâm üzerine olsun- uygulaması (sünneti) ile belirlenmiştir” demiştik:

“Fakat israf etmeyiniz, çünkü Allah israf edenleri sevmez” sözü sadaka vermeye dönük olabileceği gibi, yemeye de dönük olabilir. Rivayetlerde müslümanların mallarını dağıtmada israf edercesine vardıkları anlatılır. Bu yüzden yüce Allah: “İsraf etmeyiniz, çünkü Allah israf edenleri sevmez” buyurmuştur.

Hayvanlar söz konusu edilirken şu ifadeye başvurulmaktadır:

“Allah’ın size verdiği rızıklardan yiyiniz ve şeytanın izinden gitmeyiniz. Çünkü o sizin açık düşmanınızdır.”

Amaç, bu rızıkları verenin ve onları yaratanın yüce Allah olduğunu belirtmektedir. Oysa şeytanlar hiçbir şey yaratamazlar. O halde onlara ne oluyor ki Allah’ın verdiği rızıklar konusunda şeytanlara uyuyorlar? Bir de şeytanın onlara açıktan açığa düşman olduğu vurgulanmaktadır. Açıktan açığa düşman olduğu halde, nasıl olur da onun adımlarını takip edebilirler?

Sonra ayetlerin akışı, son derece ince bir tavırla cahiliyenin gizli kuruntularını sıraladığı, aydınlattığı, birer birer, parça parça gözler önüne serdiği bir karşılamaya başlıyor. Bu sayede, bir nedene dayandırılması ve savunulması mümkün olmayan oldukça tutarsız, ahmakça düşünceleri gün yüzüne çıkmaktadır. Kuşkusuz bu düşüncelerin açığa çıktığını ve bunların ne bilimsel ne doğru yoldan ne de aydınlatıcı bir kitaptan kaynaklanan dayanağının olmadığını gören kişi kendi kendine utanacaktır:

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.