SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA DUHAN SURESİ 25 VE 29. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
25- Onlar geride nice şeyler bıraktılar; bahçeler, çeşmeler.
26- Ekinler, güzel makamlar!
27- Ve zevkü sefa sürecekleri nice nimetler!
28- İşte böyle oldu ve biz onları başka bir topluma miras verdik.
29- Onlara gök ve yer ağlamadı. ve kendilerine mühlet de verilmedi.
Sahne onların içinde yüzdükleri nimet tabloları ile başlıyor. Bahçeler… Pınarlar… Ekinler… Göz kamaştırıcı saraylar, saygı ve hürmetle ağırlandıkları köşkler… Sevinç ve neşe içinde yiyip içtikleri, zevkine vardıkları nice nimetler…
Sonra bütün bunlar ellerinden çekip alınıyor. Ya da onlar bu nimetlerden uzaklaştırılıyorlar. Bunlara bir diğer toplum mirasçı kılınıyor. Bir başka surede şöyle buyuruluyor: “Böylece bunlara, İsrailoğullarını mirasçı kıldık.” (Şuara suresi, 39) Aslında İsrailoğulları Firavun’un mülküne, saltanatına mirasçı olmadılar. Ama bir başka bölgede, bir diğer mülke mirasçı oldular. Şu halde burada kastedilen, Firavun ve kurmaylarının elinden çıkıp İsrailoğullarının mirasçısı oldukları nimetin, mülkün türüdür.
Sonra ne oldu? Sonra şu yeryüzünde gözleri ve gönülleri debdebeleri ile dolduran azgınlar gittiler. Gittiler de kimse gidişlerine üzülmedi. Gökyüzü ve yeryüzü gidişlerinin farkına varmadı. Onlara tanınan süre dolunca bir daha bekletilmediler, kıskıvrak yakalanışları bir dahaki sefere bırakılmadı:
“Onlara gök ve yer ağlamadı. Ve kendilerine mühlet de verilmedi.”
Bu ifade onların ne kadar önemsiz oldukları düşüncesini uyandırıyor. Tağutların basit birer nesne gibi yurtlarından koparılıp bir tarafa fırlatılışlarını canlandırıyor. Buna göre ne gökyüzünde ne de yeryüzünde kimse büyüklük taslayan zorbaların, azgınların farkında bile değildir. Yeryüzünde ve gökyüzünde kimse onlara üzülmüyor. Bir karıncanın gidişi gibi sessiz, gürültüsüz gidiyorlar. Oysa daha önce yeryüzünde zorbaca dolaşıyor, insanları ezip geçiyorlardı. Ama şimdi kimse gidişlerine üzülmüyor. Çünkü evren, onların kendisinin boyun eğdiği yasalar sisteminden ayrılmaları dolayısıyla onlardan nefret ediyor. Evren kendisini yaratıp yönlendiren Rabbine inanıyor, ama onlar alemlerin Rabbini inkar ediyorlar. Onlar içinde yaşadıkları varlıklar alemi tarafından dışlanmış iğrenç ve kötü ruhlardır.
Eğer yeryüzünde zorbalık yapanlar bu ayetlerin içerdiği mesajı algılayabilselerdi, yüce Allah ve içinde yaşadıkları varlıklar alemi karşısında ne kadar basit, ne kadar önemsiz olduklarını anlarlardı. Evrenden dışlanmış, koparılmış olarak yaşadıklarını, iman bağı koptuktan sonra aralarında iletişimi sağlayacak bir bağın mevcut olmadığını anlarlardı.
Karşı sayfada ise kurtuluş, saygıyla ağırlanma ve seçkin bir konumda bulunma sahnesi yer alıyor: