SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA İNSAN SURESİ 11. VE 18. AYETLER
11- Allah da onları o günün kötülüğünden korur, yüzlerine parlaklık ve gönüllerine sevinç sunar.
Görülüyor ki, o seçkin kulların o korkusunu taşıdıkları günün kötülüğünden korunacakları hemen garanti ediliyor. Böylece bu dünyada bu Kur’an’ın mesajını alarak onaylayan o bahtiyarların huzura kavuşmaları sağlanıyor. Allah’ın onlara çetin ve çatık kaşlı gün göstermeyeceği, tersine onlara yüzlerine parlaklık ve gönüllerine sevinç sunacağı belirtiliyor. Çünkü bu ayrıcalık onların korkularına, çekingenliklerine, kalplerine arınmışlığına ve duygularının temizliğine yaraşan bir ödüldür.
Bunun arkasından o bahtiyarların içinde ağırlanacakları cennetin nimetlerinin tanıtılmasına devam ediliyor:
12- Sabretmelerinin karşılığında kendilerini cennetle ve ipekli elbiselerle ödüllendirir.
13- Koltuklara kurulurlar. Orada ne yakıcı güneş, ne de dondurucu soğuk görürler.
Yani kendilerine konut olarak cennet ve giyecek olarak da ipekten elbiseler verilecektir.
Onlar güvenli bir toplantıda biraraya gelmiş, sohbet ediyorlar. Çevrelerini saran hava bolluk, refah havasıdır. Bu hava sıcak değil, ılıktır; soğuk değil, serindir. Ne yakıcı rüzgar estiren bir güneş ve ne de dondurucu soğuk vardır. Bu tanıtmaya şunu eklemeliyiz: Orası başka bir âlemdir; orada ne şu bildiğimiz güneş ve ne de onun benzeri olan başka güneşler vardır, o kadar. Devam edelim:
14- Ağaçların gölgeleyici saçakları başlarına yakın alçaklıkta ve meyvalarının devşirilmesi son derece kolay olur.
15- Onlara gümüş tabaklarla ve saydam kadehlerle servis yapılır.
16- Bu gümüşten saydam kadehlerin büyüklükleri ihtiyaçlarına göre belirlenmiştir.
17- Onlara orada taslar içinde zencefil karışımlı içecekler sunulur.
18- Bu “selsebil ” adı verilen bir cennet pınarıdır.
Ağaçların gölgeleyici saçakları ve meyva yüklü dalları cennetliklere iyice yaklaşıyor. Hiç kuşkusuz bu durum hayal edilebilecek rahatlıkların ve gölgelenmelerin en yararlısını canlandıran bir görüntü oluşturur.
İşte yüce Allah’ın iyi kullarına ödül olarak sunduğu cennetin genel görünümü budur. Bu “iyi kullar” dünyadaki hayatlarında yüce Allah’ın az yukarda çizdiği parlak, duygulandırıcı ve gönül açıcı tablo uyarınca yaşamış kimselerdi. Sonra cennetteki nimetlere ve hizmetlere ilişkin ayrıntılara geçiliyor.
Cennetlikler geniş yapraklı ağaçların gölgeleri, yere sarkmış dalların ve tatlı, ılık bir havanın altında, koltuklarına kurulmuş olarak safa sürerlerken buyruklarındaki hizmetçiler kendilerine gümüş kaplarda getirilen ve yine gümüş maşrapalarla dağıtılan içecekler sunarlar. Bu gümüş maşrapalar gümüşten olmalarına rağmen kristal gibi şeffaftırlar ki, dünyadaki gümüş kaplarda böyle bir özellik görülemez. Ayrıca bu maşrapalar, bu kaseler hem yararlılığı ve hem de güzelliği biraraya getiren, uygun büyüklüktedirler. Sonra bu içeceğe “zencefil” karıştırılmıştır. Tıpkı daha önce tanıtılan bir cennet içeceğinin içine “kafur” karıştırıldığı gibi. Ayrıca içecek tatlılığından ve hoş içimliliğinden dolayı “selsebil” adı ile anılan bir cennet pınarından sağlanmaktadır.
Dahası var. Bu testilerle ve kaselerle cennetliklere içecek dağıtan hizmetçiler yüzlerinde tüy bitmemiş taze delikanlılardır. Ne zaman aşınımına uğrarlar ve ne de yaşlanırlar. Hep genç, delikanlı ve parlak yüzlü kalırlar. Cennetin orasına burasına inciler gibi serpilmişlerdir. Okuyoruz: