sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA HİCR SURESİ 49. ve 50. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA HİCR SURESİ 49. ve 50. AYETLER
30.07.2021
991
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

49- Ey Muhammed, kullarıma haber ver ki, ben gerçekten affediciyim, merhametliyim.

50- Fakat azabım da son derece acıklı bir azaptır.

Peygamberimize -salât ve selâm üzerine olsun- yönelik bu emir, surenin akışı içinde yoldan çıkmışların ve kötülükten sakınanların uğrayacakları akıbet vurgulandıktan sonra yeralmaktadır. Surenin akışı içinde değerlendirildiğinde, aralarındaki ilgi son derece açıktır. Yüce Allah, bağışlama ve rahmete ilişkin haberi, azaba ilişkin haberden önce dile getiriyor. Burada yüce Allah, iradesinin temel aldığı noktayı vurguluyor. Çünkü yüce Allah kullarına merhamet etmeyi üzerine almıştır. Hiç kuşkusuz zaman zaman azap haberinin bir ayet içinde öne alındığı ya da tek başına dile getirildiği de oluyor. Bu da ayetin akışı içinde azabın tek başına dile getirilmesini ya da öne alınmasını gerektiren bir hikmetten kaynaklanmaktadır.

Ardından İbrahim peygamberle -selâm üzerine olsun- Lût kavmine azap indirmek üzere gönderilen melekler arasında geçen hikâye yeralmaktadır. İbrahim ve Lût peygamberlerin hikâyelerinin bu bölümü değişik şekillerde konunun havasına uygun olarak yeralmaktadır. Bunun yanısıra Lût peygamberin hikâyesinin bazı yerlerde tek başına yeraldığı da oluyor.

A’raf suresinde Lût peygamberin hikâyesinden bir bölüm okumuştuk. Hud suresinde de İbrahim ve Lût hikâyesinin bir bölümünü görmüştük. A’raf suresinde yeralan bölüm Lût peygamberin -selâm üzerine olsun- kavminin işlediği iğrençliği kınamasını, buna karşılık kavminin, soydaşlarının verdikleri tek cevap şu oldu; “Lût’u ve arkadaşlarını kentinizden sürünüz, çünkü onlar temizliğe pek meraklı kimselermiş” dediler.” (A’raf Suresi 82) şeklinde verdiği cevabı, yerin dibine geçirilenler arasında yeralan karısı hariç, Lût’un tüm ailesinin kurtuluşunu içermektedir. Ancak burada meleklerin gelişi ve Lût kavminin meleklere sataşması sözkonusu edilmiyor. Hud suresinde ise, meleklerle İbrahim ve Lût peygamberin hikâyesi yeralıyor. Ancak burada hikâyenin sunuş tarzı biraz daha farklıdır. Hikâyenin Hz. İbrahim’le ilgili bölümünde karısı ayakta dikilirken, İbrahim’in bir evlâtla müjdelenmesine, sonra İbrahim’in Lût ve kavmi konusunda meleklerle tartışmasına ilişkin bir ayrıntı yeralmaktadır. Ama burada bu ayrıntıya değinilmiyor. Ayrıca her iki surede de hikâyenin Lût peygamberle ilgili bölümünde olayların sıralanışı farklıdır. Çünkü Hud suresinde başta meleklerin kimlikleri açıklanmıyor. Bu nokta kavminin gelip evini kuşatmalarına, O’nun da misafirlerine sataşmamaları için kavmine yalvarmasına, onlarınsa Lût’un yalvarmalarına aldırış etmemelerine ve Hz. Lût’un kendi kavmi ile baş edemediğinden, şu hüzünlü sözleri söylemesine kadar gizli tutuluyor:

“Keşke siz bana dayanak olacak güçte olsaydınız, ya da himayelerine sığınabileceğim gözü pek adamlarım olsaydı.” (Hud Suresi 80)

Burada ise, baştan itibaren meleklerin kimlikleri açıklanıyor. Kavminin Lût’un evini kuşatması, misafirlerine sataşması ise bundan sonra yeralıyor. Çünkü burada amaç, hikâyeyi meydana geldiği gibi sunmak değildir. Yapılan uyarıyı doğrulamaktır amaç. Melekler indiklerinde, azap için indiklerini bundan sonra kavmin cezasının ertelenmesinin ya da süre tanınmasının sözkonusu olmayacağını vurgulamaktadır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.