SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ENBİYA SURESİ 85. ve 86. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
85- İsmail’i, İdris’i ve Zülkifli de hatırla. Bunların her üçü de sabırlı kimselerdi.
86- Her üçünü de rahmetimizin kapsamına aldık. Onlar gerçekten salih kullarımızdandı.
Bu, peygamberlerin kıssalarındaki sabır unsuruna işaret ediyor.
Hz. İsmail, Rabb’inin kendisinin kurban edilmesi emrine karşı sabretmiş ve Rabb’inin emrine teslim olarak şöyle demişti:
“Babacığım sana emredileni yap, inşeallah beni sabredenlerden bulacaksın. (Saffat Suresi, 102)
İdris peygambere -selâm üzerine olsun- gelince. Daha önce de belirttiğimiz gibi, ne zaman ve nerede yaşadığı bilinmiyor. Onun ölümünden sonra Mısırlılar’ın ibadet ettikleri insanlara ziraat ve sanatı öğreten ilk öğretmendir diye çeşitli efsaneler çıkardıkları “Oziris” olduğu söylenmektedir. Ama bu görüşü doğrulayacak bir kanıt yok elimizde. Şu halde onun da sabırda çeşitli örnekleri bulunan, örnek gösterilecek kişilerden olduğunu, bu yüzden Allah’ın kalıcı kitabında kendisinden söz edilmeyi hakettiğini bilmemiz gerekir.
Zülkifl’e gelince, onun da yaşadığı zamanı ve yeri belirleyemiyoruz. İsrailoğullarına gelen peygamberlerden biri olduğuna ilişkin görüş daha çok tercih edilmektedir. Ayrıca onun İsrailoğullarının salihlerinden olduğu, İsrailoğullarına gelen peygamberlerden biri ile, ölümünden sonra üç şarta bağlı olarak onun yerine İsrailoğullarının başına geçmek üzere sözleştiği söylenmektedir. Bu üç şart; geceleri namaz kılmak, gündüzleri oruç tutmak, hüküm verirken kızmamaktı. O da verdiği sözü tutmuş, bu yüzden -sözünün sahibi anlamında- “Zülkifl” adı verilmiştir. Ne var ki bu, dayanaksız bir söylentiden başka bir şey değildir. Şu halde Zülkifl için sabırlılık niteliğinin kesinlik kazanmasa için Kur’an ayetine bakmamız gerekir:
“Her üçünü de rahmetimizin kapsamına aldık.”
Surenin akışı içinde onlardan söz edilmesinin maksadı da buydu.