SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA KEHF SURESİ 32. ve 36. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
32- Onlara şu iki adamı örnek olarak anlat. Adamlardan birine iki üzüm bağı vermiştik, bağlarını hurma ağaçları ile çevirmiş ve iki bağın arasına bir tahıl tarlası koymuştuk.
33- Bağlar meyvalarını cömertçe veriyorlar, hiçbir ürünlerini esirgemiyorlardı. İki bağ arasından bir de ırmak akıtmıştık.
34- Adamın bol serveti vardı. Bu yüzden tartışma sırasında arkadaşına dedi ki “Ben senden daha varlıklıyım ve tayfam da seninkinden daha kalabalıktır.
Bunlar üzüm bağlarından oluşan, hurma ağaçları ile çevrilmiş, aralarında Carlalar bulunan, ortasından nehir akan iki bahçedir. Kuşkusuz bu, gözalıcı bir manzaradır, canlılık, zevk ve mal bahşeden bir servettir.
“Bağlar meyvalarını cömertçe veriyorlar, hiçbir ürünlerini esirgemiyorlardı.”
İfadenin orijinalinde “kısma”, “alıkoyma” anlamında “tazlumu” kelimesi kullanılıyor. İki bahçe ile onların kendisine zulmeden, şımaran, şükretmeyen, gurura kapılıp kibirlenen sahipleri arasında karşılaştırma yapılıyor.
Bakın, işte bu bahçelerin sahibi, aklını fikrini onlarla doldurmuş, onlara bakmakla kendinden geçiyor, korkunç bir gurura kapılıyor. Horoz gibi şişiyor. Tavus kuşu gibi kabarıyor, gerine gerine yoksul arkadaşına şunları söylüyor: “Bir tartışma sırasında arkadaşına dedi ki; “Ben senden daha varlıklıyım ve tayfam da seninkinden daha kalabalıktır.”
Sonra arkadaşını alıp bahçelerden birine götürüyor. Kendisine bahşedilen nimetlere karşı içini azgınlık kaplamış, gurura kapılmıştır. Hiç kuşkusuz Allah’ı da unutmuştur, kendisine bahşettiği nimetlere karşılık, O’na şükretmeyi aklına bile getirmemiştir. Bu verimli bahçelerin hiçbir zaman yok olmayacaklarını sanmaktadır ve kıyametin kopmasını da kesinlikle inkâr etmektedir. Diyelim ki kıyamet kopacak, o zaman da ödüllendirilmede kayrılacağını, başkalarına tercih edileceğini sanmaktadır. Dünyada bağ-bahçe sahibi değil miydi o halde beyefendiye ahirette de ayrıcalık tanınacaktır.
35- Kendine zulmetmiş olan bu adam (arkadaşını yanına alarak) bahçesine girdi ve dedi ki; “Bu bahçenin sonsuza dek yok alacağını sanmıyorum. “
36- Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Ama eğer Rabb’ime döndürülecek olursam orada bundan daha iyi bir akıbetle karşılaşacağımdan eminim.
Gurura kapılan mevki-makam, mal-mülk sahipleri dünya tutkunları; kendi aralarındaki ilişkilerde gözönünde bulundurdukları değer yargılarının, öte dünyada, yüceler aleminde de kendileri için geçerli olacaklarını sanırlar. Yeryüzünde insanlara karşı büyüklük tasladıklarına göre gökte de ayrıcalıklı bir konuma sahip olmaları kaçınılmazdır.
Fakat ne malı, ne tayfası, ne bağı-bahçesi ne de serveti bulunan yoksul arkadaşı daha kalıcı, daha üstün değerlerle onur duyuyor, inancı ve imanı ile onur duyuyor, huzurunda tüm alınların yere kapandığı yüce Allah’a dayanıp güveniyor. Kendisine bahşedilen nimetten dolayı şımaran, gurura kapılan arkadaşının gururunu ve şımarıklığını kınayarak cevap veriyor, kendisine basit bir su ve çamurdan ibaret olan ilk kaynağını hatırlatıyor ve onu, nimeti verene karşı takınılması zorunlu olan edep tavrına yöneltiyor, onu, şımarıp haddi aşmanın, büyüklük kompleksine kapılmanın akıbetine karşı uyarıyor. Bunun yanında kendisi için bağlardan bahçelerden ve servetten daha hayırlı olan Rabbi katında nimetler umuyor: