SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA HUD SURESİ 12. AYET
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
12- Müşriklerin “Muhammed’e gökten bir hazine inseydi ya, ya da kendisi ile birlikte bir melek gelseydi ya”şeklindeki sözleri canını sıkabilir ve bu yüzden sana indirdiğimiz vahyin bir bölümünü onlara duyurmaktan vazgeçebilirsin. Oysa sen sadèce bir uyarıcısın. Her şeyin yönlendiricisi Allah’dır.
Bu ayetteki “belki” sözcüğü soru anlamı içerir. Aslında tam bir soru edatı değil, fakat bu anlamı belli bir oranda ifade ediyor. Yani müşriklerin gösterdikleri bu cahillik, bu keçi inadı, peygamberliğin özelliğini ve fonksiyonunu kavramaktan son derece uzak olduklarını ortaya koyan bu saçma öneriler karşısında, normal insan psikolojisinden beklenen tepki can sıkıntısıdır. Ey Muhammed! Acaba senin de canın sıkılacak da bu can sıkıntısının baskısı altında sana vahiy yolu ile indirilmiş olan mesajların bir bölümünü onlara duyurmaktan vaz mı geçeceksin? Böylece daha önce kendilerine duyurduğun benzer mesajlara karşı göstermeyi alışkanlık haline getirdikleri olumsuz tepkiden kurtulmayı mı tercih edeceksin?
Asla! Sakın sana vahiy yolu ile bildirilen gerçeklerin bir bölümünü onlara duyurmaktan vazgeçme ve sakın sana söyledikleri saçma sözlerden dolayı canın sıkılmasın. Çünkü;
“Sen sadece bir uyarıcısın.”
Senin tüm görevin onları uyarmaktır. Öyleyse görevini yerine getir. Görüldüğü gibi burada Peygamberimizin “uyarıcılık, korku salıcılık” sıfatı ön plana çıkarılmış, çünkü bu tür kimseler karşısında bu sıfatın projektör altına alınması gerekli görülmüştür. Ayeti okumaya devam edelim:
“Her şeyin yönlendiricisi Allah’dır.”
Onların yönlendiricisi O’dur. Kendilerine, değişmez yasaları uyarınca dilediği gibi yön verir. Sonra da onları davranışlarından dolayı hesaba çeker. Sen onların kâfir ya da mü’min olmalarından dolayı sorumlu değilsin. Sen sadece bir uyarıcısın.
Bu ayet, İslâm tarihinin o zor döneminin havasını yansıtır, Peygamberimizin içinde bulunduğu can sıkıntısını kanıtlar. O dönemin keçi inatlı cahiliyesine karşı koymanın ne kadar ağır bir yük olduğu hakkında bize fikir verir. Çünkü Peygamberimiz o çetin dönemde akrabası ile yardımcısını, yani amcası Ebu Talib ile eşi Hz. Hatice’yi kaybetmiş, bu yüzden yalnızlık duygusu gönlünü karartmış, bunun sonucu olarak cahiliye kuşatmasının çemberi içinde sıkışıp kalan bir avuçluk müslüman azınlığın kalplerini keder sarmıştı.
Ayetin kelimeleri arasında yükselen bu hüzünlü hava nerdeyse elle dokunulacak kadar somuttur. İşte bu ağır havayı dağıtmak üzere inen bu rahatlatıcı İlahi sözler kalplere huzur aşılıyor, gergin sinirleri gevşetiyor ve endişe dolu gönüllere su serpiyor.
GÜÇSÜZLERİN MEYDAN OKUYUŞU
Şimdi müşriklerin bir başka sözü karşımıza çıkarılıyor. Onlar bu sözü birkaç kez daha söylemişlerdi; “Bu Kur’an uydurmadır” demişlerdi. Yüce Allah da onlara meydan okuyor, dedikleri doğru ise, Kur’an’ın surelerine benzer on tane sure de onlar uydursunlar bakalım, bu uydurma işinde istedikleri kimsenin yardımına başvurabilirler.