sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 118. ve 124. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 118. ve 124. AYETLER
24.09.2021
648
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

118- Yahudilere, sana daha önce anlattığımız yiyecekleri haram kıldık. Ama biz onlara zulmetmiş değiliz, tersine onlar kendi kendilerine zulmettiler.

119- Sonra, bilmeyerek kötülük işleyenler, fakat arkasından tevbe edip davranışlarını düzeltenler var ya: Hiç kuşkusuz Rabbin bu aşamadan sonra onlar hakkında affedicidir, merhametlidir.

Yahudiler haddi aşmalarından ve Allah’a karşı gelişlerinden dolayı bu güzel nimetlerin kendilerine haram kılınmasını çoktan haketmişlerdi. Onlar kendi kendilerine haksızlık etmişlerdi. Allah onlara haksızlık etmemişti. Kim bilmeden kötü işler yapıp tevbe eder ve bu günahlar üzerinde ısrar etmez, eceli gelene kadar tekrar bu günahlara dalmaz, sonra kalbi ile gerçekleştirmiş olduğu bu tövbeye bir de güzel işler yapmayı ilave ederse, şüphesiz Allah’ın bağışı onu da kapsamına alacak ve rahmeti onu kuşatacaktır. Ayetin ifadesi geneldir. Günahkâr yahudileri de, kıyamete kadar gelecek olan diğer insanları da tevbe edip iyi işler yapanların hepsini de içerir.

Özellikle yahudilere haram kılınan nimetler, Kureyş müşriklerinin kendilerine haram kıldıkları ve ilahlarına ayırdıkları rızıkları Hz. İbrahim’in dinine göre ayarladıklarını iddia etmeleri nedeniyle surenin akışı Hz. İbrahim (Allah’ın selâmı üzerine olsun)’e dönmekte ve onun dininin gerçek mahiyetini ortaya koymaktadır. Onun dini ile Hz. Muhammed’in -salât ve selâm üzerine olsun- dini arasındaki bağı ortaya çıkarmakta, ayrıca Hz. İbrahim’in döneminde olmayıp, da yahudilere özgü olarak belirlenen yasakları açıklamaktadır.

120- Hiç kuşkusuz İbrahim Allah’ın buyruğuna titizlikle uyan, tek Allah’a inanmış bir önderdi, O Allah’a ortak koşanlardan değildir. 121- Rabbinin nimetlerine şükreden bir kuldu, Allah onu seçip dosdoğru yola iletmişti.

122- Biz ona dünyada iyilik verdik, ahirette ise O, kesinlikle iyi kullar arasındadır.

123- Sonra sana “İbrahim’in tek Allah ilkesine dayalı inanç sistemine uy, O Allah’a ortak koşanlardan değildi” diye vahyettik.

124- Cumartesi günü yasağı, bu konuda anlaşmazlığa düşenler (yahudiler) için kondu. Hiç şüphesiz Rabbin kıyamet günü anlaşmazlığa düştükleri konularda, haklarında hüküm verecektir.

İSLÂM ÇAĞRISININ YÖNTEMİ

Kur’an-ı Kerim Hz. İbrahim’i -selâm üzerine olsun- doğru yolun, itaatin, şükretmenin ve Allah’a yönelmenin canlı bir örneği olarak takdim etmektedir. O’nun tek başına bir ümmet olduğunu ifade etmektedir. Buradaki ifade O’nun itaati, güzelliği, bereketi ve iyiliğiyle tek başına bir ümmete denk olduğu anlamına gelebilir. İyilik hususunda kendisine uyulan bir önder olduğu anlamına da gelebilir. Rivayet tefsirlerinden hem bu anlamı, hem de diğer anlamı destekleyen rivayetlere yer verilmiştir. Aslında her iki anlam da birbirine yakındır. Çünkü önder olan, insanları doğru yola iletendir. Bu da bir ümmetin lideridir. Böyle bir adamın hem kendi sevabı hem de onun vasıtasıyla doğru yola gelenlerin mükafatı kendisine verilir. O sanki bu iyilikleri ve sevabı elde etmede tek bir fert değil, bir ümmettir:

“Allah’ın buyruğuna titizlikle uyan.”

İtaat eden, içten boyun eğen ve kulluk yapan.

“Tek Allah’a inanmış.”

Hakka yönelen ve ona doğru içinde eğilim duyan bir liderdi.

“Ortak koşanlardan değildi…”

Onun şirkle bir ilgisi yoktur. Müşriklerle hiçbir ilgisi yoktur!

“Rabbinin nimetlerine şükreden bir kuldu.”

Sözleriyle Allah’ın nimetlerini inkâr eden ve pratikleriyle de onlara karşı nankörlük eden, şu müşrikler gibi değil. O Allah’ın verdiği rızık hususunda sahte ortakları eş koşan, istek ve arzulara uyarak Allah’ın nimetlerini kendilerine haram kılan müşrikler gibi değildir.

“Allah onu seçmişti.”

Allah onu seçmiştir.

“Dosdoğru yola iletmişti.”

Bu net ve sağlam olan tevhid yoludur.

Yahudilerin kendisiyle ilgi kurdukları ve müşriklerin de kendilerini ona nisbet ettikleri Hz. İbrahim’in durumu budur işte.

“Sonra sana “İbrahim’in tek Allah ilkesine dayalı inanç sistemine uy, O Allah’a ortak koşanlardan değildi” diye vahyettik.”

İşte bu, kopukluğa uğrayan tevhid inancının tekrar harekete geçişiydi. Ayeti kerime yeniden teyid ediyor ki, Hz. İbrahim müşriklerden değildir. Demek ki gerçek bağ, yeni dinin oluşturmaya çalıştığı bağdır. Cumartesi yasağı ise, bu konuda ayrılığa düşen yahudilere özgü bir yasaktır. Hz. İbrahim’in dininden değildi. Aynı şekilde onun yolunda giden Hz. Muhammed’in dininin de ilkesi değildi:

“Cumartesi günü yasağı bu konuda anlaşmazlığa düşenler (yahudiler) için kondu.”

Onların işi Allah’a kalmıştır.

“Hiç kuşkusuz Rabbin, kıyamet günü anlaşmazlığa düştükleri konularda, haklarında hüküm verecektir.”

İşte Hz. İbrahim’in daha önce getirmiş olduğu ve son dininin kendisini tamamladığı tevhid ilkesine dayalı inanç sistemiyle, müşriklerin ve yahudilerin kendisine dört elle yapıştığı sapık inanç sistemleri etrafındaki kuşkuların gerçek izahı budur. Zaten Kur’an-ı Kerim’in açıklamak amacıyla gönderildiği konulardan biri de budur. Öyleyse Allah’ın elçisi Hz. Muhammed -salât ve selâm üzerine olsun- yoluna devam etsin. Rabbinin yoluna, tevhid davasına hikmetle ve güzel öğütle çağırsın. İnanç sistemine aykırı düşenlerle daha güzel bir şekilde mücadele etsin. Eğer buna rağmen onlar kendisine ve müslümanlara saldıracak olursa onları, yaptıklarının aynısıyla cezalandırsın. Veya aynısıyla ceza verebildiği halde, onları bağışlasın ve sabretsin. İşin sonunda kazançlı çıkacakların takva sahipleri ve iyilik yapanlar olduğuna kesin inansın. Dolayısıyla doğru yola gelmeyenlere üzülmesin. Onların, kendisi ve mü’minler aleyhine çevirdiği entrikalara canını sıkmasın.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.