sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA KASAS SURESİ 7. VE 9. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA KASAS SURESİ 7. VE 9. AYETLER
03.11.2022
843
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

7- Musa’nın annesine, “Çocuğu emzir. Başına bir şey gelmesinden korkuyorsan bir sandık içinde suya bırak, korkma, üzülme, biz onu tekrar sana vereceğiz ve onu peygamber yapacağım” diye bildirmiştik.

Aman Allah’ım! Ne müthiş kudret! Ey Musa’nın annesi, onu emzir, Ama o senin kucağındayken, senin gözetimindeyken başına bir şey gelmesinden endişelendiğin zaman, onun ağzında senin memen varken ve o gözlerinin önündeyken onun adına korktuğun zaman, “Bir sandık içinde “Korkma üzülme” O burada suda öyle bir elin kontrolündedir ki, onun yanında olmanın dışında güvenli bir ortam yoktur. Bu elin yanında, onun gözetiminde olduktan sonra artık hiçbir şeyden korkulmaz. Korkular bu elin kontrolündeki bölgeye yaklaşamaz. Bu el ateşi serin ve yakmaz hale getirir. Denizi bir sığınağa bir yatağa dönüştürür. Ne zorba, azgın Firavun ne de yeryüzünün diğer tağutları bu elin kontrolündeki güvenli, üstün ve saygın koruluğa yaklaşmaya cesaret edebilir. “Biz onu tekrar sana vereceğiz.”

Şu halde onun hayatından endişelenmeye, uzaklığından dolayı üzülmeye gerek yok. “Onu peygamber yapacağız.” İşte yanına ilişkin bir müjde… Ve işte en doğrusunu söyleyen yüce Allah’ın sözü.

Bu, Musa kıssasının ilk sahnesidir. Ne yapacağını, korkudan titreyen, endişeli ve kederli bir annenin hali. Bu arada güven veren, rahatlatan, geleceğe ilişkin bir müjde içeren bir ilham alan bir annenin sahnesi… Bu ilham, (ayetin orjinalinde geçtiği gibi) bu vahiy korkudan titreyen, şaşkın durumda bekleyen bu annenin kalbine bir serinlik ve bir esenlik gibi iniyor. Ayetlerin akışı Musa’nın annesinin bu vahiy, bu ilhamı nasıl algıladığını ve gereğini nasıl yerine getirdiğini belirtmiyor. Sadece bir daha açılmak üzere bu sahnenin perdeleri indiriliyor. Perdeler açılınca kendimizi ikinci sahnenin karşısında buluyoruz.

8- Nihayet Firavun ailesi onu buldu ve aldı. Çünkü o, sonunda kendileri için bir düşman ve dert olacaktı. Şüphesiz Firavun, Haman ve askerleri suçlu oldukları için yanılıyorlardı.

Bu mudur güvende olmak? Verilen söz bu muydu? Bu muydu müjde? Zavallı kadıncağız çocuğu adına Firavun ailesinden çekinmiyor muydu? Onlar çocuğunu görecekler diye korkudan titremiyor muydu? Hem zaten çocuğunun Firavun ailesinin eline düşmesinden korkmuyor muydu?

Evet!.. Ama kudret eli meydan okuyor. Açıktan açığa ve dolaysız olarak işe müdahale ediyor. Firavun’a, Haman’a ve her ikisinin ordularına meydan okuyor… Çünkü onlar saltanatları, tahtları ve kişisel egemenlikleri açısından korktukları için Musa’nın kavminden doğan erkek çocukları izliyorlardı. Herhangi bir erkek çocuğu ellerinden kaçıp kurtulmasın diye Musa’nın kavminin üzerine gözcüleri dikmiş, aralarına ajanlarını salmışlardı. İşte kudret eli, aramalarına yorulmalarına gerek kalmadan bir erkek çocuğunu kucaklarına atıyor. Hem de hangi çocuğu? Hepsinin yok olmasına neden olacak bir çocuğu! İşte kudret eli bu çocuğu her türlü güçten, her türlü plandan yoksun, kendini savunamayacak kadar çaresiz bir durumda onlara teslim ediyor. Azgın, kanlı diktatör Firavun’un onu korumasını sağlıyor. Firavun’un onu, İsrailoğulları’nın evlerinde, doğuran kadınlarının bağrında aramasına gerek kalmıyor artık.

Sonra, işte bu ilahi kudret buradaki amacı meydan okuyan bir tavırla, açıkça duyuruyor:

“Sonunda kendileri için bir düşman ve dert olacaktı.”

Onlara meydan okuyan bir düşman olsun; içlerine sıkıntı, endişe salan biri olsun diye.

“Şüphesiz Firavun, Haman ve askerleri suçlu oldukları için yanılıyorlardı.”

Peki bu nasıl olacaktı? Musa her türlü güçten, her türlü önlemden yoksun olarak onların ellerindeyken bu hedef nasıl gerçekleşecekti? Bırakalım da ayetlerin akışı cevabı versin:

9- Firavun’un karısı; “İkimizin de gözü aydın! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur ya da onu evlat ediniriz”dedi. Onu almakla hata ettiklerini bilmiyorlardı.

Bundan önce Firavun’un sarayının, kendisine karşı onu himaye etmesini sağladığı gibi, kudret eli şimdi de yine Firavun’a karşı karısının kalbini Musa’yı korumaya yöneltiyor. İşte bu ince ve şeffaf sevgi perdesiyle onu korumuştu. Silahla, mevkiyle veya malla değil. Onu kadının kalbindeki duygusallıkla, sevgiyle korumuştu. Bu sevgi aracılığı ile Firavun’un katılığını, sertliğini yumuşatmış, hırsına ve önlem alma eğilimine engel olmuştu. Yüce Allah’ın bu zayıf ve güçsüz çocuğu, sadece bu ince ve şeffaf perdeyle Firavun’a karşı koruması hiç de zor değildi!

“ikimizin de gözü aydın!”

Halbuki kudret eli onu Firavun’u karısı hariç- hepsine düşman olsun, içlerine sıkıntı salsın diye kucaklarına atmıştı:

“Onu öldürmeyin.”

Oysa Firavun’un ve ordularının yerle bir edilmesi onun eliyle gerçekleşecektir.

“Belki bize faydası dokunur ya da onu evlat ediniriz.”

Ama ilahi takdir, uzun zamandan beri korktukları felaketi, o çocuğun varlığının gerisinde saklıyordu.

“Onu almakla hata ettiklerini bilmiyorlardı.”

Kendilerine meydan okuyan, kendilerini alaya alan, dilediğini yapabilen bu gücün farkında değillerdi.

Böylece ikinci sahne sona eriyor ve bir süre için perde iniyor.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.