SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA YUNUS SURESİ 26. VE 27. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
26- Dünyada iyi işler yapanlara daha iyi bir karşılık ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne kara leke ve ne de horlanmışlık kaplar. Onlar cennetliklerdir, orada ebedi olarak kalacaklardır.
27- Dünyada kötülük işleyenlere gelince, her kötülüklerine karşılığı kadar ceza verilir. Yüzlerini horlanmışlık kaplar. Onları Allah’dan kurtaracak hiç kimseleri yoktur. Yüzleri sanki gecenin kesitleri ile kaplıdır. Onlar cehennemliklerdir, orada ebedi olarak kalacaklardır.
Önceki dersin son ayeti şuydu:
“Allah, insanları esenlik-barış yurduna çağırır ve dilediği kimseleri doğru yola iletir.”
Burada ise, doğru yolda olanlar ve doğru yolda olmayanların ödüllendirilmeleri ve cezalandırılmalarının kuralları açıklanıyor. Allah’ın rahmeti ve kereminin adaleti, her iki tarafın cezalandırılması için de geçerli olduğu ortaya konuyor.
İyi davrananlar: İnanç sistemlerini, işlerini, amellerini, doğru yola ilişkin bilgilerini, selâmet yurduna ileten evrensel yasayı anlamayı da en güzel şekilde becerdiler… Bunlara her zaman iyilikle beraber oldukları için iyilik vardır. Üstelik yüce Allah kendi katından onların iyiliklerini arttıracaktır.
“Dünyada iyi işler yapanlara daha iyi bir karşılık ve fazlası vardır.” Onlar Mahşer gününün zorluklarından ve insanlar arasında hüküm verilmeden önceki Mahşer’in korkunç bekleyiş azabından kurtulmuşlardır:
“Onların yüzlerini, ne kara leke ve ne de horlanmışlık kaplar.”
Ayeti kerimenin metninde yeralan “Kater” kelimesi, toz, siyahlık, üzüntü ve sıkıntıdan kaynaklanan renk bulanıklığı anlamındadır. “Zillet” ise, hayal kırıklığı, horlanma ve acizlik demektir. İyi davrananların yüzlerini toz vesaire kaplamayacak ve çehrelerine zillet giysisi geçirilmeyecektir… Bu ifadeden anlaşılıyor ki, Mahşer yerinde kalabalık, dehşet, üzüntü, korku ve zillet hakim olacak ve bu hal onların yüzlerinden okunacaktır. İşte bunların tamamından kurtulmak bir ganimettir. Allah’ın bir lütfudur. Buna ilave olarak, Allah’ın fazladan verdiği nimetlerini de hatırlatmalıyız.
“Onlar”, geniş ufuklara açılan bu yüksek derecelerin sahipleri, cennetliklerdir; oranın sahipleri ve sakinleridir.
“Orada ebedi olarak kalacaklardır.”
“Dünyada kötülük işleyenlere gelince…”
Onların, hayat alışverişinde elde ettikleri kazanç kötülük olmuştur! Buna rağmen onlar için de Allah’ın adaleti işler. Cezaları katlanmaz. Kötülükleri arttırılmaz.
Sadece, “Her kötülüklerine karşılığı kadar ceza verilir.” “Yüzlerini horlanmışlık kaplar.”
Onları kuşatır, katıştırır, üzüntüye boğar.
“Onları Allah’dan kurtaracak hiç kimseleri yoktur.”
Doğru yoldan sapan ve değişmez yasaya aykırı hareket edenlere ilişkin Allah’ın evrensel yasasının gereği olarak, onları bu kaçınılmaz akıbetten koruyacak ve kurtaracak kimseleri olmaz.
Kur’an’ın akışı, bundan sonra psikolojik karanlıkları, kıskıvrak yakalanmış, ürkek ve üzüntülü adamın yüzünü kaplayan renk uçukluğunu somut bir tabloda çiziyor:
“Yüzleri sanki karanlık gecenin kesitleri ile kaplıdır.”
Sanki kapkaranlık geceden bir parça alınmış ve yama halinde bu yüzlere geçirilmiştir. Aynı şekilde karanlık gecenin karanlıkları ve bu karanlıktan kaynaklanan bir korku bütün etrafı kuşatır. İşte bu ortamda gecenin zifiri karanlığından bir örtüye bürünen bu yüzler, gözükmeye başlar.
“Onlar”…. Bu karanlıklara ve toz bulutuna gömülen insanlar, “cehennemliklerdir.” Oranın sahipleri ve sakinleridir.
“Orada ebedi olarak kalacaklardır.”