SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA HAC SURESİ 36. VE 37. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
36- Büyükbaş hayvan kurban etmeyi de Allah’ın size emrettiği ibadet biçimlerinden saydık. Onlar size çeşitli yararlar sağlarlar. Ön ayaklarını bağlayarak onları boğazlarken Allah’ın adını anınız. Yan üstü düşüp öldüklerinde, etlerinden hem kendiniz yiyiniz, hem de isteyene ve istemeyene yediriniz. Şükredesiniz diye o hayvanları böylece yararınıza sunduk.
37- Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşacaktır. Allah’a ulaşacak olan şey, sadece gönlünüzdeki Allah saygısıdır, takvadır. Bu şekilde onları yararınıza sunduk ki, sizi doğru yola ilettiği gerekçesi ile Allah’ın yüceliğini dile getiresiniz. Ey Muhammed, iyi ameller işleyenleri müjdele.
Burada özellikle kurbanlık deve ve sığırlardan sözedilmesi, kurbanlık hayvanların en büyükleri olmalarındandır. Yüce Allah’ın bunlarla insanlar için iyilik dilediği vurgulanıyor. Çünkü canlı iken bunlara binilir, sütleri sağılır. Kurban edilirken de hem fakirlere, dağıtılır, hem de yenilir. Yüce Allah’ın bu hayvanları onlar için bir iyilik aracı kılmasının karşılığıda, üzerlerinde Allah’ın adını anmaları, kesilmek üzere ayakları bağlandığı zaman sadece Allah’a sunmalarıdır.
“Ön ayaklarını bağlayarak onları da boğazlarken Allah’ın adını anınız.”
Develer bir ayakları bağlanarak üç ayak üzerinde duracak şekilde kesilirler.
“Yanüstü düşüp öldüklerinde.”
Tamamen yere yıkılıp can verince sahiplerinin yemesinde bir sakınca yoktur. Ayrıca istemeyen gözü tok fakirlerle, istemek zorunda kalan fakirler de bunlardan yer. Gerek canlıyken, gerekse kesildikten sonra kendileri için takdir edilen iyiliklere şükretsinler diye yüce Allah bu hayvanları insanların hizmetine vermiştir.
“Şükredersiniz diye o hayvanları böylece yararınıza sunduk.”
Mü’minler bu hayvanları kurban etmekle emrolundukları zaman
“Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşacaktır.”
Kuşkusuz kan ve et yüce Allah’a ulaşmaz. Kalplerde yer eden Allah korkusu (Takva duygusu) ve kalplerin yönelişleri O’na ulaşır. Sapık ve iğrenç şirk bataklığına dalmış Kureyş müşriklerinin putlarını, düzmece tanrılarını kurbanların kanlarına bulaştırmaları gibi çirkin şeyler geçerli değildir İslâmda.
“Bu şekilde onları yararınıza sunduk ki, sizi doğru yola ilettiği gerekçesi ile Allah’ın yüceliğini dile getiresiniz.”
Yüce Allah kendisinin birliğini size göstermiştir. Sizi kendisine yöneltmiştir. Rabb ile kul arasındaki bağın, hareketle yöneliş arasındaki ilginin gerçeğini kavramanızı sağlamıştır.
“Ey Muhammed, iyi ameller işleyenleri müjdele.”
İyi bir düşünceye, iyi bir bilince sahiptirler. En iyi şekilde Allah’a ibadet ederler. Hayatta sergiledikleri tüm davranışlarda Allah’a olan bağlılıklarını her zaman gözönünde bulundururlar.
Böylece, müslümanın hayatı boyunca attığı hiçbir adım, gece-gündüz sergilediği hiçbir hareket yoktur ki, Allah’ı gözetmemiş olsun, kalbi O’nun korkusuyla ürpermemiş olsun, O’na eğilim göstérmemiş, O’nun hoşnutluğunu istememiş olsun. Böylece hayat bütünüyle ibadet olur. Yüce Allah’ın kulları yaratmadaki iradesi gerçekleşir. Gökteki bir sebebe bağlı olan yeryüzündeki hayat böyle ıslah olur.
ALLAH İMAN EDENLERLE BERABERDİR
Hac dönemine özgü sembollerle ibadetleri, insanları Allah’ın yoluna girmekten alıkoyanlara karşı savunmak, korumak gerekir. İnsanları Allah’ın yoluna girmekten alıkoyanların inanç ve ibadet özgürlüğüne, mabetlerin ve şiarların kutsallığına saldırmalarına engel olmak bir zorunluluktur. İnanç temeline dayalı, Allah’a bağlı ve insanlık için hem dünya hem de ahiret iyiliğinin garantisi olan hayat sisteminin egemen olması için çalışan, sadece Allah’a kulluk eden mü’minlerin yeryüzünde üstünlük sağlamaları zorunludur.
İşte bunun için yüce Allah, hicretten sonra, müslümanların hem kendilerini hem de inanç sistemlerini tehdit eden ve katlanılmaz boyutlara ulaşan müşrik saldırılarına karşı müslümanlara, savaşma izni vermiş, hem kendileri hem de başkaları için Allah’ın dininin gölgesinde inanç ve ibadet özgürlüğünü sağlamaya çalışmalarını emretmiştir. Ayrıca aşağıdaki ayetlerde açıkladığı şekliyle inanç sistemlerinin öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeleri koşuluyla kendilerine zafer ve üstünlük bahşedeceğine söz vermiştir.