SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA ENFAL SURESİ 64. VE 66. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
64- Ey peygamber, sana ve sana uyan mü’minlere Allah yeter.
65- Ey peygamber, mü’minleri savaşa teşvik et. Eğer sizden yirmi sabırlı kişi olursa bunlar iki yüz kâfiri yenerler. Eğer sizden yüz kişi olsa, bunlar bin kâfiri yenerler. Çünkü onlar anlayışsız, bilinçsiz bir güruhtur.
66- Allah, bundan böyle, bu konudaki yükünüzü hafifletti ve bünyenizde bir zaaf belirdiğini bildi. Buna göre eğer sizden yüz sabırlı kişi olursa, bunlar iki yüz kâfiri yenerler. Eğer sizden bin sabırlı kişi olursa, bunlar Allah’ın izni ile iki bin kâfiri yenerler. Allah sabırlılarla beraberdir. ‘
İnsan düşüncesi döndürülmesi imkânsız, sorgulanamayan her şeyden güçlü ve üstün olan Allah’ın gücünü kavramak üzere duraklayıveriyor. Öte yandan Allah’ın ordularına engel olmaya çalışan şu güçsüz ve gülünç kuvvetlere bakıyor. Birdenbire aradaki farkın korkunç olduğu, mesafenin çok uzak olduğu ortaya çıkıyor. İki güç arasındaki bu savaşın sonucunun garantili olduğu, neticenin açık olduğu, varacağı noktanın belli olduğu kendiliğinden beliriyor. Bütün bunları yüce Allah’ın şu sözü içeriyor:
“Ey peygamber sana ve sana uyan mü’minlere Allah yeter.”
Bu yüzden Allah yolunda savaşmak için mü’minlerin teşvik edilmesi emri yeralıyor. Çünkü psikolojik motivasyon sağlanmış, bütün gönüller hazırlanmış, sinirler gerilmiş, damarlar coşturulmuş, gönüllere güven, bağlılık ve huzur akıtılmıştır:
“Ey peygamber, mü’minleri savaşa teşvik et.”
Onları teşvik et, yüreklendir. Çünkü sayıları az da olsa, çevrelerinde yer alan hem onların, hem de Allah’ın düşmanlarının sayıları fazla da olsa onlara yeterlidirler:
“Eğer sizden yirmi sabırlı kişi olursa, bunlar iki yüz kâfiri yenerler. Eğer sizden yüz kişi olsa, bunlar bin kâfiri yenerler.”
Bu farklılığın altında yatan neden ise, beklenmeyen ve oldukça ilginç bir nedendir. Ama gerçek ve köklü bir dayanağı vardır:
Peki dış görünüşe göre; bilinç, derin anlayış ve galibiyet arasında ne tür bir ilişki vardır?.. Gerçek, hem de güçlü bir ilişki vardır… Çünkü mü’min grup yolunu tanımakla, hayat sisteminin bilincinde olmakla, varlığının ve amacının mahiyetini kavramakla belirginleşiyor. Mü’min grup ilahlık ve kulluk gerçeklerinin bilincindedir. İlahlığın birlenmesinin ve her şeyin üstünde tutulması gerektiğinin ve kulluğun tek ve ortaksız Allah’a yönelik olmasının kaçınılmazlığının farkındadır. Mü’minler, kendilerinin, Allah’ın yol göstericiliğiyle doğru yolu bulmuş, insanların tüm yeryüzünde kula kulluktan çıkarıp, tek ve ortaksız Allah’a kul yapmak için harekete geçmiş müslüman ümmet olduklarının bilincindedirler. Onlar yeryüzünde Allah’ın halifesidirler. Allah’ın sözünü üstün tutmak ve O’nun yolunda cihad etmek, hakka dayalı olarak yeryüzünü kalkındırmak, insanlar arasında adaletle hükmetmek, yeryüzünde, insanlar arasında adaleti sağlama esasına dayanan Allah’ın egemenliğini kurmak üzere, yeryüzüne yüceltmek ve yararlanmak için yerleştirilmişler. İşte bütün bunlar, müslüman kitlenin gönlüne aydınlık, güven, güç ve kararlılık duygularını akıtan bilinçtir, anlayıştır. Mü’minler bu bilinçle Allah yolunda cihada atılıyorlar; güçlü olarak ve gücü kat kat arttıran sonuçtan emin olarak… Nasıl olsa düşmanları “Anlayışsız bilinçsiz bir gruptur.” Kalpleri kilitlidir, gözleri perdelenmiştir. Görünüşte üstün görünse de, güçleri yetersizdir, etkisizdir onların. Çünkü onların gücü büyük kaynaktan kopuk, köksüz bir güçtür.
Şu oran… On kişiye karşı bir kişi oranı… Bilinçli mü’minlerle, bilinçsiz kâfirler arasındaki güçler dengesinin özünü oluşturmaktadır. Öyle ki, sabırlı müslümanların en zorlu durumlarında bile, kâfirlerle aralarındaki oran, ikiye karşı bir kişidir.
“Allah bundan böyle, bu konudaki yükünüzü hafifletti ve bünyenizde bir zaaf belirdiğini bildi. Buna göre eğer sizden yüz sabırlı kişi olursa, bunlar iki yüz kâfiri yenerler. Eğer sizden bin sabırlı kişi olursa, bunlar Allah’ın izni ile iki bin kâfiri yenerler. Allah sabırlılarla beraberdir.”
Bazı Tefsirciler ve Fıkıhçılar bu ayetlerin, güçlü oldukları durumlarda mü’minlerden bir kişinin on kâfirden kaçmamasına, zayıf oldukları durumlarda da bir kişinin iki kişiden kaçmamasına ilişkin bir emri içerdiği anlamını çıkarmışlar. Ayrıca bu konuda şu anda girmek istemediğimiz ayrıntılara ilişkin birtakım görüş ayrılıkları da belirmiştir. Ne var ki bizim tercihimize göre ayetler, düşmanları karşısında mü’minlerin gücünün Allah ve hak terazisindeki değerine ilişkin bir gerçeği içermektedirler. Ayetler, gönülleri güven duygusuyla dolsun, ayakları yere sağlam bassın diye mü’minlere bu gerçeği tanıtıyor. Yoksa -bizim tercihimize göre- burada yaşamaya ilişkin bir hüküm sözkonusu değildir. Bununla neyi dilediğini en iyi yüce Allah bilir kuşkusuz…
SAVAŞ ESİRLERİ
Savaşa teşvik konusundan esirlere ilişkin hükümlerin açıklanmasına geçiyor ayetlerin akışı… Bu konu, Peygamberimizin ve müslümanların Bedir esirlerine ilişkin uygulamaları münasebetiyle sözkonusu ediliyor. Sonra bu esirlerden söz açılıyor. Onların imana teşvik edilmesi, bunun ötesinde, kaybettikleri mallara ve savaşta uğradıkları zarara karşılık elde edecekleri karşılık sözkonusu ediliyor: