SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA YUNUS SURESİ 90. VE 92. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
FİRAVUN İMANININ KABUL EDİLMEYİŞİ
90- İsrailoğulları’nı denizden geçirdik. Firavun ve askerleri saldırı ve düşmanlık amacı ile peşlerine düştüler. Sonunda Firavun boğulmanın eğişine geldiğinde, “İsrailoğulları’nın inandıkları ilahtan başka ilah olmadığına inandım, ben de O’na teslim olanlardan (müslümanlardan) biriyim ” dedi.
91- Şimdi mi aklın başına geldi? Daha önce Allah’a hep karşı gelmiş ve bozgunculardan biri olmuştun. “
92- “Bugün senden sonra geleceklere ibret osun diye cansız vücudunu bozulmaktan kurtaracak, onu sahilde bir tümseğe atacağız. Gerçi insanların çoğu bizim ibret verici belgelerimizin farkına varmazlar. “
Bu meydan okuyuş ve yalanlama kıssasında yeralan kesin tavır ve son sahnedir. Surenin akışı içinde bunlara özet olarak değinilmektedir.
Çünkü bu surede kıssanın bu bölümünün veriliş amacı, bu sonucun açıklanmasıdır. Yüce Allah’ın kendi dostlarını koruduğu ve kolladığı düşmanlarını ise cezalandırıp yok ettiğidir. Çünkü Allah’ın düşmanları, geldikten sonra, pişmanlık ve tevbenin fayda vermediği, mucizesi gelinceye kadar Allah’ın ne evrendeki ayetlerine, ne de peygamberleri ile gönderdiği mucizelerine kulak asmamışlardır. Bu, daha önce bu surede geçen yalanlayıcılara ilişkin tehdidin doğruluğunu gösteren bir delildir.
“Her ümmete bir peygamber gönderilmiştir. Peygamberler gelip de mesajlarını duyurduktan sonra ümmetler hakkında adalet uyarınca hüküm verilir, onlara haksızlık edilmez.”
“Onlar, `Eğer doğru söylüyorsanız va’dettiğiniz bu ceza ne zaman gerçekleşecek?’ derler.”
Onlara de ki; “Allah’ın dileği dışında benim kendime bile zarar ya da yarar dokundurmaya gücüm yetmez. Her ümmetin belirli bir yaşama süresi vardır. O süre dolunca, ne bir an geri bırakılırlar ve ne de bir an önceye alınırlar.”
De ki; “Allah’ın azabı diyelim ki, gündüz ya da gece başınıza geldi. Suçlular bunun bir an önce gerçekleşmesini niye isterler ki?”
“Yoksa azap başlarına geldikten sonra kendilerine, `Şimdi ona inandınız mı? Hani onun bir an önce gerçekleşmesini istiyordunuz’ densin diye mi?” (Yunus Suresi, 47-51)
İşte burada kıssalar geliyor ki; o tehdit yerini bulsun:
“İsrailoğulları’nı denizden geçirdik.”
Önderliğimiz, rehberliğimiz ve korumamız altında… Burada denizden geçirme eyleminin Allah’a izafe edilmesinin gerçekten çok yüklü bir anlamı vardır:
“Firavun ve askerleri peşlerine düştüler.”
Doğru yola ve imana gelmek için değil! Meşru bir savunma için de değil Sadece:
“Saldırı ve düşmanlık amacı ile.”
Sadece zorbalık ve haddini aşmanın bir sonucu olarak! ..
Azgınlık ve düşmanlık sahnesinden birden ve aniden boğulma sahnesine geçiliyor:
“Sonunda Firavun boğulmanın eşiğine geldiğinde.”
Ölüm, gözle görünecek kadar yaklaştığında ve artık kurtulma şansı kalmadığında:
“İsrailoğulları’nın inandıkları ilahtan başka ilah olmadığına inandım, ben de O’na teslim olanlardan (müslümanlardan) biriyim” dedi.
Diktatör, zorba, azgın ve taşkın olan Firavun’un bütün maskeleri düştü. İçinde kurulduğu kendisine ve milletine karşı onu heybetli, korkunç bir güce sahip biri gösteren bütün kılıkları indirildi. Şimdi o sönükleşmiş, bayağılaşmış ve horlanmış biriydi. İsrailoğulları’nın iman ettiği ilahtan başka ilah olmadığına inandığını açıklamakla yetinmiyor, daha da ileri giderek tam bir teslimiyeti dile getiriyor:
“Ben de O’na teslim olanlardan (müslümanlardan) biriyim” dedi.
Tamamı ile teslim olanlardanım!
“Şimdi mi aklın başına geldi? Daha önce Allah’a hep karşı gelmiş ve bozgunculardan biri olmuştun.”
Hiçbir seçeneğin ve hiçbir kaçışın olmadığı şu anda mı? Bundan önce hep karşı koymuş ve reddettiğin halde şimdi mi? Şimdi mi anladın?
“Bugün cansız vücudunu bozulmaktan kurtaracak, onu sahilde bir tümseğe atacağız.”
Balıklar onu yemeyecek ve insanların bilmediği, görmediği bir şekilde dalgalar onu alıp götürmeyecek… Böylece senin arkandaki halk kitlelerinin, senin sonunun ne olduğunu görmelerini sağlayacağız:
“İnsanların çoğu bizim ibret verici belgelerimizin farkına varmazlar. Akılları ve kalpleri ile onlara yönelmezler. Gerek bu dünyadaki ve gerekse iç dünyalarındaki ayetlerimizi düşünmezler.
Burada azgınlığın, bozgunculuğun, taşkınlığın ve isyankârlığın son derece trajik olan sahnesinin perdesi indiriliyor… Surenin akışı kısa işaretlerle, İsrailoğulları’nın bundan sonraki hayatlarına değiniyor. Nesiller boyu meydana gelen olaylara kısa işaretlerde bulunuyor.