SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 13. ve 16. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
13- O yeryüzünde yarattığı çeşitli türdeki varlıkları da sizin yararınıza sundu. Bunda öğüt alan kimselere ibret dersi vardır.
İşte bu varlıklar Allah’ın yeryüzünde yarattığı ve kullanmasını insanlara bıraktığı kimi zaman insan hayatının ana temelini de oluşturan değişik nedenlerdir. Yer altında gizli olarak saklı bulunan bu zengin kaynaklarına bir göz attığımızda bunların gün geçtikçe daha da olgunlaşan insanların hizmetine sunulduğunu görürüz. Bunlar bu zenginlik kaynaklarını zamanı geldikçe ve ihtiyaç duydukça çıkarıp kullanacaklardır. Her ne zaman yeryüzünün bir zenginlik kaynağının tükendiği söylense, hemen ardında yeni bir zenginlik kaynağı ortaya çıkarılmaktadır. Bunların hepsi yüce Allah’ın kullarına sakladığı rızıklardır.
“Bunda öğüt alan kimselere ibret dersi vardır.”
Düşünen insanlar kendileri için bu zenginlik kaynaklarını hazırlayıp saklayan kudret elini unutmazlar.
Yaradılış ve nimet çeşitleri ile ilgili beşinci bölüm içilmeyen ve toprağın sulanmasında kullanılmayan tuzlu deniz suyudur. Bununla beraber bu tuzlu su da Allah’ın insanlara bahşettiği pek çok nimetlerini kapsamaktadır.
14- O denizi de yararınıza sundu ki, oradan elde edilen taze etler yiyesiniz ve diplerinden süs olarak kullanacağınız takılar çıkarasınız; gemilerin, dalgalan yara yara denizde süzüldüklerini görürsün. Nimetlerini araştırasınız ve ola ki, kendisine şükredesiniz diye Allah, denizi yararınıza sundu.
Deniz ve denizdeki canlılar nimeti de insanın zorunlu ihtiyaçlarına ve zevklerine karşılık vermektedir. Bu nimetlerden biri taze balık eti ve başka yiyeceklerdir. Bunların yanısıra inci ve mercan gibi süs eşyaları da bir nimet olarak insanlığa sunulmuştur. Günümüze kadar bazı toplulukların süs eşyası olarak kullandıkları sedef ve mücevherat da bu nimetler kapsamına girer. Denizde yüzen gemiden söz eden ifade, sırf binek ve taşıma aracı olarak ondan söz etmemekte, güzellik ve estetik duygusuna karşılık veren bir çağrışımı andırmaktadır.
“Gemilerin, dalgaları yara yara denizde süzüldüklerini görürsün.”
Bu ifade göz zevkine ve manzaranın görkemine dikkat çekmektedir. Yani suda yüzen gemi manzarasına:
“Dalgaları yara yara süzülürler.”
Suyu ikiye bölen ve enginden izi yarıp geçen… Bir kez daha kendimizi evrendeki güzelliklere ve olaylara bakmamızı isteyen Kur’an’ın yüce direktifi karşısında buluyoruz. Bu olaylar ve güzellikler zorunluluklar ve ihtiyaçların yanında yeralmaktadır. Amaç bu güzelliğe yönelmemiz ve ondan yararlanmamız, kendi ruhlarımızı zaruret ve ihtiyaçların sınırları içinde hapsetmemizdir.
Aynı şekilde deniz ve onun engin sularını yara yara geçip giden gemi manzarası önünde Kur’an-ı Kerim, konunun akışı içinde bizi Allah’ın lütfuna ve rızkına yönelmeye ve O’nun bu tuzlu sular içinde bize sunduğu güzel yiyecek, ziynetlere karşılık ona şükretmeye teşvik etmektedir:
“Nimetlerini araştırasınız ve ola ki, kendisine şükredesiniz diye Allah, denizi yararınıza sundu.”
Surenin nimetlerini dile getiren bu bölümün son kısmı şöyledir:
15- Allah, yeryüzünde sarsılmayasınız diye köklü dağlar, yolunuzu şaşırmayasınız diye nehirler ve yollar meydana getirdi.
16- Çeşitli yol işaretleri de varetti. İnsanlar yıldızlar aracılığı ile de yönlerini belirler.
Modern bilim yere çakılmış sabit dağların varoluş sebeplerini açıklıyor. Fakat Kur’an-ı Kerim’in ifade ettiği, bu görevini dile getirmiyor. Dağların varlığını birbirleriyle çelişkili birçok teorilerle açıklıyor. Bu teorilerin en önemlisi şudur: “Buna göre yeryüzünün iç kısmındaki bölüm sıcaktır. Bu yavaş yavaş soğumakta ve büzülmektedir. Onun üzerindeki yeryüzü kabuğu da gittikçe küçülmekte ve girintiler oluşmaktadır. Bunun sonucunda dağlar, yükseklikler ve alçaklıklar meydana gelmektedir… Fakat Kur’an-ı Kerim dağların yeryüzünün dengesini koruduğunu ifade etmektedir. Modern bilim henüz bu görevi keşfedebilmiş değildir.
Yeryüzüne çakılmış bu sabit dağların karşısında dikkatlerimiz, akıp giden nehirlere ve süzülüp giden yollara yöneltilmektedir. Tabiat sahnesinde nehirlerin dağlarla ilişkisi açıktır. Çünkü genellikle dağlar nehirlerin kaynaklarını oluştururlar. Zira dağlar daha çok yağış alırlar. Yolların, dağlar ve nehirlerle olan ilgisi de bellidir. Yollar hayvanlar, taşınan mallar ve göçetme faaliyetleriyle de ilgilidir. Bunun yanında yeryüzünde yolculuk eden insanların kendisiyle yollarını belirledikleri dağlar, yükseklikler ve geçitler gibi yol işaretlerinin de yollarla ilgisi bellidir. Ayrıca hem kara, hem de deniz yolcularına yol gösteren gökteki yıldızlar da bu yollarla ilgilidir.
YARATICININ YÜCELİĞİ
Surenin bu bölümündeki yaradılış ayetleri, nimet ayetleri ve bütün bir evrenin düzenlenişine ve idaresine ilişkin ayetlerin sergilenişinden sonra bütün bunların neden burada dile getirildiğine değinilmektedir. Bunların hepsi yüce Allah’ı tanıtma, birleme ve onların şirk koştuklarından tenzih etme amacına yönelik olarak ele alınmışlardı: