SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA HAC SURESİ 8. ve 10. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
BİLGİSİZCE TARTIŞMAK VE KAVURUCU AZAP
8- İnsanlar arasında öylesi var ki, doğru bir bilgiye dayanmaksızın, yol göstereni ve aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın Allah hakkında tartışmaya girişir.
9- Bu tartışma sırasında küstahça gerdan kırar. Amaç, başkalarını Allah yolundan saptırmaktır. Böylesini dünyada rezil edeceğimiz gibi kıyamet günü de ona kavurucu azabı tattırırız.
10- O gün ona “Bu ceza, vaktiyle kendi ellerinle işlediğin günahların karşılığıdır; Allah kullarına asla haksızlık etmez” denecektir.
BİLGİSİZCE TARTIŞMAK VE KAVURUCU AZAP
8- İnsanlar arasında öylesi var ki, doğru bir bilgiye dayanmaksızın, yol göstereni ve aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın Allah hakkında tartışmaya girişir.
9- Bu tartışma sırasında küstahça gerdan kırar. Amaç, başkalarını Allah yolundan saptırmaktır. Böylesini dünyada rezil edeceğimiz gibi kıyamet günü de ona kavurucu azabı tattırırız.
10- O gün ona “Bu ceza, vaktiyle kendi ellerinle işlediğin günahların karşılığıdır; Allah kullarına asla haksızlık etmez” denecektir.
Bunca kanıttan sonra Allah hakkında tartışmaya girmek oldukça tuhaf ve yakışıksız bir tutum olarak beliriyor. Peki tartışma bilgisizce başlatılsa ne olur? Hiçbir kanıta dayanmasa, bir bilgiye uymasa, kalbi ve aklı aydınlatan, gerçeği ortaya koyan, insanı tartışma götürmez bilgiye ulaştıran bir kitaptan kaynaklanmasa durum ne olur?
Kur’an ifadesi insanların içinde bulunan bu sınıfın bir tablosunu çiziyor. Bu tabloda bir kibirlilik durumu, bir böbürlenme göze çarpıyor.
“Küstahça gerdan kırar.”
Bir tarafına yüklenerek yan durur. Bu adam gerçeğe dayanmadığı için onun yerini kibir ve böbürlenme ile doldurmaya çalışıyor.
“Amacı, başkalarını Allah yolundan saptırmaktır.”
Kendisi yapmakla yetinmez, başkalarını da sapıklığa sürükler. Sapan ve saptıran bu kibirin burnunun sürtmesi, kırılması gerekir.
“Böylesini dünyada rezil edeceğiz.”
Rezil rüsva olmak kibirliliğe karşılıktır. Yüce Allah sapan ve saptıran kibirlilerin, gururlananların -bir süre bekletse de- kibirini kırmadan, onların burunlarını sürtmeden bırakmaz. Kimi zaman daha çok rezil olsunlar, iyice horlansınlar diye biraz süre tanır onlara. Ama ahiret azabı çok şiddetlidir, daha acıdır.
“Kıyamet günü de ona kavurucu azabı tattırırız.”
Bir anda ileriye dönük bu tehdit gözle görülen bir realiteye dönüşüyor. Hem de ayetlerin akışındaki ufacık bir yönelme ile. Anlatım üslubundan doğrudan hitap üslubuna geçmek suretiyle:
“Bu ceza, vaktiyle kendi ellerinle işlediğin günahların karşılığıdır; Allah kullarına asla haksızlık etmez.”
Sanki o anda yakıcı azapla birlikte azarlanıyor, kınanıyor gibi…
MENFAATÇI YAKLAŞIMLAR
Surenin akışı şimdi de insanlar arasında bir diğer örneği sunuyor. Her ne kadar o günkü davet hareketi bu örnekle karşı karşıya kalmışsa da bu örneğin her kuşakta yeniden yaşandığını görmek mümkündür. Bu tip insanlar inanç sistemini kâr-zarar terazisinde tartarlar. Onlar inancı pazarda alınabilecek bir meta sanırlar: