SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA FETİH SURESİ 6 VE 7. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
MÜNAFIK ERKEK VE KADINLAR
6- İnananlara yardım etmez diye Allah hakkında kötü zanda bulunan iki yüzlü erkek ve kadınlar, puta tapan erkek ve kadınlara Allah azab etsin, kötü zanları kendi başlarına gelsin! Allah onlara gazab etmiş onları lanetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Ne kötü dönüş yeridir.
Burada bu ilahi ifadede, münafıklarla müşriklerin kadın ve erkeklerinin Allah’a kötü zan besleme ve Allah’ın mü’minlere yardım edeceğine güvensizlikte birbirinin aynısı olduklarını görmekteyiz. Onlar, topyekün “Kötü zanları başlarına gelsin” hükmünde aynı akıbete mahkum, ve tümü o belanın içinde mahsur olup bela başlarına gelmiş ve üzerlerine inmiştir. Allah’ın gazabı ve lanetini kendilerine hazırlamış olduğu o kötü yerde beraberce kucaklamışlardır.
Çünkü münafıklık aşağılık bir niteliktir ve kötülükte şirkten hiç de geri kalır yanı yoktur. Hatta şirkten daha beterdir münafıklık… Çünkü kadın ve erkek münafıkların İslam toplumuna verdiği zarar -görüntü ve çeşidi farklı olsa da kadın ve erkek müşriklerin zararından hiç de geri kalmaz.
Yüce Allah gerek kadın ve gerek erkek münafıklarla müşriklerin ortak niteliklerinin “Allah’a kötü zan beslemek” olduğunu bildirmektedir. Mü’min kalb Rabbine iyi zan besler, O’ndan sürekli olarak hep hayır umar. Gerek ferahlıkta gerek darlıkta hep hayır umar Rabbinden. Her iki durumda da Rabbinin kendisi hakkında hayırlı olan ne ise onu istediğine inanır. Bu konunun püf noktası mü’minin kalbinin yüce Allah’a bağlı olmasında ve yüce Allah’ın hayır pınarının çağlayıp durmasının asla kesilmemesindedir. Kalb yüce yaratanına bağlandı mı, bu köklü gerçekle yüzyüze gelir, onu doğrudan doğruya hisseder ve tadına varır. Oysa münafıklar ve müşrikler ise yüce Allah’a bağları kopuk kimselerdir. Dolayısı ile bu gerçeği hissedemezler ve tadamazlar. Buna bağlı olarak da yüce Allah’a kötü zan beslerler, kalpleri olayların dış görünüşüne takılır ve olaylar hakkında dış görünüşüne göre yargıya varırlar. Ve sonuç olarak yüce Allah’ın kendilerine ve çok hassas ve sezilmez idaresine güvenmek dururken, olayların dış görünüşünün verdiği kanaate aldanarak, hem kendileri hem de mü’minlerin başlarına kötü şeyler gelecek diye tahminde bulunurlar.
Yüce Allah bu ayette islamın ve müslümanların çeşitli türlerden düşmanlarını sıralamış ve onların kendi katında durumlarını sonuçta kendilerine hazırlamış olduğu şeyleri açıklamıştır. Bunun arkasından da kudret ve hikmetini ifade etmiştir:
7- Göklerdeki ve yerdeki ordular Allah’ındır. Allah güçlü olandır, Hakim olandır.
Dolayısı ile onların durumlarından hiçbir şey yüce Allah’ı yoramaz ve ona hiçbir davranışları gizli kalamaz. Ve O’nundur göklerin ve yerin orduları ve O aziz ve hakim olandır.
ŞAHİD, MÜJDECİ VE UYARICI PEYGAMBER
Sonra yüce Allah hitabını Resulullah’a çevirmekte ve onu görevine çağırmakta ve bu görevin hedefini açıklamaktadır. Sonra mü’minleri Rabblerinin mesajı kendilerine bildirildikten sonra görevlerine yönelmekte ve Resulullah ile sözleşirlerken yaptıkları biatlarını doğrudan doğruya yüce Allah’a çevirmekte, kararlaştırdıkları sözleşmeyi yüce Allah ile yaptıklarını belirtmektedir.
Böylece yüce Allah Resulullah ile yaptıkları biatı şereflendirmiş ve sözleşmeyi yüceltmiş olmaktadır.