SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA HAŞR SURESİ 10. AYET-İ KERİME
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
10- Onlardan sonra gelenler derler ki: “Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz sen çok şefkatli, çok merhametlisin!”
Bu tertemiz, bilinçli ve huzurlu topluluğun üçüncü tablosudur. Bu sıfatlar tabilerin en önemli ve en belirgin özellikleridir. Aynı zamanda her yerde ve her zamanda yaşayan müslüman ümmetin en temel özelliklerini ön plana çıkarmaktadır.
Muhacirlerden ve Ensardan sonra gelen bu neslin en belirgin özelliği Rabbine yönelip günahlarının bağışlanmasını dilemesidir. Sadece kendisi için değil, kendisinden önce iman etmiş bulunan öncüler için de bağışlanmayı talep etmektir. İman eden herkese karşı kalbinde hiçbir kin kalmayacak kadar tertemiz bir kalp istemektir. Zira iman bağı onları inanmış herkese bağlamaktadır. Bu nesil Allah’ın merhametinin ve rahmetinin de bilincindedir. Allah’ın rahmetini ve şefkatini duasına bir dayanak yapmaktadır: “Rabbimiz sen çok şefkatli, çok merhametlisin.”
Bu özellikleri taşıyan sözkonusu nesil, bu ayetin Medine’de indiği sırada henüz ortalıkta yoktu. Sadece onlar Allah’ın sınırsız ilminde yer ve zaman sınırlarının ötesine uzanan kuşatıcı ilimde var olan gerçek aleminde mevcut bulunuyorlardı.
Bu ayetlerin ışığında müslüman ümmetin yapısı ve bu varlık alemindeki aydınlık tablosu da ortaya çıkmaktadır. Bu ümmetin başını sonuna sonunu başına bağlayan sağlam, güçlü ve kopmaz bağlar ortaya çıkmaktadır. Onların ne türden karşılıklı bir sevgi, gönül beraberliği, yardımlaşma ve dayanışma içinde oldukları gün yüzüne çıkmaktadır. Yer, zaman, ülke ve ırk engellerini aşarak, aralarındaki köklü yakınlık bağının oluşturduğu bilinç somutlaşmaktadır. İşte bu bilinç kalplerde eşsiz bir dinamizm oluşturmakta, uzun asırlar boyunca duyguları harekete geçirmektedir. Bu nedenle mümin insan uzun asırlardan sonra tıpkı sağ olan kardeşini aradığı gibi veya daha da fazla bir duyarlılıkla inanmış kardeşini anıyor. Onunla övünüyor, sevgi ve saygıyla onu yad ediyor. Öncekiler, sonrakileri hesaba katıyor. Sonrakiler de öncekilerin izlerinde gidiyor. Aralarındaki onca uzun zamana ve ülkelerinin farklılığına rağmen tek bir saf halinde tek bir ordu olarak, Allah’ın sancağı altında yürüyorlar. Yüce ufuklara doğru ilerliyorlar. Tek olan, şefkat ve merhamet sahibi olan Rabblerine yönelmiş gidiyorlar.
Bu hayranlık uyandırdığı gibi görünen bir gerçeği ortaya koyan bir tablodur. Temiz bir kalbin, iyi bir yüreğin düşünebileceği en üstün, en değerli insanlık örneğidir. Marksizmin kaynak kitabı olan “Kapital” de Komünizmin insanlara müjdelemeye çalıştığı nefret uyandıran kin ve tiksindiren yıkım tablosu ile karşılaştırıldığında güzelliği, üstünlüğü ve aydınlığı daha net biçimde ortaya çıkabilecek bir tablodur. Komünizm insanların gönüllerini tahrib eden vicdanlarını kemiren bir anlayışa sahiptir. Bütün sınıflara, insanlığın tüm geçmiş nesillerine, çirkin sınıfsal kin ve düşmanlık anlayışına boyun eğmeyen bugünkü tüm uluslara, hangi milletten ve hangi dinden olursa olsun imana ve müminlere karşı derin bir kin beslemektedir.
Bunlar hiçbir özelliği ve hiçbir yönü birbirini tutmayan, hiçbir dokunuşu ve hiçbir teması birbirine paralel düşmeyen apayrı iki tablodur. Bu tabloların biri insanlığın en yüce mertebesine çıkarıyor. Diğeri en aşağı derecesine indiriyor. Bir tablo nesilleri yer, zaman, ülke, vatan, ırk ve soy bağlarının farklılığına rağmen tanışmaya, sevişmeye, birbirine bağlanmaya, yardımlaşmaya ve dayanışmaya, Allah’a giden yolda buluşmaya çağırıyor.
Gönülleri pislikten arındırıyor. Kalpleri kinden temizliyor. Diğer tablo insanları birbirini boğazlayan düşmanlar haline getiriyor. Kin, kıskançlık, düşmanlık, aldatma, hile ve kaypaklık gibi ilişkilerle onları birbirine düşürüyor. İsterse onlar aynı yerde namaza durmuş olsunlar. Namaz bir tuzaktan öte bir şey değildir. Dinin tamamı kapitalistin emekçilere karşı kurduğu bir tuzaktan başka bir şey değildir!
“Onlardan sonra gelenler derler ki: `Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz, sen çok şefkatli ve çok merhametlisin: ‘
İşte iman kavramı budur. İnanmış insanın duası da budur. Bu gerçekten onurlu, şerefli bir kervandır. Ve bu dua da gerçekten onurlu bir duadır.
Surenin akışı içinde. bu apaydınlık tablo ortaya konduktan, nurdan çerçevesi içinde ufuklara kaldırıldıktan sonra tekrar surenin hakkında indiği olaya dönüyor. Bu olayla ilgisi olan ve bu meseleye karışmış bulunan başka bir kesimin, münafık güruhunun tablosunu çizmeye geçiyor:
Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz.