SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA İSRA SURESİ 40. ve 43. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
ALLAH’IN YÜCELİĞİ VE İNSANIN KÜSTAHLIĞI
40- Rabbiniz oğulları size ayırdı da kendisi meleklerden kızlar mı edindi? Siz gerçekten çok ağır; son derece küstahça bir söz söylüyorsunuz.
Bu olumsuzluğu ve aşağılamayı pekiştiren bir sorudur. Onların “Melekler Allah’ın kızıdır” şeklindeki iddialarını reddetmektedir. Yüce Allah, çocuktan ve arkadaştan münezzeh olduğu gibi, ortak ve benzer birisinden münezzehtir. Bu soru şu açıdan da aşağılayıcıdır: Onlar kızları erkeklerden daha aşağı gördükleri, fakirlik ve utanma belasından dolayı kız çocuklarını öldürdükleri, melekleri dişi olarak kabul ettikleri halde, bu kızları Allah’a nispet ediyorlardı!.. Böyle bir izafe gerçekten komik olmaktadır. Madem ki, kızları ve erkekleri Allah vermektedir. Öyleyse nasıl oluyor da, daha değerli olan erkekleri kendilerine ayırıyor, Allah için daha değersiz kabul edilen kızları bırakıyor!?
Bütün bu açıklamalar, onların bu iddialarında ne kadar haksızlık ettiklerini sergilemek ve yaklaşımlarındaki tutarsızlığı ve saçmalığı açıklamak içindir. Yoksa zaten mesele bütünü ile kökten tutarsızdır.
“Siz gerçekten çok ağır, son derece küstah bir söz söylüyorsunuz.”
Çirkinliği ve iğrençliği açısından büyük, cüretkârlık ve küstahlık açısından büyük, içindeki iftiranın dehşeti açısından büyük, düşünülmesi ve doğrulanması açısından büyük bir söz.
41- Kâfirler öğüt alıp, akıllarını başlarına toplasınlar diye bu Kur’an’da çeşitli uyarı yöntemleri kullandık. Fakat bu farklı uyarılar onların gerçekten daha da uzaklaşmalarından başka bir şeye yaramamıştır.
Kur’an-ı Kerim tevhid inancını getirmiştir. Bu inanç sistemini yerleştirmek ve açıklamak için değişik yollar, çeşitli üsluplar ve pek çok vasıtalar kullanmıştır.
“Öğüt alıp akıllarını başlarına toplasınlar diye.”
Tevhidi hatırlatmada bulunma, fıtrata ve fıtratın mantığına, ayrıca evrendeki doğal ayetlere ve olağanüstülüklere değinmenin dışında başka bir eylem yapmaya ihtiyaç duymaz. Fakat onlar bu Kur’an’ı her dinlediklerinde, nefretleri daha da artmaktadır. Kur’an’ın getirdiği inanç sisteminden uzaklaşmaktadırlar. Hatta bizzat Kur’an’ın kendisinden de kaçmaktadırlar. Şirk, kuruntu gibi kendi inandıkları saçma konular hakkında Kur’an ayetlerinin gelmesinden korkmaktadırlar. Kızlar hikâyesi ve bunların Allah’a izafe edilişi hakkındaki iddiaları, olduğu gibi ortaya konarak onların bu iddialarının çelişkileri ve çıkmazları ifade edilmektedir. Ayrıca sahte ilahlar hikâyesinde de onların iddialarını ortaya koymaktadır. Böylece bu sahte ilahların var olduğu kabul edilse bile, bunların da Allah’a yaklaşmaya çalışacakları ve bir yolunu bulup O’nun yoluna girecekleri kesin biçimde belirtilmiş oluyor:
42- Ey Muhammed de ki; Eğer müşriklerin dedikleri gibi evrende Allah’ın yanısıra başka ilahlar olsaydı, bu ilahlar Arş’ın ve kesin egemenliğin sahibi olan Allah ile boy ölçüşmenin yolunu ararlardı. “
Ayeti kerimede geçen “lev” edatı Arap dili gramerinin uzmanları tarafından belirtildiği gibi bir şeyin asla olmayacağını belirtmek için kullanılan bir olumsuzluk edatıdır. Çünkü mesele bütünüyle imkânsızdır. Onların iddia ettiklerinin aksine, Allah ile birlikte başka ilahlar yoktur. Onların çağırdığı ilahlar sadece Allah’ın yaratıklarından birer yaratıktır. İsterse bu bir yıldız ve gezegen olsun, ister bir insan veya bir hayvan olsun, isterse bitki veya cansız varlık olsun farketmez. Bütün bu yaratıklar evrene hükmeden fıtrat gereği, yüce yaratıcı olan Allah’a yönelmiş bulunmaktadır. Kendisine hükmeden ve ona göre tasarruflarda bulunan ilahi iradeye boyun eğmektedir. Allah’ın kesin yasalarına boyun eğmek ve iradesinin gereğini yerine getirmek suretiyle Allah’a giden yolunu bulmaktadır.
“Bu ilahlar Arş’ın ve kesin egemenliğin sahibi olan Allah ile boy ölçüşmenin yollarını ararlardı.”
Burada Arş’tan söz edilmesi, yüce Allah’ın müşriklerin Allah ile beraber ilah olduklarına inanıp, çağırdıkları bu yaratıklardan tamamen yüce ve yüksek olduğunu ifade etmektedir. Zira bu yaratıkların hepsi O’nun Arş’ı altındadır, O’nunla birlikte değil…
Bundan sonra O yüceliğiyle beraber Allah’ın noksan sıfatlardan tenzih edilmesi yeralıyor.
43- Haşa, O, onların saçma yakıştırmalarından uzaktır, yücedir, büyüktür.
Daha sonra surenin akışı içinde evrende bulunan bütün varlıkları ve canlıları içeren eşsiz bir sahne çizilmektedir. Her şey Allah’ın Arş’ı altındadır. Hepsi Allah’a yönelmektedir. Hepsi O’nu noksan sıfatlardan tenzih etmekte ve O’na varmak için bir vasıta bulmaktadır.