SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA MÜRSELAT SURESİ 20. VE 28. AYETLER
20- Sizi basit bir sıvı damlasından yaratmadık mı?
21- Sonra o sıvı damlasını korunaklı bir yuvaya yerleştirmedik mi?
22- Belirli bir sürenin sonuna kadar.
23- Biz o sıvı damlacığın gelişmesini aşamalı bir plâna bağladık. Biz ne güzel plân yaparız.
24- O gün inkarcıların vay haline!
Bu gezi, insan yavrusunun gelişme evrelerini izleyen uzun ve şaşırtıcı bir gezidir. Fakat bu sahnede sayılı birkaç fırça darbesi ile özetleniyor. Basit bir su damlacığı ana rahmindeki korunaklı bir yuvaya akıtılıyor ve belirli bir sürenin sonuna kadar orada kalıyor. Bu yaratılma eyleminin evrelerinde görülen bariz ve duyarlı plân ise her şeyi plânının kapsamına alan yüce hikmeti düşündürecek, kutsal ve güzel bir yapıcılığı kanıtlayan su değerlendirme cümlesinde dile getiriliyor.
“Biz o su damlacığının gelişmesini aşamalı bir plana bağladık. Biz ne güzel plân yaparız: ‘
Hiç bir şeyi kapsam-dışı bırakmayan bu plânı bildiğimiz o tehdit izliyor:
“O gün inkârcıların vay haline!”
Arkasından yeryüzünde bir geziye çıkarılıyoruz. Bu gezi sırasında yüce Allah’ın bu gezegende insanın yaşamasını düzenleyen planını, yeryüzünün bu hayatı mümkün kılacak şartlarla donatıldığı gerçeğini gözlüyoruz.
25- Biz yeryüzünü barınak yapmadık mı?
26- Ölüler için de diriler için de.
27- Orada yüksek dağlar yaratmadık ve size tatlı sular içirmedik mi?
28- O gün inkarcıların vay haline!
Bu yeryüzünü ölü-diri bütün yavrularını bağrına basan bir ana kucağı yapmadık mı? “Orada yüksek dağlar yaratmadık mı?” Dorukları bulutlu ve yaşamlarında tatlı su dereleri akıtan, yerlerinden oynamaz, yalçın dağlardır bunlar. Bu işler hiç plânsız, ön-tasarısız olur mu? Hikmetsiz ve amaçsız olarak meydana gelir, varlıklarını sürdürebilir mi? Bütün bunlardan sonra inkarcılar, gerçekleri nasıl yalanlayabiliyorlar?
“O gün inkârcıların vay haline!”
İNKARCILARIN KORKUNÇ SONU
Bu sahnelerin sunuluşundan ve duygulara aşıladıkları etkilerin algılanışından sonra surenin akışı birdenbire yön değiştirerek o son hesaplaşma ve davranışlara karşılık belirleme duruşmasına dönüyor. Bu sırada inkarcı günahlara yöneltilen bir emrin korkunç sesi kulaklarımıza doluyor. Acı bir paylama ve sert bir azar içeren bu emirde günahkârlar dünya hayatında yok saydıkları azaba doğru yol almaya çağrılıyorlar.