SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA CASİYE SURESİ 21. VE 22. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
21- Yoksa kötülükleri işleyen kimseler kendilerini inanıp iyi ameller işleyenlerle bir tutacağımızı mı sandılar? Yaşamaları ve ölmeleri bir olacak öyle mi? Ne kötü hüküm veriyorlar.
22- Allah, gökleri ve yeri hak ilkesine dayalı olarak yarattı, ta ki herkes kazandığının karşılığını görsün. Onlara haksızlık edilmez.
Burada, Allah’ın kendilerine gönderdiği kitaptan sapan, sürekli kötülük işleyen, buna rağmen kendilerini müminlerin çizgisinde gören, kendilerini sürekli yapıcı ve salih ameller işleyen Müslümanlarla bir tutan, dünya hayatında veya ölümde, yani hesaplaşma ve mükafat alma sırasında Allah’ın ölçüsünde onlarla eş sayan ehli kitaptan söz ediliyor olabilir. Aynı şekilde hitap genel de olabilir. Böylece kulların Allah’ın ölçüsündeki değerlerinin açıklanması, yapıcı işler yapan, salih ameller işleyen müminlerin kefelerinin ağır bastığının belirtilmesi, kötülük yapanlarla iyilik yapanları bir sayan anlayışın reddi, bu anlayışın varlıklar aleminin temeli olan değişmez ilkeye, yani hak ilkesine ters düştüğünün vurgulanması hedeflenmiş olabilir. Varlıklar aleminin temeli olan hak ilkesi, evrenin yapısında olduğu gibi Allah’ın şeriatının varlığında da somutlaşmaktadır. Evren bu ilkeye dayandığı gibi insanların hayatı da bu ilkeye dayanır. Bu ilke, ancak kötülük yapanlarla, yapıcı salih ameller işleyenlerin her durumda farklı muamele görmesi; herkesin kendi kazancına göre, yani sapıklığına veya doğru yolda oluşuna göre karşılık görmesi, tüm insanlar için adalet ilkesinin uygulanması ile gerçekleşebilir. Böylece “Onlara haksızlık edilmez:’
Hak ilkesinin evren binasının temeli olduğu, bu ilkenin Allah’ın insanlara gönderdiği şeriatla yakın ilişkili olduğu ve hesaplaşma gününde, dünyada işlenenlerin karşılık alacağı günde, bu ilkeye göre hüküm verileceği mesajı Kur’an’-da sık sık tekrarlanır. Çünkü İslam inanç sisteminin temel prensiplerinden biri haktır. Değişik meseleler bu ilke etrafında yoğunlaşır. İç alemle ve dış alemle, evrene egemen olan yasalar sistemi ile ve insanların hayatına hükmeden şeriatla ilgili her mesele bu ilkeyle bağlantılıdır. Bu ilke “İslam’ın evrene, hayata ve insana bakış açısının temelidir.
KOYU BİR SAPIKLIK
Bu değişmez, bu kalıcı temelin yanısıra değişken arzulara; bazılarının ilahlaştırıp kulluk sunduğu, böylece doğru yolu bulma ümidi kalmamış, koyu bir sapıklığa daldığı, heva ve heveslere işaret ediliyor. Allah bizi bu sapıklıktan