SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA MAİDE SURESİ 95. AYET
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
95- Ey müminler, ihramlı iken av hayvanı vurmayınız. Kim bu durumdayken bilerek bir av hayvanı vurursa, işlediği suçun vebalini tadması için, içinizden iki adil kişinin vurulan av hayvanının dengi olduğuna karar verecekleri bir kurbanlığı, ceza olarak, Kabe ye ulaştırıp kesmesi ya kefaret olarak yoksullara yemek yedirmesi yada bunun dengi kadar gün oruç tutması gerekir. Allah geçmiştekileri affetmiştir. Fakat kim bir daha aynı suçu işlerse Allah ondan öç alır. Hiç kuşkusuz Allah üstün iradeli ve öç alıcıdır.
Buradaki yasak, ihramlı kişinin bile bile avı öldürmesi ile ilgilidir. Yanlışlıkla öldürdüğü takdirde ise ne günah ne de kefareti vardır. Bilerek öldürdüğü takdirde, bunun kefareti, öldürdüğü avın dengi olan bir başka hayvanı kurban etmesidir. Buna göre, ceylanı öldürenin bir koyun veya keçiyi, geyiği öldürenin, bir ineği, devekuşunu ve zürafayı öldürenin bir deveyi kurban etmesi gerekir. Tavşan, yaban kedisi ve benzeri hayvanların kefaretinde ise, bir tavşan yeterlidir. Hayvan olarak karşılığı bulunmayanların değerini, para olarak vermek gerekir.
Bu kefaret hususunda, adalet sahibi iki müslümanın hüküm vermesi gerekir. İki müslüman bir hayvanın kesilmesine karar verince, kurbanlık hayvan serbest bırakılır. Kâbe’ye ulaştığında orada kesilir ve yoksullara yedirilir. Bir hayvan bulunmadığı hallerde ise, bu iki müslüman, hayvanın veya avın değerine karşılık olacak miktarda, yoksullara yedirilecek bir yemeği vermeye hükmedilir. Bu konuda, fıkıhçıların bir kısmı avın değerini, bir kısmı ise onun yerine, kurban edilen hayvanın değerini esas aldıklarından dolayı, görüş ayrılığı söz konusudur.
Kesecek hayvan bulamayan kimse hayvanın değerini verir. Malı olmayan oruç tutar. Oruç ise, avın veya kurbanlık hayvanın değeri üzerinden hesaplanır. Bu değer, değerin kendilerine verileceği yoksulların sayısına bölünür. Ve böylece fakirlerin sayısı belirlenir. Her bir yoksula verilecek miktar karşılığında, bir gün oruç tutulur. Bir kişiyi yedirmenin değeri ne kadardır meselesi ise, fıkıhçılar arasında tartışmalıdır. Yalnız bu zamana, mekana ve şartlara bağlıdır. Kur’an-ı Kerim, bu kefaretin hikmetini de belirtiyor:
“İşlediği suçun vebalini tadması için.”
Buna göre kefarette ceza da söz konusudur. Zira burada suç, İslâm’ın özellikle büyük önem verdiği bir kutsallığı çiğnemek şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle hemen sonra, geçmiştekilerin affedildiği belirtilmekte ve bundan elini çekmeyenler Allah tarafından cezalandırılmakla tehdit edilmektedir.
“Allah geçmiştekileri affetmiştir. Fakat kim bir daha aynı suçu işlerse, Allah ondan öç alır. Hiç kuşkusuz Allah üstün iradeli ve öç alıcıdır.”
Eğer onun katili, Allah’ın kendisi için emniyet dilediği ve emin yerde bulunan avı vurmak suretiyle, güç ve kuvveti ile övünüyorsa, Allah daha üstün iradeli, güçlü ve öç almaya kadirdir.
Kara avının durumu budur. Deniz avına gelince bu ihramın dışında da ihramlı iken de helaldir: